UKRAYNA'DA BARIŞ MÜMKÜN MÜ - PUTİN BARIŞMAK İSTİYOR MU?
Tarafların Temel Talepleri: Rusya Federasyonu ve Ukrayna Cumhuriyeti Arasındaki Müzakere Çatışkısı
Ukrayna-Rusya savaşında barış görüşmelerinin önündeki en temel engellerden biri, tarafların öne sürdüğü taleplerin siyasal ve stratejik olarak uzlaşmaz bir nitelik taşımasıdır. Her iki tarafın barış sürecine yaklaşımı, yalnızca çatışmanın askeri boyutuna değil, aynı zamanda kimlik, egemenlik ve güvenlik kavramlarına atfettikleri anlamlara da dayanmaktadır.
1. Rusya Federasyonu’nun Talepleri
Rusya'nın barış müzakerelerindeki temel talepleri, Vladimir Putin yönetiminin 2022 sonrası geliştirdiği “stratejik güvenlik doktrini” ile uyumludur. Bu talepler, hem Ukrayna’nın dış politika yönelimine hem de ülkenin iç yapısına doğrudan müdahale niteliği taşımaktadır:
Tarafsız Statü: Ukrayna’nın NATO ve diğer Batı güvenlik ittifaklarından tamamen çekilerek tarafsız bir devlet olarak tanımlanması.
Silahsızlandırma ve Nükleersizleşme: Rusya, Ukrayna'nın askeri kapasitesinin kısıtlanmasını, özellikle uzun menzilli silahlardan ve Batılı destekli savunma sistemlerinden arındırılmasını talep etmektedir.
“Denazifikasyon” Politikası: Kremlin’in söyleminde sıkça yer alan bu talep, Ukrayna'nın siyasi yapısının radikal milliyetçilikten “arındırılmasını” hedeflemektedir. Ancak bu kavramın tanımı muğlak ve yorumlamaya açıktır (Zakem, 2022).
İlhak Edilen Bölgelerin Tanınması: Rusya, Donetsk, Luhansk, Kherson ve Zaporizhia bölgelerinin kendisine ait olduğunu ve Ukrayna’nın bu bölgeler üzerindeki hak iddialarından vazgeçmesi gerektiğini savunmaktadır (The Guardian, 2025).
> Kaynak: The Guardian. (2025, May 16). Ukraine-Russia talks begin in Istanbul. Retrieved from theguardian.com
> Kaynak: Zakem, V. (2022). Russia's Strategic Narratives and the "Denazification" Discourse. RAND Corporation.
2. Ukrayna Cumhuriyeti’nin Talepleri
Ukrayna hükümeti, savaşın başından bu yana temel ilkesini ülkenin toprak bütünlüğü ve egemenlik haklarının korunması olarak belirlemiştir. Kiev yönetiminin barış görüşmelerindeki talepleri uluslararası hukuk normlarına dayandırılmaktadır:
Tüm Toprakların Geri Alınması: 2014’te ilhak edilen Kırım dahil olmak üzere, işgal edilen tüm bölgelerin Ukrayna’ya iadesi.
Tam Egemenlik ve Güvenlik Garantileri: Ukrayna, yalnızca bir ateşkes değil, aynı zamanda kalıcı barışın tesis edilmesini sağlayacak çok taraflı güvenlik garantileri talep etmektedir. Bu garantiler arasında ABD, AB ve NATO'nun doğrudan desteği öngörülmektedir (Kuzio, 2023).
Savaş Suçlarının Yargılanması: Ukrayna, savaş sırasında işlenen insan hakları ihlallerinin uluslararası mahkemelerde soruşturulması gerektiğini savunmaktadır.
Avrupa-Atlantik Yöneliminin Korunması: Ukrayna, AB ve NATO üyeliği hedeflerinden vazgeçmeyeceğini açıkça beyan etmektedir.
> Kaynak: Kuzio, T. (2023). Russian Nationalism and the Russian-Ukrainian War: Autocracy-Orthodoxy-Nationality. Columbia University Press.
> Kaynak: NATO Official Communications. (2024). Ukraine’s strategic orientation and alliance cooperation. Retrieved from nato.int
Değerlendirme
Tarafların barışa dair talepleri, yalnızca mevcut çatışmanın sonlandırılmasını değil, aynı zamanda bölgesel düzende uzun vadeli yeniden yapılandırmayı hedeflemektedir. Bu durum, kısa vadeli bir ateşkesten ziyade, uzun süreli ve çok taraflı bir barış anlaşmasının gerekliliğini ortaya koymaktadır. Özellikle Rusya’nın talepleri, Ukrayna'nın egemenliğini ciddi biçimde sınırlamakta ve bu nedenle Kiev yönetimi tarafından kabul edilmesi mümkün görülmemektedir. Tarafların pozisyonları, karşılıklı olarak sıfır toplamlı bir denklem yarattığı için, diplomaside esneklik sağlanmadan somut bir barış zemini oluşması güç görünmektedir.
Ukrayna Krizi’nin Avrupa Politikalarına Yansımaları
Uluslararası sistem içerisindeki güç merkezinin Batı’dan Doğu’ya doğru kaydığı yeni bir döneme geçiş yapılmaktadır. Büyük güçlerin Asya Kıtasında artan bölgesel oluşumları ve ya yürüttüğü dengeleyici mekanizmalar Asya’nın yani Doğu’nun yeniden merkezi bir konuma doğru yükseldiğini göstermektedir. Liberal dünya düzenin geleceğinin daha fazla sorgulandığı, Batı merkezli yapısal oluşumlar karşısında yükselişe geçen 68kendi lehine çevirmeyi hedeflemektedir. Çin, Batı düşmanlığını kazanmadan ekonomik ve bölgesel gelişimini tamamlamayı, Avrupa ülkeleri üzerindeki nüfus edebilme kapasitesini arttırmayı ve ekonomik gücünün politik zeminde karşılık bulmasını amaçlayan girişimler içerisinde yer almaktadır. Rusya-Ukrayna Savaşı’nda Rusya’nın enerji faktörünü tekrar şantaj unsuru olarak kullandığı zaman AB ülkeleri önlerinde fazla bir seçeneğin olmadığını anlamıştır. AB ülkeleri Rusya’ya olan enerji bağımlılığını kademeli olarak azaltma ve Rusya ile olan enerji ilişkilerini sonlandırma yönünde politikalar izlemektedir. AB ülkeleri enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesiyle ile ilgili görüşler beyan etse de ilk etapta bu durumun AB ülkelerini zorlayacağı muhtemeldir.(Kesici,2022)AB ülkelerinin uzun vadedeki planlarında yenilenebilir enerji kaynakları yer almaktadır. Kömür, Lng veya yenilebilir enerji kaynaklarının alternatif olarak sunulması AB ülkelerinin enerji arz güvenliği kapsamında ortaya çıkan seçenekler olarak görülmektedir. Yeni örgütlenmeler, küresel politikalar karşısında bölgesel işbirliği ağlarının genişlediği bir dönemden geçerken ulusal çıkarların değerler karşısında üstünlüğü ön plana çıkmaktadır. Örneğin, Rusya-Ukrayna savaşı sadece söz konusu iki ülke ile sınırlı kalmamış, aynı zamanda büyük bir bölgesel ve hatta küresel bir kriz haline gelmiştir. ABD’nin Batı kanadındaki sahiplenici rolün azaldığı dönemden geçerken güç boşluğunu doldurma yönünde cesaret içerisine giren Çin, ABD’ye alternatif bir güç olma yönünde önemli bir rakip haline gelmiştir. Çin’in Avrupa kıtasında en büyük ticaret ortağı olması, Kuşak ve Yol Girişimi kapsamında Asya ile Avrupa arasında alternatif rotaları inşa etmesi ve Çin merkezli inşa edilen uluslararası finans ve ticaret kuruluşları içerisinde Avrupa üyelerinin yer alması rakip güç olma yönünde ilerlediğini göstermektedir. Örneğin, ABD’nin en yakın müttefikleri arasında yer alan İngiltere, Almanya, Avustralya ve Güney Kore’nin de alternatif finansal kuruluş Asya Altyapı ve Yatırım Bankası (AIIB) içerisinde yer alması ABD’nin “aşağılayıcı diplomatik bir yenilgisi’’ olarak değerlendirilmektedir (The New York Times, 2015). Güç dengelerinin Atlantik’ten Asya kıtasına doğru kaydığı, ittifak ağlarının daha keskin hatlar ile çizildiği ve liberal yönetim modelinin kendi içinde yaşadığı zorlu dönemde Ukrayna krizi transatlantik fay hatlarında yaşanan kırılmanın inşasında önemli bir kaldıraç görevi görmüştür. Çin ve Rusya’nın sistemi değiştirmeye yönelik artan çabası, değişen müttefiklik ilişkileri ve yeniden şekillenen güç dengesi uluslararası sistem içerisindeki değişimi ortaya koymaktadır. Revizyonist tavırlar sergilemeye devam eden Rusya, güçlü bir Batı’nın varlığını yeniden ortaya koymuştur. Avrupa Birliği’nin stratejik pusulası yani birliğin savunma alanında kendi ayakları üstünde durmasını sağlayan stratejik otonominin önemi son gelişmeler doğrultusunda bir kez daha ortaya çıkmıştır. Avrupa Birliği üye ülkeleri askeri bağımlılığının yanı sıra, ekonomi ticaret ve enerji alanlarındaki tek taraflı bağımlılık ilişkisinin AB’nin geleceğine olumsuz etki yarattığını, alternatif projelerin inşa edilmesinin önemini Ukrayna krizi ile bir kez daha farkına varmıştır. Rusya-Ukrayna Savaşı ile NATO’nun bel kemiği Washington Antlaşması’nın kolektif savunma maddesi olan 5. maddesinin önemi sık sık vurgulanmış ve tehdit altında olduğunu hisseden ülkeler bu anlaşma ile güvenliklerini garanti altına almayı hedeflemiştir. Devletlerin ortak çıkar veya tehditler karşısında beraber hareket edebileceklerini ortaya koyan bu çalışma, ABD ile AB politikalarını ön plana çıkartmış, fayda maliyet analizi çerçevesinde devletlerin dış politikalarına yön verdiğini, güvenlik odaklı dış politikanın uluslararası gelişmeler karşısında hala önemini koruduğunu bir kez daha ortaya koymuştur.
*Euronews, 2022. https://tr.euronews.com/2022/03/25/almanya-100-milyar-euroluk-savunma-butcesi-ile-neler-sat-n-alabilir*Kesici, G. E. (2022). Rusya - Ukrayna Savaşı’nın AB’nin Enerji Politikalarına Yansıması . EURO Politika , (15) , 46-54 . Retrieved from https://dergipark.org.tr/en/pub/europ/issue/75914/1255195* Paravicini, Giulia.(2019).‘‘Angela Merkel: Europe Must Take ‘Our Fate’ into Own Hands’’, 2017 Politico.eu. Erişim Adresi: www.politico.eu/article/angelamerkeleurope-cdu-must-take-its-fateinto-its-ownhands-elections-2017*Sputnik News, (2019),‘’Macron: NATO’nun beyin ölümü gerçekleşiyor,’’Erişim Adresi: https://tr.sputniknews.com/20191107/macron-natonun-beyin-olumu-gerceklesiyor-1040575665.html* Tokatlı, S. G. (2022). ABD- AB ARASINDA YAŞANAN KIRILMANIN ÇİN’IN ARTAN GÜCÜNE ETKİSİ: TRANSATLANTİK İTTİFAKIN GELECEĞİ VE DEĞİŞEN GÜÇ DENGELERİ . Hitit Ekonomi ve Politika Dergisi , 2 (1) , 181-192 . Retrieved from https://dergipark.org.tr/en/pub/hepdergi/issue/71023/1109511* The New York Times,(20159. China Creates a World Bank of Its Own, and the U.S. Balks.*TRT News, ‘’Rusya-Ukrayna savaşında Çin’in tavrı, Erişim Adresi: https://www.trthaber.com/haber/guncel/rusya-ukrayna-savasinda-cinin-tavri-676360.html,27.04.2022*Uik Panorama, https://www.uikpanorama.com/blog/2023/02/03/es
Vladimir Putin’in Ukrayna Savaşındaki Stratejisi: Retorik ve Eylemler Arasındaki Tutarsızlıklar
Vladimir Putin’in 2022’de başlattığı Ukrayna savaşı, yalnızca klasik bir güvenlik meselesi değil, aynı zamanda Rusya’nın yeniden şekillendirdiği jeopolitik vizyonun dışa vurumudur. Kremlin’in söylemleri ile sahadaki eylemler arasındaki yapısal tutarsızlıklar ise hem iç hem dış kamuoyu nezdinde barışa dair niyetlerin sorgulanmasına neden olmuştur.
1. Stratejik Retorik: Barış ve Savunma Söyleminin İnşası
Putin, savaşın başlangıcından bu yana Rusya’nın Ukrayna’ya karşı giriştiği askeri operasyonları bir “önleyici savunma savaşı” olarak çerçevelemiştir. Sıklıkla dile getirdiği başlıca retorik unsurlar şunlardır:
“Ukrayna’da Nazizmin Temizlenmesi”: Putin, 24 Şubat 2022 tarihli konuşmasında Ukrayna’da “Naziler tarafından yönetilen bir rejimi” ortadan kaldırma hedefini ilan etmiş ve bu iddiayı savaşa gerekçe olarak sunmuştur (Putin, 2022).
“NATO’nun Doğuya Genişlemesi”ne Karşı Tepki: Kremlin, NATO’nun Ukrayna üzerindeki etkisinin Rusya’nın güvenliğini tehdit ettiğini ileri sürerek operasyonun meşru olduğunu savunmuştur (Trenin, 2022).
Barışa Açıklık: Özellikle 2023 ve 2024 yıllarında yapılan çeşitli açıklamalarda Putin, müzakereye açık olduğunu ve savaşın sorumlusunun Batı olduğunu ifade etmiştir. Son olarak 2025 yılında İstanbul’daki görüşmelerde, “barıştan yana olduklarını” belirten açıklamalarda bulunmuştur (The Guardian, 2025).
> Kaynak: Putin, V. (2022, February 24). Presidential Address to the Nation. Kremlin.ru
Kaynak: Trenin, D. (2022). Russia's War in Ukraine: Putin’s Strategic Calculus. Carnegie Moscow Center.
Kaynak: The Guardian. (2025, May 16). Ukraine-Russia talks begin in Istanbul.
2. Fiili Eylemler: İşgal, İlhak ve Askeri Yığınağın Derinleşmesi
Putin’in retoriği ile sahadaki davranışları arasında önemli bir stratejik tutarsızlık söz konusudur:
İlhak Politikası: 2022 sonrasında Donetsk, Luhansk, Kherson ve Zaporizhia bölgeleri tek taraflı referandumlarla Rusya topraklarına katılmıştır. Bu hamle, barışçıl çözümle çelişen bir yayılmacı tutumun göstergesidir (Marten, 2023).
Sürekli Askeri Yığınak: 2023 ve 2024 yıllarında, Batı yaptırımlarına rağmen Rusya, cephe hatlarında büyük çaplı askeri sevkiyatlarını sürdürmüş ve yeni bir taarruz için hazırlık yaptığı Ukrayna İstihbaratı tarafından raporlanmıştır (Huffington Post España, 2025).
Sivillere Yönelik Saldırılar: Uluslararası Af Örgütü, savaş boyunca sivil altyapıya yönelik saldırılar ve savaş suçlarına ilişkin birçok belge sunmuştur. Bu durum, Putin’in “sivilleri koruma” söylemiyle çelişmektedir (Amnesty International, 2024).
> Kaynak: Marten, K. (2023). Russia’s Quasi-Imperial Expansion in Ukraine. Foreign Affairs.
Kaynak: Huffington Post España. (2025, May). Putin prepara una nueva ofensiva pese a las negociaciones.
Kaynak: Amnesty International. (2024). Ukraine: Attacks on civilian infrastructure continue.
3. Retorik–Eylem Tutarsızlıklarının Analizi
Putin’in barışa yönelik söylemlerinin, sahadaki fiili uygulamalarla örtüşmediği üç temel düzlemde analiz edilebilir:
Retorik bir araç olarak barış: Putin, özellikle Batı kamuoyunu bölmek amacıyla barış çağrılarını stratejik bir araç olarak kullanmaktadır. Bu söylemler, çoğu zaman müzakerelere iyi niyetle katılmaktan ziyade, diplomatik baskıyı dağıtmayı hedeflemektedir.
Güç üzerinden barış inşası: Kremlin’in eylemleri, klasik realizm bağlamında değerlendirildiğinde, barışı zayıf bir Ukrayna ve daha avantajlı bir Rusya pozisyonu üzerinden dayatmak istediğini göstermektedir.
Meşruiyet krizini önleme stratejisi: İç politikada toplumsal desteği sürdürmek ve Batı’nın “saldırgan Rusya” söylemine karşı meşruiyet inşa etmek için barış retoriği öne çıkarılmaktadır (Gel’man, 2023).
> Kaynak: Gel’man, V. (2023). Authoritarian Russia: Analyzing Putin’s Legitimation Tactics. Post-Soviet Affairs, 39(2), 145–164.
Vladimir Putin’in stratejisi, klasik jeopolitik hedeflerin revizyonist yöntemlerle gerçekleştirilmesi ile söylemsel düzeyde barış çağrıları arasında ciddi bir tutarsızlık barındırmaktadır. Rus liderin barışı yalnızca taktiksel bir söylem olarak kullanması, müzakere süreçlerinin samimiyetini zedelemekte ve savaşın geleceğine dair belirsizliği derinleştirmektedir. Bu bağlamda, Putin’in stratejisi “çatışma-yoluyla-dengeleme” modeline dayanmaktadır: kısa vadede barış vurgusu, uzun vadede ise nüfuz alanı genişlemesi.
Ukrayna-Rusya Savaşında Barışın Önündeki Engeller
Ukrayna-Rusya savaşı, klasik devletlerarası çatışmalardan farklı olarak uzun vadeli jeopolitik çıkarların, kimlik temelli çatışmaların ve bölgesel güç rekabetinin iç içe geçtiği çok boyutlu bir savaş formuna bürünmüştür. Savaşın başlamasından bu yana geçen zaman zarfında birçok diplomatik girişim gündeme gelse de kalıcı bir barışın sağlanamamasının ardında yatan çeşitli engeller bulunmaktadır. Bu engelleri yapısal, siyasal ve ideolojik düzeyde ele almak mümkündür.
1. Egemenlik ve Toprak Bütünlüğü Üzerindeki Uzlaşmazlık
Ukrayna, Kırım dahil olmak üzere tüm işgal edilmiş toprakların iadesini barış için ön koşul olarak görmektedir. Buna karşılık, Rusya, Donetsk, Luhansk, Zaporizhia ve Kherson bölgelerini ilhak ettiğini resmen duyurmuş ve geri dönüşü reddetmiştir. Bu durum, çatışmanın “sıfır toplamlı” bir denklem haline gelmesine neden olmuştur.
> Kaynak: Kuzio, T. (2023). Russian Nationalism and the Russian-Ukrainian War. Columbia University Press.
> Kaynak: Marten, K. (2023). Russia’s Quasi-Imperial Expansion in Ukraine. Foreign Affairs.
2. Güven Eksikliği ve Taraflar Arasında Yapısal Güvensizlik
Her iki tarafın geçmişteki taahhütleri ihlal etmesi, diplomatik güvenin çökmesine yol açmıştır. Özellikle 2014 Minsk Anlaşmaları'nın uygulanmaması, taraflar arasında yapısal bir güvensizliğe neden olmuş; bu da müzakereleri anlamlı kılacak ortak bir zemin yaratılmasını engellemiştir.
> Kaynak: Charap, S. & Colton, T. J. (2017). Everyone Loses: The Ukraine Crisis and the Ruinous Contest for Post-Soviet Eurasia. Routledge.
> Kaynak: Mearsheimer, J. J. (2022). Why the Ukraine Crisis Is the West’s Fault. Foreign Affairs.
3. Putin Yönetiminin Stratejik Talepleri ve İdeolojik Katılık
Putin yönetimi, Ukrayna’nın tarafsızlaştırılmasını, NATO’ya katılmaktan vazgeçmesini ve askeri olarak zayıflatılmasını istemektedir. Bu talepler, Ukrayna’nın dış politika tercihlerini doğrudan hedef almakta ve ülkenin egemen karar mekanizmalarını baskılamaktadır. Bu şartların kabulü, Ukrayna’nın devlet olarak yeniden tanımlanması anlamına geleceğinden, Kiev tarafından reddedilmektedir.
> Kaynak: Trenin, D. (2022). Russia’s Goals in Ukraine: Strategic Depth and Buffer States. Carnegie Moscow Center.
> Kaynak: The Guardian. (2025, May 16). Putin reaffirms demand for Ukraine to withdraw from eastern regions in Istanbul talks.
4. Bölgesel ve Küresel Güç Rekabeti
Savaş, sadece Rusya ve Ukrayna arasında değil; aynı zamanda Batı (ABD, NATO, AB) ile Rusya arasında vekalet mücadelesine dönüşmüştür. Bu durum, barış sürecine dış aktörlerin etkisini artırmış, müzakerelerin yalnızca iki taraf arasında yürütülmesini zorlaştırmıştır. ABD’nin Ukrayna’ya askeri destek vermesi, Rusya tarafından savaşın sürdürülmesinin gerekçesi olarak sunulmuştur.
> Kaynak: Walt, S. M. (2023). The Ukraine War and the Return of Great-Power Politics. Foreign Policy.
> Kaynak: Lanoszka, A. (2022). Russian Hybrid Warfare and the Conflict in Ukraine. Journal of Strategic Studies, 45(3).
5. Ukrayna İç Kamuoyu ve Siyasi İrade
Ukrayna halkı ve siyasal elitleri, özellikle 2022 sonrası savaşın getirdiği travmalar nedeniyle toprak tavizi vermeye son derece karşıdır. Herhangi bir barış planı, toprak kaybını içerse dahi iç kamuoyunda meşruiyet bulamayacaktır. Bu bağlamda, Zelensky yönetiminin müzakere esnekliği oldukça sınırlıdır.
> Kaynak: Sasse, G. (2023). Public Opinion in Wartime Ukraine. Carnegie Europe.
6. Barışın Alternatifinin Askeri Başarı Olacağına Dair İllüzyon
Her iki taraf da zamanın kendi lehine işleyeceği varsayımıyla hareket etmektedir. Rusya, Batı’nın Ukrayna desteğini zamanla azaltacağını düşünürken; Ukrayna, Batı’dan daha fazla askeri teknoloji ve siyasi destek alarak işgal altındaki bölgeleri geri alabileceğini hesaplamaktadır. Bu stratejik sabırsızlık ve karşılıklı iyimserlik, ateşkesi geciktirmektedir.
> Kaynak: Kofman, M., & Lee, D. (2024). Protracted War: Russian and Ukrainian Calculations in 2024. Center for Naval Analyses (CNA).
7. Uluslararası Hukuki Sorunlar ve Savaş Suçları
Rusya’ya karşı Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından başlatılan savaş suçu soruşturmaları ve Putin hakkında çıkarılan tutuklama kararı, barış görüşmelerini hukuki açıdan karmaşık hale getirmiştir. Uluslararası hukuk açısından sorumluların yargılanması gerekliliği ile diplomatik çözüm arayışı arasında ciddi bir çelişki bulunmaktadır.
> Kaynak: ICC (International Criminal Court). (2023). Arrest Warrant for Vladimir Putin on Grounds of War Crimes. www.icc-cpi.int
Ukrayna-Rusya savaşında barışın önündeki engeller, yalnızca teknik ya da askeri konularla sınırlı değildir. Egemenlik, güvenlik, kimlik, hukuki sorumluluk ve büyük güç rekabeti gibi çok katmanlı sorunlar barış sürecini karmaşıklaştırmakta; bu nedenle kısa vadede kalıcı bir çözüm ihtimali sınırlı görünmektedir. Bu çerçevede, savaşın yalnızca taraflar arası değil, normlar ile çıkarlar arasındaki bir mücadelenin yansıması olduğunu söylemek mümkündür.
Ukrayna-Rusya Savaşında Olası Çözüm Senaryoları: Kuramsal Yaklaşımlar ve Uygulama Olasılıkları
Ukrayna-Rusya savaşında kalıcı barışa ulaşmak, yalnızca çatışmayı sonlandırmaktan ibaret değildir; aynı zamanda yeniden inşa, güvenlik mimarisi, siyasi kimlikler ve bölgesel güç dengesi gibi yapısal sorunları da çözmeyi gerektirir. Aşağıda yer alan çözüm senaryoları, bu kapsamda değerlendirilmiştir.
1. Tarafsızlık Temelli Statü Çözümü (Finlandiyalaşma Modeli)
Bu senaryoya göre Ukrayna, NATO’ya katılmaktan vazgeçerek tarafsız ve bağımsız bir güvenlik statüsü kabul eder. Buna karşılık Rusya işgal ettiği bölgelerden geri çekilir veya statülerine dair bir geçici çözüme razı olur.
Avantajı: Kısa vadede çatışmayı durdurabilecek bir uzlaşma zemini sunar.
Dezavantajı: Ukrayna’nın egemenlik haklarından taviz vermesi iç kamuoyunda kabul görmeyebilir.
> Kaynak: Mearsheimer, J. J. (2022). Why the West Is Principally Responsible for the Ukrainian Crisis. Foreign Affairs.
> Kaynak: Walt, S. M. (2023). A Neutral Ukraine Could Mean Lasting Peace. Harvard Kennedy School – Belfer Center.
2. Adım Adım Geri Çekilme ve Uluslararası Güvence (BM Denetiminde Güvenlik Anlaşması)
Bu senaryo, Rusya’nın belirli bölgelerden adım adım çekilmesini ve bu sürecin Birleşmiş Milletler gözleminde güvenlik garantileriyle desteklenmesini öngörür. Aynı zamanda Ukrayna’ya yönelik saldırmazlık garantisi içeren çok taraflı bir antlaşma yapılır.
Avantajı: Çok taraflılık ilkesiyle hareket edilir, güven eksikliği telafi edilebilir.
Dezavantajı: Rusya’nın BM ya da Batı aktörlerine güveni zayıf olduğu için denetim mekanizmalarına karşı çıkabilir.
> Kaynak: Menon, R., & Rumer, E. (2022). Conflict in Ukraine: The Unwinding of the Post–Cold War Order. MIT Press.
> Kaynak: United Nations Peacekeeping Department. (2024). Feasibility of Peace Operations in Ongoing Conflicts.
3. Toprak Taksimi ve Geçici Özerklik Anlaşmaları (Bosna Modeli)
Dayton Anlaşması’na benzer şekilde, tartışmalı bölgelerde (örneğin Donetsk ve Luhansk) geçici özerklik statüsü verilir, bu bölgelerin nihai statüsü ileriki müzakerelere bırakılır. Bu süreç uluslararası gözlemciler tarafından denetlenir.
Avantajı: Fiili durumu kabul ederek çatışmayı durdurabilir.
Dezavantajı: Ukrayna’nın toprak bütünlüğü ilkesiyle çelişir, Rusya’nın uzun vadeli nüfuzunu artırabilir.
> Kaynak: Bieber, F. (2005). Power Sharing after Yugoslavia: Functionality and Dysfunctionality in Comparative Perspective. Nationalities Papers, 33(4), 565–574.
> Kaynak: Kuperman, A. J. (2006). The Limits of Humanitarian Intervention: Genocide in Rwanda and Bosnia. Brookings Institution Press.
4. Uluslararası Güvenlik Garantileri ve NATO ile Örtülü Ortaklık (İsrail Modeli)
Bu modelde Ukrayna NATO’ya tam üye olmadan ama fiilen Batı askeri ve istihbarat desteğiyle güvence altına alınır. Bu, İsrail’in ABD ile olan özel güvenlik ilişkisine benzer biçimde kurgulanabilir. Ukrayna’ya savunma ekipmanları, nükleer dışı caydırıcılık araçları sağlanır.
Avantajı: NATO üyeliği olmadan caydırıcılık sağlar.
Dezavantajı: Rusya bu yapıyı örtülü NATO genişlemesi olarak görebilir.
> Kaynak: Gorenburg, D. (2023). Security Without Membership: NATO’s De Facto Partnerships. European Security, 32(1), 67–84.
5. Çok Taraflı Konferans Yoluyla Yeni Güvenlik Mimarisi (Helsinki 2.0)
Bu öneri, Avrupa’nın tamamını kapsayacak şekilde yeniden bir güvenlik düzeninin tasarlanmasını öngörür. Ukrayna-Rusya savaşını sona erdirme çabası, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) ya da yeni bir platform aracılığıyla yürütülür. Tarafların yanı sıra ABD, AB, Çin ve Türkiye gibi aktörler de sürece dahil olur.
Avantajı: Krizi yalnızca iki ülke arasında değil, sistemsel düzeyde ele alır.
Dezavantajı: Çok aktörlü müzakere süreci uzun ve kırılgan olabilir.
> Kaynak: Tsygankov, A. P. (2022). Russia and the West from Alexander to Putin: Honor in International Relations. Cambridge University Press.
> Kaynak: OSCE Reports. (2024). Towards a New European Security Order: Lessons from the Ukraine Conflict.
Ukrayna-Rusya savaşı, klasik bir barış antlaşmasıyla sona erebilecek türden bir çatışma değildir. Sürdürülebilir çözüm ancak çok katmanlı bir yaklaşımla, iç kamuoyu dinamiklerini, jeopolitik çıkarları ve güvenlik kaygılarını eş zamanlı dikkate alan bir modelle mümkündür. Yukarıda sıralanan senaryoların, çoğunlukla birbiriyle çelişmediği, hatta bir arada hibrit bir çözüm paketi olarak uygulanabileceği savunulabilir.
Yorumlar
Yorum Gönder