KAFKASYA KÜRTLERİ

Bilindiği üzere, Kafkasya bölgesi geçmişten bugüne tam olarak bir göç bölgesi konumundadır. Kürtlerde bu bölgeye göç ederek ya da ettirilerek yerleşmişlerdir. Kafkasya’da tahmini olarak 500.000 Kürt yaşamaktadır. Ancak, verilen rakamlar ve bulundukları ülkelere dair resmi belgeler oldukça kısıtlıdır. Bölgede yaşayan Kürtlerin büyük bir çoğunluğu, özellikle Rusya tarafından asimilasyon politikalarına maruz kalmışlardır. 1926 yılında, Azerbaycan’da yaşayan 41.000 Kürt halkının yalnızca %17’lik kısmının ana dilinin Kürtçe olması bu durumu kanıtlar niteliktedir. Yapılan bu asimilasyon politikaları Stalin tarafından ‘iskan politikası’ başlığı altında, Azerbaycan tarafından ‘halkların kaynaşması’ başlığı altında, Gürcistan ve Ermenistan tarafından ‘kendi halklarını koruma’ gerekçeleriyle yapılmıştır.
Arkeolojik kazılar ve eski Yunan tarihçilerinin eserlerini göz önünde bulundurduğumuzda Kürtlerin, Kafkasya bölgesinde M.Ö 2000 yılından beri var olduklarını söylemek mümkündür. Aras ve Kura nehirleri arasında yerleşim kurdukları kanıtlanmıştır. İslam sonrası Arap belgelerini incelediğimizde, günümüz Azerbaycan devletinin topraklarında Kürt devletlerinin kurulduğu söylenebilir. İlk olarak, bölgedeki ilk Kürt devleti ‘Deysemi Kürt Devleti’ 9.yy da kurulmuştur. Sonrasında, 11.yy da ‘Şeddadi Kürt Devleti’ kuruldu. Bu devlet 1164 yılında Selçuklular tarafından yıkıldı. Kürtler bölgedeki varlığını, toprakları günümüz Azerbaycan sınırlarını da kapsayan ‘Revvadi Kabilesi’nin’ varlığı ile sürdürdü. Zamanla gerçekleşen Moğol baskıları ve göçler nedeniyle 20.yy kadar bölgede bir birlik sağlanamadı. Kurdistana Sor ya da Kızıl Kürdistan adıyla bilinen Kürt devleti, 16 Temmuz 1923 tarihinde ‘ulusların kendi kaderlerini tayin etme hakkı’ doğrultusunda kuruldu. Bu otonom bölge Laçin, Kelbecer, Zengilan, Kubatlı, Gabriel ve Zengezur şehirlerinden oluşmaktaydı. Bu şehirler günümüzde Azerbaycan ve Ermenistan topraklarına aittir. Bu devlet’in nüfusu 51.200 olarak bilinmektedir ve bölgede kurulan Kürt devletlerinin aksine ülkede Kürt halkı Şii mezhebine mensuptu. Kürtler ile ittifak kurarak Ermenilerin bölgedeki aktifliğini kısıtlamak isteyen Azerbaycan yerel yönetimlerin Kürtlere verilmesi fikrini destekledi. Stalin’e göre ise Azerbaycan ve Ermenistan arasında gerilim yaratan Dağlık-Karabağ bölgesinde bir Kürt Devleti’nin olması hem bir ‘tampon bölge’ görevi görecek hem de devletler arasında barışa hizmet edebilecekti. 8 Nisan 1926 yılında Kurdistana Sor devleti daha zayıf bir özerkliğe sahip Laçin merkezli Kurdistan Onkrug adlı bir devlete dönüştürüldü. Bu devlet aynı yıl kaldırıldı.
Ayrıca, 6 ve 7 yüzyıllarda kurulan ‘Mihrani Kürt Devleti’ günümüz Ermenistan ve Nahçıvan topraklarını kapsıyordu. 19. yüzyıla geldiğimizde ise Kürtlerin birçok şehirde yaşadığı görülüyor. 20. Yüzyılda Azerbaycan ve Ermenistan’ın Dağlık-Karabağ için verdiği mücadelelerde ‘tampon bölge’ görevi gören Kürt halkı göç, asimilasyon ve soykırım gibi müdahalelere maruz kaldı.
Günümüzdeki Gürcistan topraklarında bir Kürt devleti kurulmadı fakat bölgede kurulan Kürt devletlerinin topraklarının bir kısmı Gürcistan’ın bazı şehirlerini de kapsamaktaydı. Rusya’nın asimilasyon politikalarını taklit eden Gürcistan, birçok halk üzerinde olduğu gibi Kürtlere karşı da asimilasyon politikasını günümüzde dahi sistematik bir şekilde özümsemeye devam etmektedir.
Kafkasya üzerinden Akdeniz’e inme arzusu içinde olan Ruslar, karşılarında Osmanlı ve İran gibi o dönemin güçlü devletlerini buldu. Bu iki devlete karşı gücünü pekiştirmek isteyen Ruslar bölgedeki etnik gruplar ile yakından ilgilendi. Kürt aşiretleriyle temasta bulunan Ruslar, hedefleri doğrultusunda tanıma ve inceleme süreçlerini başlattı. Kürtlerin dilini öğrenerek başlayan bu tanıma süreci, Rusları Kürtçe edebiyat alanı oluşturmaya kadar ilerletti. Ruslar, bu çalışmalarını diğer Avrupa ülkelerinin Kürtler üzerinde yaptığı araştırmaların aksine bilim etiği doğrultusunda yürüttü. Bölgedeki konsolosluklarından, askeri personelden ve sivil araştırmacılarından Kürtler hakkında bilgi toplanması istendi. Kürtler üzerinde yapılan bu çalışma dönemin Leninist politikalarından biri olan ‘Sovyetleştirme’ politikasının temellerinden biriydi. Çalışmalarına sistematik bir şekilde devam eden Rusya, Azerbaycan ve Ermenistan gerilimi arasında Kürtler tarafından bir ‘tampon bölge’ oluşturacak bir devletin kurulmasını istedi. Kurdistana Sor adında kurulan bu devlet yoksulluk içindeydi. Ruslar bu bölgeye amaçları doğrultusunda para aktarımı yapmaya başladı ve bunun yanı sıra kültürel yatırımlarda yapmaya devam etti. Okullar açıldı, kütüphaneler kuruldu, Kürtçe radyo yayınları yapıldı, Kürtçe tiyatrolar sergilendi… Ancak, bu işbirliği Stalin döneminde sonuna kadar iyi gitmedi. İşlerin yolunda gitmemesi aslında bölgedeki tüm halklar için geçerliydi.
Sonuç olarak, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümü okumanın temel ilkelerinden biri olan tarafsız ve yansız yaklaşım gereğince; Kürt halkının Kafkasya coğrafyasında ötekileştirilmiş, sürgünler yaşamış ve asimilasyon edilmek için kötü şartlara maruz kaldıklarını unutmayıp empati ile yaklaşılmasının Asya, Kafkasya, Arap ve Anadolu coğrafyasında belirli bir nüfusa sahip olan bu halkın olası kötü durumlarda barışçıl çözümlere uluşmak adına daha etkili olacağı düşünülmektedir.



EREN YILDIZ

Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, İktisadi Ve İdari Bilimler Fakültesi

Bölgesel Analiz Topluluğu

Yorumlar

Popüler Yayınlar