KAZAKİSTAN’DA KIZIL KITLIK (1929-1933)


 







Kazakistan, Orta Asya’nın kadim topraklarından biri olarak tarih boyunca büyük mücadelelere sahne olmuştur. Ancak 20. Yüzyılın başlarında, özellikle de 1929-1933 yılları arasında yaşanan olaylar, Kazak halkı için tarihin en karanlık dönemlerinden birini oluşturmuştur. SSCB yönetimi altında uygulanan zorla kolektifleştirme politikaları, milyonlarca Kazak’ın açlıktan ölmesine veya göç etmek zorunda kalmasına neden olmuştur. Ekim Devrimi sonrası Sovyetler Birliği’nin lideri olan Stalin ve onun Kazakistan’daki temsilcisi Goloşyekin, bölgeyi köklü bir dönüşüme uğratmak için sert politikalar uygulamışlardır. Geleneksel olarak göçebe yaşam süren Kazaklar, zorla yerleşik hayata geçirilmeye çalışmış, hayvancılıkla geçinen halkın elinde bulunan hayvanlara el konularak kolhoz (kolektif çiftlik) sistemine dahil edilmesi amaçlanmıştır. Ancak bu politika, Kazakistan’da büyük bir kıtlık ve toplumsal çöküşe yol açmıştır. 

  1929-1933 yılları arasında uygulanan kolektifleştirme politikası, Kazak halkının temel geçim kaynağı olan hayvancılığı neredeyse yok etmiş. Yapılan sayımlara göre, Kazakistan’daki hayvan varlığı %85’ten fazla azalmış. Verimli topraklara Sovyet göçmenleri yerleştirilirken, Kazaklar kıtlık ve açlığa mahkûm edilmiştir. Felaketin boyutları korkunç derecede büyüktü. Aç kalan Kazak halkı, hayatta kalabilmek için köpek, fare, köstebek gibi hayvanları yemek zorunda kalmışlardır . Ancak bu da yetmeyip, salgın hastalıklar hızla yayılmıştır. Açlık o kadar büyük bir krize dönüşmüş ki bazı insanlar hayatta kalabilmek için ölen insanların etini yemek zorunda kalmışlar. Bu durum, Kazakistan tarihine kara bir leke olarak kazınmış. Sadece dört yıl içinde yaklaşık 2 milyon 230 bin Kazak Türkü hayatını kaybetmiştir. Bu sayı, Kazak nüfusunun yaklaşık %49’una tekabül ediyordu. Stalin’in “Büyük devrimlerin, büyük kurbanları olur” söylemi, bu kıyımın Sovyet yönetimi tarafından ne kadar umursamaz bir şekilde karşılandığını göstermektedir.

Açlık ve kıtlık nedeniyle binlerce Kazak hayatta kalabilmek için göç etmek zorunda kalmışlar. Isayev’in Stalin’e yazdığı bir mektupta belirttiği gibi:

“1931 yılında başlayan açlıktan dolayı memleketi bırakıp gitme furyası, özellikle yabancı ülkelere göç şeklinde gerçekleşti. Açlıktan dolayı Kazak aileler, fabrikaların olduğu yerlere, Semey ve Aktöbe illerine bağlı çiftliklere ve demiryolu istasyonları yakınlarına akın ettiler. Ancak açlık, kalabalık ve hijyen eksikliği nedeniyle bulaşıcı hastalıklar hızla yayıldı. Kazakistan, SSCB’nin hayvancılıktan sorumlu bölgesi olmasına rağmen, bu alanda da büyük bir çöküş yaşandı.”

  SSCB hükümeti, Kazakistan’ı hayvancılık açısından önemli bir bölge olarak görmesine rağmen, uyguladığı yanlış politikalarla bölgedeki hayvan varlığını neredeyse yok etmiştir. Turar Rıskulov’un 9 Mart 1933’te Stalin’e gönderdiği raporda yer alan verilere göre:

“Kazakistan’da 1928-1929 yıllarında yapılan sayımlarda mevcut olan 40 milyon baş hayvandan, 1933 yılına gelindiğinde yalnızca 5 milyon 397 bin hayvan kalmıştır. Yani toplamda hayvan varlığı %85,5 oranında azalmıştır. Buna karşın, SSCB’ye bağlı diğer cumhuriyetlerde hayvan sayısının arttığı gözlemlenirken, Kazakistan’da 1932 yılı itibarıyla hayvan varlığı hızla azalmıştır.”

  Hayvanların devletleştirilmesi ve kolektifleştirme sürecinde aşırıya kaçılması, tarım ve hayvancılığı tamamen çökertmiştir. Ayrıca, büyük ölçekli kolhozlar (kolektif çiftlikler) kurmaya yönelik çabalar başarısız olmuştur. 300-400 haneyi zorla bir araya getirerek yeni yerleşim yerleri kurma girişimi başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Doğu Kazakistan, Karagandı ve Batı Kazakistan bölgelerinde 1930-1932 yılları arasında 141.854 ailenin yerleşik hayata geçirilmesi planlanmışken, yalnızca 20.513 aile yani planlanan sayının %14’ü bu sürece dahil edilebilmiştir. Bu da planların gerçekçi olmaktan uzak ve yönetilemez olduğunu gösterdi. 1933 yılı itibarıyla SSCB’nin planına göre 3 milyondan fazla Kazak’ın tamamen yerleşik hayata geçirilmesi gerekiyordu ancak, açlık ve kıtlık nedeniyle büyük çoğunluk ya ölmüş ya da göç etmek zorunda kalmıştı.

1921 yılında, sadece Kazakistan değil, Sovyetler Birliği’nin genelinde büyük bir açlık yaşanıyordu. Lenin, uluslararası proletaryadan yardım talep etmiş ve Fransa, Almanya, Çekoslovakya, Hollanda, İtalya ve Norveç gibi ülkelerden mali ve gıda yardımları toplanmıştır. Ancak, Sovyet hükümeti bu yardımları Kazak halkı için değil, öncelikle kendi yönetim bölgeleri için kullanmıştır. Resmi Sovyet kaynaklarına göre Kazakistan’a büyük miktarda yardım gönderildiği iddia edilse de, bu yardımların çoğunun uluslararası bağışlardan sağlandığı ve Kazak halkına ulaşmadığı anlaşılmaktadır. Sovyet yönetimi, açlıkla mücadelede başarısız olmuş ve halkı kendi kaderine terk etmiştir. Felaketin zirveye ulaştığı 1933 yılında, Kazakistan Komünist Partisi lideri Goloşyekin görevden alınmıştır. Ancak, bu değişiklik felaketi durdurmak için çok geç alınmış bir karar olmaktan öteye gidememiştir. Goloşyekin’in yerine getirilen yeni yönetim, krizi hafifletmeye çalışsa da açlık ve kıtlığın neden olduğu demografik yıkım geri döndürülemez bir seviyeye ulaşmıştır.

  1929-1933 yılları arasında yaşanan Kazakistan Açlık Felaketi, yalnızca bir kıtlık değil, planlı bir soykırım olarak değerlendirilmelidir. Stalin ve Sovyet yönetiminin Kazakistan’a yönelik politikaları, bilinçli bir şekilde Kazak halkını zayıflatmayı ve topraklarını Rus yerleşimcilere açmayı amaçlamıştır. Bu olay, günümüzde hala yaşanan insan hakları ihlalleri ve soykırımlara karşı bir ders olmalıdır. Unutulmamalıdır ki, insanın kendi türüne yaptığı zulme karşı durmadıkça, tüm insanlık yarım kalacaktır.


AHMET ÇAM, 15.03.2017
https://dergipark.org.tr/tr/pub/teke/issue/28090/298315

VEYSEL İBRAHİM KARACA, 20.12.2017
https://dergipark.org.tr/tr/pub/turklad/issue/33117/350102

SEFA FUAT HEKİMOĞLU, OCAK 2012
https://www.academia.edu/35141643/B%C3%96LGESEL_VE_K%C3%9CRESEL_POL%C4%B0T%C4%B0KALARDA_ORTA_ASYA

Kazakistan’da Kızıl Kıtlık (1929-1933), Damira İbrahim – Vahit Aktuğ


ALEYNA TANCAN 
BÖLGESEL ANALİZ TOPLULUĞU 
SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER 
MUĞLA SITKI KOÇMAN ÜNİVERSİTESİ

Yorumlar

Popüler Yayınlar