HİNDİSTAN-ABD İLİŞKİLERİNDE SON DURUM
21. yüzyılın değişen küresel güç dengeleri içinde, küresel etkisi giderek artan Hindistan ile stratejik çıkarlarını yeniden şekillendirmeye odaklanan ABD arasındaki ilişkiler, yalnızca iki ülkenin ulusal menfaatleri açısından değil, aynı zamanda Hint-Pasifik bölgesindeki jeopolitik dinamikler ve küresel stratejik rekabet bağlamında da kritik bir rol oynamaktadır. Bu ilişkinin genel çerçevesini daha iyi kavrayabilmek için öncelikle tarihsel gelişimine göz atmak gerekmektedir.
Hindistan-ABD İlişkilerinin Tarihsel Gelişimi
Hindistan, bağımsızlığının ilk yıllarında, Britanya sömürgeciliğinin iki yüzyıl boyunca neden olduğu zararları tersine çevirmeye odaklanmış ve bağımsızlığını kazandığı 1947 yılından bu yana bağımsız, çok kutuplu bir dış politika izleme stratejisini benimsemiştir. Dönemin ilk Hindistan başbakanı Jawaharlal Nehru, Sovyetler Birliği'ne karşı Soğuk Savaş'ta ABD'yi desteklemeyi reddetmiştir. Nehru 1961'de Hindistan'ı; tarafsız ve gelişmekte olan ülkelerden oluşan Bağlantısızlar Hareketine dahil etmesiyle Hindistan bu hareketin öncüsü olmuştur. ABD de, bu mesafeli tutumdan dolayı Hindistan’ı stratejik bir ortak olarak görmemiştir. 1991’de SSCB’nin çöküşüyle birlikte, Hindistan çok kutuplu bir dış politika benimsemeye başlasa da Rusya ile yakın ilişkilerini sürdürmeye çalıştığını söylemekte fayda var.
1998 Nükleer Denemeleri ve Kriz Dönemi
Hindistan’ın 1998’de gerçekleştirdiği nükleer denemeler, ABD ile ilişkilerinde büyük bir krize yol açmış ve Washington, Hindistan’a karşı ekonomik yaptırımlar uygulamıştır. Hindistan bu süreçte küresel izolasyon riskiyle karşı karşıya kalsa da diplomatik çabalar sonucunda iki ülke ilişkilerini yeniden inşa etmeye başlamıştır. Bu dönemde ABD’nin Hindistan’a yönelik tutumu değişmeye başlamış, özellikle 1999’da yaşanan Kargil Savaşı sırasında ABD, Pakistan’a baskı yaparak geri çekilmesini sağlamış ve Hindistan’a dolaylı destek vermiştir. 1990’lardan sonra ekonomik reformlarla Hindistan küresel arenada daha aktif bir oyuncu haline gelmiştir. Özellikle bu yıllarda Serbestleşme Süreci yaşanmış ve bu sayede günümüzdeki ABD teknoloji devlerine (Google, Microsoft, Amazon) Hindistan’da büyük yatırımlar yapmalarına imkân tanımıştır. Lockheed Martin ve Boeing gibi şirketlerde, Hindistan’da üretim tesisleri kurmaktadır.
2000'ler: Stratejik İş Birliğine Geçiş
2000 yılında ABD Başkanı Bill Clinton’ın Hindistan ziyareti, iki ülke ilişkilerinde yeni bir dönemin başlangıcı olmuştur. 2001’de George W. Bush’un başkanlık koltuğuna oturmasıyla birlikte Hindistan-ABD ilişkileri daha stratejik bir boyut kazanmış, özellikle 11 Eylül saldırıları sonrasında ABD’nin terörle mücadele politikalarında Hindistan önemli bir ortak olarak görülmeye başlanmıştır. 2005 yılında, Hindistan-ABD Sivil Nükleer Anlaşması açıklanmış ve 2008’de resmen imzalanmıştır. Bu anlaşma, Hindistan’ı küresel nükleer ticaret sistemine entegre etmesi ve Hindistan’a yönelik yaptırımları kaldırmasıyla oldukça önemlidir. Öyle ki bu süreç, iki ülke arasındaki en büyük diplomatik başarılarından biri olarak kabul edilmektedir.
Obama Dönemi ve Hint-Pasifik Stratejisinin Şekillenmesi
Obama yönetiminin döneminde, Hindistan-ABD ilişkileri yeni alanlara yayılmıştır. ABD, Hindistan’ın Hint-Pasifik bölgesindeki rolünü desteklemiş ve söz konusu iki ülke Çin’in artan etkisine karşı özellikle savunma iş birliği yaparak ortak tatbikatlar gerçekleştirmeye başlamışlardı. Bu dönemde ABD’nin Hindistan’ın stratejik ortaklığını derinlemesine kabul etmeye başladığını söyleyebiliriz. Bu dönemlerde Hint-Pasifik söyleminin önemine dikkat çekmek gerekir.
Hindistan-ABD ilişkilerine yapmış olduğumuz değerlendirmede karşımıza çıkan Hint-Pasifik söylemleri de bu stratejik ortaklığın kabulünü kanıtlar niteliktedir. Asya-Pasifik kavramının yerini Hint-Pasifik’in alması, ABD'nin Hindistan’a yönelik dış politikasında önemli bir dönüşüme işaret etmektedir. Ekim 2011 tarihli Foreign Policy dergisinde dönemin ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton tarafından kaleme alınan “Amerika’nın Pasifik Yüzyılı” başlıklı makalede, “siyasetin geleceğinin Afganistan veya Irak’ta değil, Asya’da belirleneceğini ve ABD’nin de bu sürecin tam merkezinde yer alacağı” ifade edilmiştir. Hint ve Pasifik okyanusları arasındaki artan bağlantıya ve Hint Okyanusu üzerinden Malakka Boğazı ile Pasifik’e uzanan bölgenin dünyanın en canlı ticaret ve enerji rotalarını içermesine atıfta bulunularak çizilen “Hint-Pasifik” tablosunda, bölgenin istikrarı için Hindistan’ın kilit önemde görülmesiyle birlikte, dönemin ABD Başkanı Barack Obama tarafından daha önce dile getirilen “Hindistan ile ABD arasındaki ilişkilerin 21. yüzyılın belirleyici ortaklıklarından biri olacağı” ifadesinin tekrar altı çizilmiştir. ABD’nin 2010 yılından itibaren bölgeye yönelik geliştirdiği “Mihver/Yeniden Dengeleme” (Pivot/Rebalance) stratejisi de bu bağlamda değerlendirilmelidir. ABD’nin jeopolitik bir kavram olan “Hint-Pasifik” üzerinden geliştirdiği stratejinin temel mantığı, Hindistan’ın Çin’i dengeleme potansiyelidir. Hindistan tarafını bu kavram hoşnut kılsa da Yeni Delhi, “Hint-Pasifik” kavramsallaştırmasına temkinli yaklaşmaktadır.
2016 Sonrası: Artan Ekonomik ve Stratejik İş Birliği
2016 Sonrası Yeni Küresel Dinamikler içerisinde Hindistan ve ABD, Hint-Pasifik bölgesinde Çin’e karşı çok daha yakın bir iş birliği içine girmişti. Aynı zamanda 2016 yılında ABD, Hindistan’ı "Ana Savunma Ortağı" olarak tanımlamış ve bu statü, Hindistan’ın ABD’nin en yakın müttefikleriyle aynı düzeyde askeri teknolojiye erişim sağlamasına olanak tanımıştır. Biden yönetimi sırasında iki ülke teknoloji, tedarik zincirleri ve kritik mineraller gibi ticaret konularında iş birliği yürütmüşlerdir. 2023’te Başkan Joe Biden, Washington DC'de Güney Çimleri'nde karşılama, resmi bir akşam yemeği ve Kongre'nin ortak oturumunda konuşma içeren resmi bir devlet ziyaretinde Hindistan Başbakanı Narendra Modi ile bir araya gelmişti. Bu törenin önemini daha iyi açıklayacak olursak, Modi, Fransa'dan Emmanuel Macron ve Güney Kore'den Yoon Suk Yeol'den sonra Başkan Biden'dan bu tür diplomatik karşılama alan üçüncü dünya lideri olmuştu. Aynı şekilde Trump yönetimi de Hindistan’ı önemli bir stratejik ortak olarak tanımlamaktadır. Aynı zamanda Trump ve Modi arasında kişisel bir yakınlıkta söz konusudur. İkili arasında 13 Şubat’ta yapılan güncel görüşmede liderler, 2030 yılına kadar toplam ikili ticareti iki katından fazla artırarak 500 milyar dolara çıkarmayı hedefleyen ikili ticaret için bir yeni hedef belirlediler - "Mission 500" . Teknolojilerin uygulanmasını teşvik etmek için hükümetler arası, akademi ve özel sektör iş birliğini hızlandıracak olan ABD-Hindistan TRUST (“Stratejik Teknolojiyi Kullanarak İlişkiyi Dönüştürme”) girişiminin başlatıldığını da duyurdular.
Hindistan-Rusya Faktörü
Rusya, Hindistan’ın en büyük savunma tedarikçilerinden biri durumdadır. Hint ordusunun kullandığı silahların yaklaşık %60’ı Rus menşeilidir ve BrahMos füze sistemi, Rusya ve Hindistan’ın ortak savunma projelerinin en önemli örneklerinden biridir. Hindistan’ın Rusya ile ilişkilerinin de ABD ile ilişkilerinde önemli bir rol oynadığını söylemek gerekir. 2021’de Hindistan ABD’nin itirazlarına rağmen Rusya’dan s-400 hava savunma sistemleri satın almış, Ukrayna için Rusya’ya karşı kınama vermemiştir. Bu gelişmelerde Hindistan’ın kendi güvenliğini, bağımsız kararlarını sürdürmesi ve denge politikasının işleyişi hakkında önemli bilgiler sunmaktadır. Hindistan’ın Rusya’ya olan yakınlığı ABD tarafından dikkate alınması gerekse de Trump, Rusya yerine Çin’i ABD’nin en büyük rakibi olarak görmekte ve dış politikasını Çin’i dengelemeye odaklamaktadır. Bu yüzden ABD için Çin merkezli bir yaklaşımda Rusya yakınlığı daha çıkarlı konumdadır. Trump’ın ABD’nin çıkarlarına odaklanan “Önce Amerika’’ (America First) ilkesini bu konuda değerlendirmek yerinde olacaktır.
Hindistan-Çin Faktörü
Ticaret dengesi büyük ölçüde Çin’in lehine olsa da Hindistan için en büyük ticaret ortaklarındandır. Ancak iki ülke arasında sınır anlaşmazlıkları büyük gerilim kaynağıdır.
1962’de Hindistan ve Çin arasında Himalayalar’da savaş yaşanmış ve sınır ihtilafları bugüne kadar tam anlamıyla çözülememiştir. 2020’de Galwan Vadisi’nde iki ülke askerleri arasında ölümcül çatışmalar yaşanmıştır. Aynı zamanda Çin’in Kuşak Yol Girişimi (BRI) projesi sert bir şekilde eleştirilmektedir. Güney Çin Denizi (GÇD), küresel ticaretin büyük bir kısmının geçtiği stratejik bir bölgedir. Çin bu deniz üzerinde de geniş hak iddialarında bulunup askeri ve ekonomik nüfuzunu arttırmaktadır. Hatta Çin , GÇD’ nin %90’ında hak iddia eden “Dokuz Çizgi’’ haritasını kullanmaktadır. ABD bu konuda serbest seyrüseferi savunurken Hindistan bu bölgedeki deniz gücünü arttırmayı istemektedir. Bu anlamda Hindistan’ın ABD, Japonya ve Avustralya ile Dörtlü Güvenlik Diyaloğu- QUAD içinde yer alması oldukça önemlidir. Keza bu dörtlü Çin’e karşı olan güvenlik diyaloğu olarak da lanse edilmektedir. Aynı zamanda Hindistan, bölgedeki gücünü arttırmak için ABD ve ASEAN ülkeleriyle birlikte tatbikatlar gerçekleştirmektedir. Özellikle MALABAR tatbikatlarının ABD ve Hindistan arasındaki savunma iş birliğinde büyük önemi vardır. Savunma dışında ekonomide de Çin etkisinden kurtulmak Hindistan için önemlidir. Çünkü Çin’in düşük maliyetli teknoloji ve üretim gücüne bağımlı haldedir. Ancak Modi yönetimi bu bağımlılığı azaltmak için “Atmanirbhar Bharat’’ (Kendi Kendine Yetebilen Hindistan) kampanyasını sürdürmeye çalışmaktadır. ABD’ ninde ekonomik olarak Çin ile büyük bir rekabet yaşadığını söylemek gerekir ki Çin ile ticaret savaşını başlatmıştır. Dünya ekonomisinde ABD markaları çoğunluk hatta tek olarak görülürken Çin bu yalnızlığı geride bıraktırarak görünürlüğünü başta doğuda ve sonra dünyada arttırmıştır. Buna örnek Çin’in yükselen markalarından Aliexpress, TikTok, TEMU, BYD, Xiaomi, Huawei gösterilebilir. ABD ve Hindistan iş birliğinin büyük ölçüde Çin üzerinden işlediğini söylemek yanlış olmaz. Yine de Hindistan’ın ABD için önemini değerlendirecek olursak, Hindistan dünyanın en büyük demokrasisidir. Ayrıca, dünyanın en büyük 5. Ekonomisi ve en büyük ikinci orduya sahiptir. Nükleer enerjiye sahip ülkelerdendir ve uzay ve bilim teknolojilerinde kendinden söz ettirdiğini söylemek mümkün. ABD’ de bu gücü olumlu karşılamaktadır.
İki ülkeyi birleştiren ortak paydalar olsa da bazı sürtüşmelerin olduğunu ve olacağını belirtmek yararlı olacaktır. Önceki dönemler için Trump yüksek tarifeleri nedeniyle Hindistan’ı tarife kralı olarak adlandırmıştır. Modi ile yaptığı görüşmede de adil ikili ticaret ilişkisinde bulunmak istediğini belirtmiştir. Ayrıca Eğer bu ülkeler ABD dolarını önerilen bir BRICS para birimiyle değiştirmeye karar verirlerse BRICS’ e (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin, Güney Afrika) karşı %100 tarifeler uygulamakla tehdit etmiştir.
Bu yüzden son olarak belirtmek gerekir ki iki ülke arasında kalıcı bir güven inşa etmek için yalnızca ortak düşmanlara ya da iyi niyete güvenmek yeterli değildir. Keza Hindistan’da ABD gibi ulusal çıkarlarını gözetecektir ki ABD ‘nin onayı olmayan bağımsız kararlar veriyor olması aynı zamanda savunma ve ekonomi iş birliklerinde bulunması bir kez daha denge stratejisini koruduğunu göstermektedir. ABD ise Çin’in artan etkisine karşı Hindistan’ı kilit bir müttefik olarak görmektedir. Gelecekte iki ülkenin, ortak çıkarlarını dengeleyerek daha derin iş birlikleri geliştirmesi beklenilmektedir.
KAYNAKÇA
• Bayram, D.Ç. ve Arafat, M. (2018). Hindistan-Çin-ABD Üçgeninde "Hint-Pasifik" Kavramsallaştırması. Bölgesel Araştırmalar Dergisi, 2(2), 69-102.
• India-U.SRelations in TransitionJune 2016. (2016). Brookings Institution India Centre. (Original work published 2016)
• Šumit Ganguly and Dinsha Mistree, eds. The Hoover Institution’s Survey of India. Hoover Institution Press, 2025.
• Korobkov, A. (2019). Donald Trump and the Evolving U.S.-Russia Relationship. PERCEPTIONS: Journal of International Affairs, 24(1), 39-58.
• Blackwill, R. D., & Fontaine, R. (2024). No limits? The China-Russia relationship and U.S. foreign policy (Council Special Report No. 99). Council on Foreign Relations.
• Congressional Research Service. (2025, March 22). India-U.S. relations: A summary. https://www.congress.gov/crs-product/IF12903
• Hindistan, ABD’nin yakın müttefiki olur mu? – BBC Haber Türkçe . (nd). BBC Haber Türkçe. https://www.bbc.com/turkce/articles/ce766nez3gno
• Regan, H. (2023, June 21). Modi’s state visit to the U.S.: What to know about key issues. Time. https://time.com/6288278/modi-state-visit-biden-india-key-issues/
BUSENAZ ALDAN
BÖLGESEL ANALİZ TOPLULUĞU
SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER
MUĞLA SITKI KOÇMAN ÜNİVERSİTESİ
Yorumlar
Yorum Gönder