BÜYÜK ORTADOĞU PROJESİ NEDİR ?
Büyük Ortadoğu Projesi 2000’in başında ABD’nin o dönemki başkanı George W. Bush tarafından dile getirilmiş stratejik bir plandır. Planın amacı Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Güney Asya'yı kapsayan coğrafyada siyasi, ekonomik ve sosyal reformlar yaparak bu bölgeleri istikrara kavuşturmak ve demokratik yapılar oluşturmaktır. 21 Eylül 2001’de Amerika’ya karşı gerçekleştirilen ‘İkiz Kule’ saldırısından sonra Amerika’nın büyük Ortadoğu Projesi bölgeye yönelik Amerikan dış politikasının önemli bir unsuru haline gelmiştir. Bölgede köklü değişimler yapmayı hedefleyen ABD Afganistan ve Irak işgalleri gibi askeri müdahaleler yapmaktan da çekinmemiştir. Büyük Ortadoğu Projesi’nin temelinde birçok önemli amaç bulunmaktadır.
Büyük Ortadoğu Projesi’nin en temel amaçlarından biri enerji güvenliği ve bölgedeki kaynakların kontrol altına alınmasıdır. Ortadoğu dünyadaki en büyük petrol ve doğalgaz rezervlerine sahip bölgedir. Bu durum enerji güvenliğini önceleyen ABD ve batı ülkeleri için stratejik bir önem taşımaktadır. ABD Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında bölgedeki nüfusunu arttırarak enerji kaynaklarının kontrolünü ve güvenli bir şekilde uluslararası pazarlara taşınmasını amaçlar. Petrol ve doğalgaz akışının sürekliliği batı ülkelerini ekonomik istikrarı için büyük öneme sahiptir. Bu nedenle ABD enerji güvenliğini sağlamayı ve bu enerji rotalarını kendi çıkarları doğrultusunda şekillendirmeyi hedeflemiştir. Bu bağlamda proje birçok eleştiriye maruz kalmıştır. İyi eleştirilerin yanında bazı eleştirmenler bu projeyi bölge halklarının kendi kaderlerini tayin hakkına müdahale olarak değerlendirmiştir. İsrail'in güvenliği ve bölgesel dengenin sağlanması ABD’nin proje kapsamındaki bir diğer amacıdır. ABD’nin orta Doğu’daki müttefiki olan İsrail’in güvenliği konusu ABD’nin dış politikasında önemli bir yer tutmaktadır. Bölgedeki güç dengelerinin İsrail’in çıkarlarına uygun şekilde şekillendirilmesi ABD’nin bölge politikalarının önemli bir parçası olmuştur. Büyük Ortadoğu projesi bu kapsamda İsrail’in çevresindeki potansiyel tehditleri zayıflatmayı, onları daha demokratik ve dolayısıyla batıya yakın rejimlere dönüştürmeyi hedeflemiştir. Büyük Ortadoğu projesinin bir diğer amacı bölgedeki toplumları demokratikleştirme ve rejim değişikliğidir. Amaç hukukun üstünlüğünün sağlanması ve insan haklarına saygının artırılmasıdır. Bu çerçevede ABD tarafından bölgede "demokratikleşme" süreçleri teşvik edilmiştir. Böylece bölgedeki otoriter yönetim yerine demokratik yönetim kurulacak ve iç istikrar sağlanacak bu da küresel barışa katkı sunacaktır.
Ancak bu " demokratikleşme" söylemi istenildiği gibi bir sonuca ulaşmamıştır. Büyük Ortadoğu projesinin en belirgin sonuçlarından biri, bölgede ciddi bir istikrarsızlık dalgasının ortaya çıkmasıdır. Irak’ın 2003’te ABD tarafından işgali edilmesi ve Saddam Hüseyin’in otoriter rejiminin son bulmasıyla ülkenin toplumsal ve siyasi dokusu alt üst olmuştur. Saddam'ın devrilmesiyle birlikte bölgedeki Şii ve Sünni gruplar arasındaki gerilim artmıştır. Bu da bölgede bir iç savaşa neden olmuştur. Benzer şekilde Afganistan’da Taliban’ın devrilmesi ülkeyi siyasi istikrarsızlığa sürüklemiş ve uzun yıllar süren savaşlara neden olmuştur. Bu savaşların sonunda Taliban yine güç kazanmıştır. Aynı şekilde 2010-2011 yılları arasında başlayan Arap Baharı başlangıçta demokratikleşme umudu taşırken Suriye, Mısır, Libya ve Yemen gibi birçok ülkede halkın isyanları kaos, iç savaş ve yeni otoriter rejimlerin doğması gibi durumlarla sonuçlanmıştır. Bu süreç dünyaya Büyük Ortadoğu projesinin demokratikleşme hedeflerinin gerçek hayatta uygulanabilirliğini sorgulanmıştır. Bu kaos ve savaşın sonunda halk göç etmeye mecbur kalmıştır. Bu da dünya çapında bir mülteci krizine yol açmıştır. Savaştan kaçan halk Türkiye, Ürdün, Lübnan gibi komşu ülkelere ve Avrupa ülkelerine sığınmıştır. Bu durum ABD’nin Orta Doğu’daki imajına büyük oranda zarar vermiş ve bölgedeki gücünün zayıflamasına neden olmuştur. Bölgedeki Otorite boşluğunu Türkiye, Suudi Arabistan, Katar gibi yerel aktörler doldurmuştur. Aynı zamanda bölgedeki otorite boşluğundan yararlanmak isteyen terörist gruplar güç kazanmıştır. Özellikle Irak işgali sonrası El Kaide bölgede güç kazanmış ve ardından DAEŞ(IŞİD) doğmuştur. Bu da bölgedeki güvenlik sorunlarını derinleştirmiştir. Bu durumlardan sonra Türkiye kendi güvenlik çıkarlarını korumaya yönelik adımlar atmıştır. Suriye'de sırasıyla 2016-2017’de Fırat Kalkanı Harekâtı, 2017-2020’de Bahar Kalkanı Harekâtı, 2018’de Zeytin Dalı Harekâtı ve 2019’da Barış Pınarı Harekatı’nı ve Irak’ta Pençe Serisi Operasyonlarını gerçekleştirmiştir. Sonuç olarak ABD’nin Büyük Ortadoğu projesi istenilen demokratikleşme evet istikrar hedeflerine ulaşamamıştır. Aksine Büyük Ortadoğu projesi bölgeye kalıcı barış ve istikrar getirme amacından çok yeni sorunlar ve güç mücadeleleri yaratmıştır.
KAYNAKLAR;
https://www.mfa.gov.tr/ekonomi-gozluguyle-genis-orta-dogu-projesi-ve-turkiye.tr.mfa
https://tr.euronews.com/2024/04/09/erbakandan-erdogana-abdnin-genisletilmis-buyuk-ortadogu-projesi-gorevlerinden-ayril
KARDELEN PAŞALI
BÖLGESEL ANALİZ TOPLULUĞU
SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER
MUĞLA SITKI KOÇMAN ÜNİVERSİTESİ
Yorumlar
Yorum Gönder