TÜRKİYE DOĞU İLE ORTAKLIĞA MI GİDİYOR ? BRİCS VE TÜRKİYE
1980 yılı dünya ekonomisi için önemli bir tarih olup, literatürde Savaş (2004,55) 1980 Yılı ile başlayan dönemi İkinci Küreselleşme Dönemi olarak tanımlamıştır. Finansal Küreselleşmenin de oluşturulduğu 1980'li yıllar dan sonra, 1990’lı yıllar kısa vadeli Sermaye hareketlerinin etkileri ile finansal krizlerin baş gösterdiği yıllar olarak Bilinmektedir. 1998 Asya krizi, 2008 ABD’de başlayan, dünyayı etkileyen Mortgage Krizi, 2013 yılı ABD. Merkez Bankası FED ’in başkanı Ben Bernanke’nin mayıs Ayında parasal genişlemenin azaltılmaya başlanacağı söylemleri ile ABD dolarının ve Dolayısıyla konvertbl dövizlerin değerlerinin artmaya başladığı, bu durumun gelişen Ülke ekonomilerini etkilediği yıl olarak değerlendirilmiştir. 2019 yılı ve 2020 yılı Koronavirüs Pandemisinin ekonomik etkilerinin görüldüğü yıllar olarak seçilmiştir. 2022 ve 2023 yılı verilenin bulunabildiği son yıllardır.2000’li yılların başından itibaren hızlı ekonomik Büyümeleri, yabancı yatırımlar için bir cazibe merkezi oluşturmaları, küresel ekonomi üzerindeki etkinlikleri Hızla artan ekonomiler arasında Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve sonradan bu gruba dahil olan Güney Afrika’nın oluşturduğu BRICS ülkeleri dikkat çekmiş ve bir çok analizlere konu olmuştur. Bu analizlerde Geleceğin yükselen BRICS ekonomileri tarafından şekillendirileceği ve bu ülkelerin küresel güç olarak dünya Ekonomisinde başat konuma geleceği ileri sürülmüştür.Globalleşmenin bir gereği olarak ülkeler dünya ekonomisi içerisinde etkinliklerini arttırma amacıyla Ticari ve finansal alanlarda güç birliğine yönelik bloklar oluşturmaktadırlar. Bu bloklar bazen bölgesel Temele dayanmakta, bazen de bölgesel temele dayanmayan entegrasyonlar da olabilmektedir. BRIC Coğrafi esasa dayanmayan entegrasyonların bir örneğidir. Bu birlikteliği oluşturan Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin’in ekonomik büyüklük olarak önümüzdeki elli yıl içerisinde dünya ekonomisinin Dominant güçleri konumuna geleceği ve söz konusu ülkelerin 2025 yılında ise ekonomikBüyüklüklerinin G-6 ülkelerinin 1 Toplam ekonomik büyüklüğünün yarısından fazlasına ulaşacağı Öngörülmektedir (Wilson ve Purushothaman, 2003:1; Akgemci, 2011:3). Bu öngörünün temel Dayanağını BRICS ülkelerinin 2003 yılındaki toplam GSYH’lerinin G-6 ülkelerinin toplam GSYH’sinin % 15’ine eşdeğerde gerçekleşmesi gerçeği baz alınarak, gelecek dönemlerde de BRICS Ekonomilerinin gelişmiş ülkelerin ekonomik büyüklüklerini yakalayıp geçeceği görüşü Oluşturmaktadır (Armijo, 2007: 8). Demokratik, kültürel ve ekonomik olarak farklı özellikler göstermelerine rağmen BRICS ülkeleri Uluslararası ticaretteki payları ve doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının oranına bağlı olarak elde Ettikleri döviz rezervlerinin büyüklüğü bakımından benzer özelliklere sahiptirler. BRICS ülkelerinin dünya ticaretindeki paylarının artması ve doğrudan yabancı sermaye yatırımları için bir çekim merkezi oluşturmaları küresel ekonomide de ön plana çıkmalarını sağlayan başlıca iticigüç olmuştur.
1990’lı yıllardan başlayarak BRICS ülkeleri ağırlıklı olarak hizmet ve üretimSektöründe olmak üzere dünyada en yüksek düzeyde yabancı sermaye çekmeyi başaran ülkeler Arasındadırlar. Bu durumda bu ülkelerin yüksek nüfusları ve bunun doğal bir sonucu olarak tüketici Sayısındaki yükseklik, büyüme performanslarını olumlu etkilemekte, aynı zamanda doğrudan yabancı Yatırımlar açısından da bir cazibe merkezi olmalarını sağlamaktadır. BRIC ülkelerinin uyguladıkları Neo- liberal politikalar ve bunun bir gereği olarak ticari engelleri kaldırmaları da yabancı sermaye Hareketlerinin yönünün bu ülkelere çevrilmesinde etkin olmuştur (Oliviera, 2014: 33-34). Dış ticaret hacmine göre Çin dünyada ihracat payı açısından birinci sırada olup, ardından Almanya ve ABD gelmektedir. Diğer BRIC ülkelerinden Rusya ihracat sıralamasında dünyada sekizinci, Hindistan Yirmi birinci , Brezilya yirmi üçüncü, Güney Afrika ise kırk üçüncü sırada bulunmaktadır (Purugganan, vd., 2014:2).Büyük nüfusları, geniş toprakları, birçok alanda işbirliği yapabilme potansiyeline sahip olmaları, Ekonomik ve sosyal bütünleşme istekleri, BRICS ülkelerinin birbirleri ile ilişkilerinin politik düzlemde De farklı bir konuma evrilmesine de yol açmıştır. Çin, Hindistan ve Rusya’nın Dışişleri Bakanları, Ekonomik güç ve siyasi gücün yeni bir merkezde birleştirilmesi teması ile bir araya gelmişler ve bu Toplantıları sürdürmüşlerdir. Bu girişimler sonrasında ilk BRICS toplantısı 16 Temmuz 2009 tarihinde Rusya’da yapılmıştır. Bugüne kadar sekiz zirve gerçekleştiren BRICS ülkeleri her yıl bir ülkede devlet Başkanları düzeyinde gerçekleştirilen bu toplantılarda; tarımdan finansa, güvenlikten sağlığa, ticaret ve Yatırımdan bir kalkınma bankası oluşturmaya kadar birçok alanda işbirliğine yönelik kararlar Almışlardır.Uluslararası Hukuk ve Sosyal Bilim Araştırmaları Dergisi 57 Kendi üyelerinin çıkarlarının yanı sıra ekonomik sistemin yeniden yapılandırılmasını da amaçlayan BRICS Topluluğu, çok taraflılığın güçlenmesini amaçlayan önemli bir yapılanmadır. Bugünkü Yapısıyla BRICS Topluluğu, uluslararası ilişkilerde pozitif çok kutupluluğun oluşumuna katkı Sunabilecek ve küresel yönetişimi etkileyebilecek bir güç merkezi konumundadır.
BRICS ülkeleri arasında Çin ve Rusya gibi büyük dünya güçleri, Brezilya, Güney Afrika, Suudi Arabistan, İran gibi kendi kıtalarında büyük ekonomiler, doğal kaynak Rezervleri zengin ülkeler bulunmaktadır. BRICS ülkeleri dünyada ham petrolün % 44’ünü üretmektedir. Genişleyen grubun bünyesindeki ülkeler 2024 yılı itibariyle Dünya nüfusunun % 45,58’I oranında nüfusa sahiptir. BRICS ülke ekonomilerinin Toplam büyüklüğü 29,89 trilyon $ olup, bu büyüklük 109,53 trilyon dolar tutarında Dünya ekonomisinin %27,29’une tekabül etmektedir. BRICS iş birliği mekanizması üye ülkelerinin zengin doğal kaynaklarının olması, toplam Nüfusunun dünya nüfusunun yüzde 43’ünü, dünya ekonominin de yüzde 30’unu kapsaması bu Örgütün de önemini artırmaktadır. Bununla beraber, BRICS iş birliği mekanizması üye ülkeleri Ve Türkiye diğer gelişmekte olan ülkeler gibi ekonomik, politik ve sosyal sorunlar yaşamaktadır Ya da yaşamayanlarda sorun potansiyellerini bünyesinde barındırmaktadır. Böyle bir iş birliğine Dahil olan Türkiye bu iş birliği mekanizması içerisinde Çin hariç, diğer ülkelerden daha iyi Performans sergileyeceği ve BRICS iş birliği mekanizmasına katkı sağlayacağı Değerlendirilmektedir ucuz emek girdisi ve bunun sonucu olan Düşük üretim maliyetleri avantajıyla yüksek büyüme oranları gerçekleştiren, yüksek düzeyde doğrudan Yabancı yatırımları çeken, ihracat düzeyini, döviz rezervlerini ve GSYH’sini dikkat çekici hızlardaArttırabilen; gerçekleşen ekonomik buhranlardan görece daha az zarar gören dört ülke dikkat çekmiştir. Brezilya, Rusya Federasyonu, Hindistan ve Çin Halk Cumhuriyeti’nin oluşturduğu bu ülkeler grubu, 2001 yılında Goldman Sachs Yönetim Kurulu Başkanı, Ekonomist Jim O’ Neill’ın ifadesi ile BRIC Ülkeleri olarak isimlendirilmiştir. Bu ülkelerin temel karakteristikleri arasında yüksek nüfusları, doğal Kaynak zenginlikleri, milli gelirlerindeki hızlı artışlar ve iç tüketici sayılarının yüksekliği dikkat Çekmektedir. 2010 yılının Aralık ayı itibariyle Güney Afrika’nın da bu gruba katılımıyla grup BRICS Olarak adlandırılmaya başlanmıştır (Narin ve Kutluay, 2013: 32).Toplam yüzölçümleri dünya yüzölçümünün % 25’inden, nüfus toplamları da dünya nüfusunun % 40’ından daha fazladır. Ekonomik göstergeler Temel alınarak bakıldığında küresel ekonomik gücün geleneksel ekonomik lider olarak kabul edilen G7 (Kanada, Fransa, Almanya, İtalya, Japonya, İngiltere ve ABD) ülkelerinden BRIC ülkelerine kayacağı Ve BRIC ülkelerinin ekonomik alanda dünya liderliğini ele geçirebileceği değerlendirmeleri Yapılmaktadır (Hult, 2009:1; Haibin, 2012:1). Türkiye, batı ekonomileri ile ekonomik ve sosyal ilişkileri iyi olan bir konumdadır, G20 Ülkeleri içindedir, ABD, Avrupa Birliği ve Batı ülkeleri ile ticari ilişkileri belirli Bir düzeyde gelişmiş bir ülkedir. Türkiye, BRICS ülkeleri ile ekonomik ilişkiler içinde Olup dış ticaretinde önemli aşamalar kaydetmiştir. BRICS ülkeleri ile dış ticaret Hacimleri artmıştır. Türkiye, BRICS ülkelerinin çalışmalarını, toplantılarını yakından Takip etmektedir. Türkiye’nin BRICS’e üye olması halinde birliğin Pazar büyüklüğü Ve ticaret hacminin genişleyeceği, üye ülkeler arasında yatırım, ticaret ve ekonomik Işbirliği için yeni fırsatlar yaratılabileceği, Türkiye’nin, beşeri sermayesi, sanayisi Ve Pazar yapısı ile dünyanın en büyük gelişen pazarlarından BRICS ülkeleri içinde Etkinliğinin artacağı, geniş, dinamik bir ekonomik blokta daha fazla erişim fırsatları Ile Türkiye ve BRICS ülkelerinin ticaret hacimlerinin karşılıklı artacağı sonucuna Ulaşılmıştır.Türkiye ve BRICS ülkelerinin ekonomik performansları mukayeseEdildiğinde şu sonuçlara ulaşılabilir:
• Türkiye 1995 yılında büyüme oranları sıralamasında ikinci, diğer dört dönemde de üçüncü Sırada yer almıştır. Yani Türkiye büyüme oranı baz alındığında BRICS ortalamasının Üzerinde bir başarı göstermiştir. Mehmet Enes AŞÇI 1995 yılında Rusya’da, 2015 yılında ise Rusya’nın yanı sıra Brezilya’da da ekonomik Büyüme negatif yönlü gerçekleşmiş; buna karşın bu süreçte büyümesini sürdürmüştür ( Aksu, 2017: 128-129)
1995- 2015 dönemine ait dolar cinsinden kişi başı GSYİH değerleri incelendiğinde 1995 yılında Brezilya 4800 USD’lik kişi başı GSYİH ile birinci sırada yer almış, Türkiye 2900 USD’lik kişi başı GSYH’si ile Güney Afrika’da sonra üçüncü sıradadır. Bir milyarın üzerinde nüfusu olan Hindistan ve Çin için GSYİH oranlarında gerçekleşen büyüme artışının kişi başı GSYİH artışına pek fazla bir etkisi Olmadığı ileri sürülebilir. Çin 2005 yılında gerçekleştirdiği atılımla bu oranı önemli orandaIyileştirmiştir, ancak Hindistan böyle bir gelişme sağlayamamıştır. Kişi başı 1600 USD’lik GSYH’ninGerçekleştiği Hindistan 2015 yılında BRICS ülkeleri arasında sonuncu olmuştur. Bu durum nüfusunun Yaklaşık 400 milyonluk kısmının günlük kazancı bir doların altında olan ve dünyadaki yoksulluk Sınırında yaşayan toplam nüfusun % 40’ının yaşadığı Hindistan için bir tehdit oluşturmaktadır (Yılmaz, 2015:366).Türkiye 2000 yılında 4200 doların üzerindeki kişi başı GSYH’si ile BRIC ülkelerinin tümünü geride Bırakmıştır. 2015 yılında da benzer bir durum gerçekleştiren Türkiye için ekonomisinde sağlanan Büyümenin nüfusuna da yansıdığı ileri sürülebilir. Bu dönemde Türkiye’de Çin’in yaklaşık 6 katı, Hindistan’ın da yaklaşık 10 katı kişi başına GSYİH oranı gerçekleşmiştir. 2010 yılında Türkiye kişi Başı GSYİH bakımından Brezilya ve Rusya’nın ardından 3. Sırada yer almış; 2015 yılında ise BRICS Ülkelerine göre en yüksek kişi başı GSYİH gerçekleştiren ülke olmuştur (Aksu, 2017:129-130)Başlıca temel kalkınmışlık göstergelerine göre BRIC ülkeleri ve Türkiye kıyaslandığında; yatırım Özgürlüğü, ticaret serbestisi ve çalışma özgürlüğü ölçütlerine göre Türkiye’nin üstünlüğü Görülmektedir. Bu ölçütlere göre yapılan değerlendirmelerde Brezilya ve Hindistan Türkiye’nin Ardında kalmaktadır. Her ne kadar ekonomik büyüklük ve ekonomik güç açısından Çin’in fark edilir Bir üstünlüğü söz konusu olsa da ekonomik kalkınmışlık ve piyasa ekonomisinin işlerliği açısından Türkiye’nin nispi üstünlüğünden söz etmek mümkündür ( Erkan, 2012: 105).
Türkiye ile BRICS ülkelerinin karakteristik güçlü ve zayıf yönleri ile karşılaştırdığımızda; Türkiye’nin Jeopolitik ve ekonomik konumu, genç ve dinamik nüfusu, hizmet ve sanayi sektörünün genel ekonomi içerisindeki paylarının yüksekliği güçlü yönleri olarak dikkat çekerken, yabancı sermaye yetersizliği, Yüksek enerji maliyetleri, teknoloji üretimindeki zafiyeti, düşük iş gücü verimliliği, vergiler ve işgücü Maliyetlerindeki yükseklik Türkiye’nin zayıf yönler olarak özetlenebilir. Türkiye’nin genç ve dinamik nüfusu, jeo-stratejik ve ekonomik pozisyonu, ekonomisindeki hizmet ve Sanayi sektörünün yüksek oranı güçlü yönleri olarak kabul edilmekte, bununla birlikte teknolojiÜretimindeki zafiyeti, düşük iş gücü verimliliği, enerji maliyetlerindeki yükseklik, yüksek vergi ve iş Gücü maliyetleri ise zayıf yönleri olarak öne çıkmaktadır (Erkan, 2012:105-106).Türkiye 80 Milyonun üzerindeki nüfusu ile dünyanın en fazla Nüfusa sahip 20. Ülkesi konumundadır. BRICS ülkelerinden Çin, Brezilya, Rusya ve Hindistan’ın Nüfusları Türkiye’den daha fazladır. Türkiye’nin BRICS ülkelerine görece daha iyi bir performans sergilediği faktör Çin’in ardından enYüksek ortalamaya sahip olduğu doğuştan beklenen yaşam süresi faktörüdür. Dengeli, sürdürülebilir Ve yüksek oranlı ekonomik büyümenin sağlanması ülkelerin demografik yapılarında gerçekleşen Değişmeler ile ölçülmektedir; bu husus dikkate alındığında Türkiye’nin BRICS ülkelerine oranla daha ileri bir potansiyel performansa sahip olduğu açıktır. Mehmet Enes AŞÇI
Türkiye ve BRICS ülkelerinin askeri harcamalarını incelediğimizde zaten oldukça gelişmiş askeri Sanayi ve teknolojiye sahip Rusya ve Hindistan’dan sonra Türkiye’nin üçüncü sırada en yüksek oran Ve dünya sıralamasına sahip ülke olarak, jeo-politik ve jeo-stratejik konumu nedeniyle yüzleştiği Meydan okumalara cevap verecek güce sahip olduğu görülmektedir.
Büyük nüfusları, geniş toprakları, birçok alanda işbirliği yapabilme potansiyeline sahip olmaları, Ekonomik ve sosyal bütünleşme istekleri, BRICS ülkelerinin birbirleri ile ilişkilerinin politik düzlemde De farklı bir konuma evrilmesine de yol açmıştır. Çin, Hindistan ve Rusya’nın Dışişleri Bakanları, Ekonomik güç ve siyasi gücün yeni bir merkezde birleştirilmesi teması ile bir araya gelmişler ve bu Toplantıları sürdürmüşlerdir. Bu girişimler sonrasında ilk BRICS toplantısı 16 Temmuz 2009 tarihinde Rusya’da yapılmıştır. Bugüne kadar sekiz zirve gerçekleştiren BRICS ülkeleri her yıl bir ülkede devlet Başkanları düzeyinde gerçekleştirilen bu toplantılarda; tarımdan finansa, güvenlikten sağlığa, ticaret ve Yatırımdan bir kalkınma bankası oluşturmaya kadar birçok alanda işbirliğine yönelik kararlar Almışlardır.Uluslararası Hukuk ve Sosyal Bilim Araştırmaları Dergisi 57Türkiye’nin dış ticaretlerinde karşılıklı olarak Fırsatlar sunmaktadır. Zengin enerji kaynakları ve petrol fiyatındaki artışlar, kalabalık Nüfus oranları, gelirin dağılımında paylaşım önemli kriterler olmakla birlikte BRICS Ülkeleri olarak değerlendirildiğinde doğal kaynaklar, beşeri sermaye ve yatırım Cazibesi yüksek ülkeler olması nedeni ile gelişen ülkeler ile kıyaslandığında daha Yüksek büyüme oranlarına sahip olması açıkça görülmektedir. Yükselen ekonomiler Olarak nitelendirilen BRICS ülkelerinin küreselleşme sürecine dâhil olup serbest Piyasa ekonomisine geçmeleri yabancı yatırımların ve ihracatın artmasına neden Olmuş, ekonomik büyümelerini olumlu yönde etkilemiştirKendi üyelerinin çıkarlarının yanı sıra ekonomik sistemin yeniden yapılandırılmasını da amaçlayan BRICS Topluluğu, çok taraflılığın güçlenmesini amaçlayan önemli bir yapılanmadır. Bugünkü yapısıyla BRICS Topluluğu, uluslararası ilişkilerde pozitif çok kutupluluğun oluşumuna katkı Sunabilecek ve küresel yönetişimi etkileyebilecek bir güç merkezi konumundadır.
KAYNAK
https://dergipark.org.tr/tr/pub/uhusbad/issue/45405/589910
https://dergipark.org.tr/tr/pub/sid/issue/86921/1518270
https://www.setav.org/perspektif/brics-ve-turkiye
https://www.setav.org/perspektif/brics-ve-turkiye
https://jshsr.org/index.php/pub/article/view/1787
https://www.researchgate.net/publication/334148904_BRICS_ULKELERI_ILE_TURKIYE'NIN_PERFORMANS_VE_POTANSIYEL_KRITERLERI_CERCEVESINDE_DEGERLENDIRILMESI
EDANUR AYDIN
BÖLGESEL ANALİZ TOPLULUĞU
SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER
MUĞLA SITKI KOÇMAN ÜNİVERSİTESİ
Yorumlar
Yorum Gönder