GERİLİM SONRASI İRAN-İSRAİL ANALİZİ VE DİRENİŞ EKSENİ DOKTRİNİ PERSPEKTİFİNDEN YAŞANAN SÜREÇ

 

İran 13 Nisan 2024 akşamı İsrail’i hedef alan İnsansız Hava Araçları (İHA) ile İsrail’e karşı tepkisini göstermiş oldu. Peki İran neden bu saldırıyı gerçekleştirmişti hadi onu hatırlayalım zira süreç açısından bu kesinlikle önemli. 

Bilindiği gibi İsrail 1 Nisan 2024 Pazartesi günü, İran’ın Şam Büyükelçiliği yerleşkesindeki konsolosluk binasına hedef alan bir hava saldırı düzenlemişti ve olay sonrası İran Devrim Muhafızları Ordusuna mensup ikisi tuğgeneral olmak üzere yedi askeri yetkilinin hayatını kaybettiği bilgisi kamuoyuna bildirildi. Yaşananlar ülke genelinde büyük tepki yaratırken herkesin gözü kulağı Tahran yönetimindeydi. İran Devrim Önderi Seyyid Ali Hüseyin Hamenei (سید علی حسینی خامنهای) ve Devlet Başkanı İbrahim Reisi (ابراهیم رئیسی) gereken karşılığın verileceğini ve bu olayın kimse tarafından sineye çekilmesine müsaade edilmeyeceğini dile getirmişlerdi.

     Nevruz bayramı sonrası yaşananlar İran için elbette kolay değildi ve gelinen süreçte göz önüne alındığında Tahran yönetiminin bu olay karşısından verdiği tepki hiç kuşkusuz bölgede hala etkin gözüktüğünü herkese kanıtlamak için güzel bir fırsattı. Bölge araştırmacıları, İran’ın saldırıdan kaçınıp sürdürdüğü sabır politikasını devam ettireceğini eğer karşılık vermek isterse vekil güçler kullanacağını dile getirmişlerdi. İran’ın İsrail’e vermek istediği karşılık beklendiği gibi vekil güçler tarafından başlatılan hava saldırılarıyla başladı ama beklendiği gibi İran’ın bizzat karşılık vermekten kaçınması teorisi söz konusu olmadı aksine İran kendi bünyesinden de hava saldırıları gerçekleştirdi. İran’ın olaya bizzat dahil olması herkesi şaşırtan bir durum olmuştu zira Amerika Birleşik Devletleri (ABD) İran’ın olası saldırılarına karşılık İsrail’e bölgede silahlı savunma açısından gereken bütün yardımların koşulsuz yapılacağını ve İran’a herhangi bir saldırı girişiminde bulunmaması hususunda uyarıda bulunmuştu.

    Amerika Birleşik Devletleri’nin olaya ilgisini daha net açıklamak gerekirse Başkan Joe  Biden’ın saldırı öncesi gerçekleştirdiği basın toplantısından gazetecilerin İran’ın herhangi bir karşılık vermesi durumu göz önüne alınarak Tahran yönetimine ne söylemek istersiniz sorusu sorulduğunda cevap olarak İsrail’in güvenliğini sağlamak konusunda ellerinden geleni yapacaklarını ve sonrasından Tahran yönetimi için ”Don’t” mesajını vermesi bize İran-İsrail geriliminde Amerika faktörünün önemini açıklar niteliktedir. 


İran’ın İsraile Yönelik Asimetrik Saldırıları

7 Ekim’den sonraki sürece bakacak olursak İran-İsrail geriliminin gitgide arttığını görmekteyiz. Bahsettiğimiz dönemde İran’ın Direniş Ekseni Doktrini dahilindeki vekil güçleriyle Irak, Suriye ve Yemen başta olmak üzere zaten önceki süreçlerde de gerçekleştirdiği asimetrik saldırıları arttırmaya başladığını gördük. Aynı zamanda bu süreç zarfından gözlemler eşliğinde asimetrik saldırılarda ciddi değişimler olduğunu kesinlikle söyleyebiliriz. Örnek olarak Husiler son yapılan analizler ışığında 74 asimetrik saldırı gerçekleştirmiş bulunmakta ve Babülmendep Boğazı ve çevresi dahil olmak üzere gerçekleştirilen saldırılar gerçeken büyük bir önem teşkil etmekte.

    Husiler’in gerçekleştirdiği saldırıya baktığımız zaman hem şiddet yoğunluğunun hem de tahribat yoğunluğunun büyük oranda değiştiğini görmekteyiz ve bu bizde tam olarak gerçekleştirilen asimetrik saldırıların eskiye nazaran daha farklı olduğunu göstermektedir. Olayın boyutunu daha iyi açıklamak gerekirse Husiler’in geçmiş dönemde Babülmendep Boğazındaki büyük ve küçük çaplı ticaret gemilerine gerçekleştirdiği ilk saldırılara bakacak olursak hedefindeki gemilere genellikle küçük çaplı tahribatlar verdiğini görmekteyiz fakat gelinen süreçte artık Husiler’in kademeli olarak bu saldırıları şiddet bazında artırdığını görmekteyiz ki bu artık öyle bir seviyeye gelmiştir ki gemilerin mürettebat mensuplarının dahi saldırılar sonucu öldürüldüğü haberleri bizleri gündemde karşılamaktadır.

    Direniş Ekseni Doktrini dahilindeki Irak ve Suriye cephesine bakacak olursak aynı şekilde bu bölgelerde de gerçekleştirilen asimetrik saldırılarda da gözle görülür ciddi değişimler meydana gelmektedir. Mesela 28 Ocak 2023 Pazar günü akşam saatlerinde Ürdünde konuşlu bulunan Kule-22 isimli ABD askeri lojistik üssüne gerçekleştirilen kamikaze İHA saldırısında 3 Amerika askerinin öldürüldüğü saptanmıştı.

    Süreci belki de Şam Konsolosluk saldırısına götüren önemli olaylardan biriside İsrailin Eilat deniz üssünün vurulması ki İsrail Devleti bunu tırnak içinde kendi kırmızı çizgisi olarak görmekteydi. Diğer taraftan Şam konsolosluk saldırısına giden belki de en önemli saldırı öncesi bağlama baktığımız zaman Levant Bölgesinde bulunan İran’ın Direniş Ekseni Vekil Güçlerinin etkileri göz önünde bulundurulmalıdır. 


İran’ın Direniş Ekseni Doktrini Perspektifinden Süreç 

    İran’ın Direniş Ekseni Doktrinine (İran’ın en önemli güvenlik ve strateji pratiği) baktığımız zaman İran’ın en önemli güvenlik stratejisindeki hedefi Levant Bölgesinde İsrail’i kuşatmak üzerine temellendiriliyordu. Nitekim Şam Konsolosluk saldırısındaki mesajda zaten bu çerçevede gelişmişti. Şam Konsolosluk saldırısından hayatını kaybeden Tuğgeneral Muhammed Rıza Zahedi’nin Kudüs gücünün dış operasyonlarından sorumlu birisi olması bu süreç perspektifinden önemli bir detay olarak görülmektedir ki bundan yola çıkarak Şam Konsolosluk saldırısında aslında verilmek istenen mesaj açık nitelikte görülmektedir.

     Levant Bölgesi eksenine (Golan Tepeleri, Filistin, Ürdün ve Lübnan) bakacak olursak burada İsrail aleyhine ciddi bir kırılma görmekteydi ki zaten sürecin devamında cevap olarak Şam Konsolosluk saldırısını büyük bir ciddiyetle görmüştük.

    Gerçekleştirilen asimetrik saldırılardan birisi olan Eilat Donanma üssüne saldırısı Şahid-101 Kamikaze İHA’lar yardımıyla gerçekleştirilmişken yapılan saldırının Irak üzerinden gerçekleşmesi ve sonrasında bu olayı Irak İslam Örgütü’nün üstlenmesi bölgesel boyutta önem arz etmektedir. Eilat Donanma Üssüne saldırısı sürecinde İsrail’in Sa'ar 6-class isimli korvetinin çok yakın bir mesafeye düşürülmesi aslında süreç açısından ve asimetrik saldırıların gerçekleştirilmesi perspektifinden gerçekten önemli kırılmalardandı çünkü hava savunma sistemlerine rağmen Irak’tan fırlatılan Şahid-101 Kamikaze İHA’ları Eilat Donanma Üssünü vurmayı başarabilmişti.

    Tabi bu saldırılardan yola çıkarak bölge araştırmacıları, 7 Ekim 2024 sonrası sürece baktıkları zaman yaşanan hadiseler üzerinden aslında sürekli bir deneme ve tatbikat sürecinin varlığından söz etmektedirler ki bu geldiğimiz süreç bağlamında etkisini gayet tabi hissettirmiştir. Husiler’in saldırıları her ne kadar İran’dan ayrı tutulmaya çalışıldığına dair iddialar gelişse de aslında Husiler bu saldırıları bir noktada bunları tatbikat şeklinde uygulamıştır.

    Sonuç olarak saldırı öncesi bağlamda belirttiğimiz diğer başlıkları da göz önüne alarak asimetrik saldırılardaki ciddi değişimi ve etkilerini gözden geçirmiş olduk.


İran’ın İsrail’e Saldırısının Amacı Neydİ

13 Nisan 2024 Saat 11.00 sularında başlayan saldırıda ilk aşamada Şahit-101 Kamikaze İHA’ları kullanılmıştı ve kullanılan Kamikaze İHA’ların altı-yedi saat sonrasında İsrail’e ulaşacağı yönünde haberler medyada çıkmaya başlamıştı.  Herkesin aklında İsrail’in bu süre zarfında nasıl bir savunma biçimi belirleyeceği bulunmaktaydı.

     Saldırı sonrası bağlamda yapılan analizler ışığında bölge araştırmacıları Kamikaze İHA’ların çok fazla kullanılmasının nedenini direniş ekseni doktrini kapsamında öncesinde birçok farklı noktada kullanılması ve hedef bölge açısından zorluk sunan bir hava tehdidi olması nedeniyle kullanım açısından gayet iyi bir seçim olmasına bağlamakta. Bu durumdan yola çıkarak Devrim Muhafızları Ordusunun hedefinin Kamikaze İHA’ları ilk olarak kullanarak bölgedeki savaş uçaklarını veya hava savunma sistemine dahil olan Amerika ve İngiltere gibi unsurları oyalamak yani asıl hedefin önündeki engelleri by-pass etmek olanlarla yorumlanabilir.

    İlerleyen süreçte yani 13 Nisan’ı 14 Nisan’a bağlayan saatlerde artık sahada Balistik füzelerin kullanılmaya başlandığına dair gelişmeler ortaya çıktı. Kullanılan Balistik füzelerin çoğunlukla eski tip ve sıvı yakıtlı oldukları süreç sonrasında anlaşılmıştı ve bu Balistik füzelerin eski tip ve sıvı yakıtlı olması saldırının aslında sonuç bazında çok ciddi sonuçlar doğurmasının istenmediğini göstermekteydi. Eğer çok ciddi sonuçlar verilmek istenseydi zaten sıvı yakıtlı eski tip füzeler yerine katı yakıtlı füzeler ve testler yapılan yeni türev füzeler kullanılırdı.

      İran’ın sıvı yakıtlı füzeler kullanmasının bir diğer nedeni ise füzelerin kolay muhafaza edilememesi ve emniyet sıkıntıları yaratması yani elden çıkarılması gerekmesi olmuştur. Yani İran saldırıda sıvı yakıtlı füzeler kullanmasının nedenini hem gerilim açısından ciddi tepkiler oluşmaması hem de varolan cephaneden eski tip sıvı yakıtlı füzelerin egale edilmesi isteği olarak görülmektedir.

     İlerleyen saatlerde İran’ın gerilim sahasında Hipersonik füzeler kullandığına dair iddialar çıkamaya başlamıştı ve bu haberin asılsız olduğu kısa süre zarfında belli olmuştu çünkü bahsettiğimiz hipersonik füzelerim menzil süresinin 6-7 dakika olması ve düştüğü evrede çok ciddi etkiler yaratabileceği durumu söz konusu olduğu için haberin asılsızları direk olarak kendini göstermiş oldu. Bir başka açıdan bakarsak söz konusu olan Hipersonik füzeler İran için yeni teknoloji olması stratejikman sağlıklı olmayabilirdi zira İran’ın üzerine uzun yıllar çalıştığı bu silah İsrail’in hava savunma sistemine takılması olasılığı süreci İran açısından çok daha farklı kılabilirdi.

KAYNAKÇA

https://www.indyturk.com/node/715071/dünya/4-soruda-i̇ranın-i̇srail-saldırısı

https://www.iramcenter.org/iranin-israile-saldirisinin-hedefi-neydi-2478

https://www.setav.org/podcast-iran-israil-catismasi/

https://www.iramcenter.org/abd-iran-geriliminde-yeni-asama-kule-22-saldirisi-2451

https://mskumubat.blogspot.com/2024/04/siddetlenen-iran-israil-gerilimi.html?m=1

https://www.defenceturk.net/israilin-deniz-ussune-kamikaze-iha-saldirisi#:~:text=İsrail'in%20Eilat%20deniz%20üssü,hava%20saldırısıyla%20karşı%20karşıya%20kaldı

https://www.iranintl.com/202404015608



EMİRHAN YILMAZ 

BÖLGESEL ANALİZ TOPLULUĞU

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER

MUĞLA SITKI KOÇMAN ÜNİVERSİTESİ


Yorumlar

Popüler Yayınlar