ÇİN'İN SÜPER GÜÇ OLARAK YÜKSELİŞİ VE TAYVAN ÇATIŞMASI
İki kutuplu dünya düzeninim sona ermesiyle uluslararası sistem değişim sürecine girmiştir. Amerika Birleşik Devletleri liderliğinde tek kutuplu dünya sisteminden çok kutuplu dünyada dönüşüm süreci ile Çin süper güç olma yolunda uluslararası sistemde yerini almıştır. Dünyada en büyük ikinci ekonomiye sahip olan Çin son dönemlerde dış ticaretine ve savunma harcamalarını arttırmış ve böylelikle uluslararası siyasette etkisi daha fazla hissedilmeye başlanmıştır. Yükselen bir güç haline gelen Çin’in bu durumundan rahatsız olan ABD için en önemli tehdit unsuru olmuştur. ABD ve Çin arasında yaşanan ilişkileri dünya siyasetini ve uluslararası gündemde sürekli ön planda yerini almıştır. Süper güç olan ABD ve Çin arasında güvenlik ikilemi Tayvan sorunu ile dünya gündeminin merkezine oturmuştur. ABD, Çin’i yakından takip etmekte Çin’in artan nüfuz etki alanına karşı Çin’in dahil olduğu güvenlik problemlerinin dolayı olarak karşı safında yer alarak Çin’i sınırlandırmaya çalışmaktadır. Tayvan 1971’e kadar tüm Çin adına Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde temsil edilen etkili bir güçtü. Çin’in süper güç haline gelmesi ile Tayvan hem bölgesel hem küresel etkinliğini kaybetmeye başlamıştır. Tayvan Pasifik’te ABD ile Çin arasında sıcak çatışmaya dönüşebilecek bir stratejik sorundur. ABD, Tayvan’ı askerî açıdan desteklemesi Çin’in nüfuz etki alanına ve çıkarları ile örtüşmesi Çin’in bölgedeki politikalarını engellemektedir. Tayvan’ın ayrılıkçı politikaları ve Batılı standartlı politikaları ve pro aktif dış politikası ile Çin arasındaki gerilim bölgede çatışmaya sürüklenecek mi? ABD bölgedeki çıkarlarını düşünerek bu olası bir çatışma durumunda nasıl politikalar izleyecek? Sorularına cevap arayacak olan bu çalışma Çin’in ulusal güvenliğinde risk oluşturan Tayvan sorununun ABD-Çin ikili ilişkilerine yansımalarını analiz edecektir.
Tayvan, Pasifik Okyanusu'nu Güney Çin Denizi'ne (SCS) bağlayan Tayvan Boğazı üzerinde önemli bir jeo-stratejik konuma sahiptir. Yüzölçümü 38.188 kilometrekaredir.
Bugün Çin Cumhuriyeti sadece 23 ülke tarafından tanınmaktadır, ancak birçok ülkenin gayri resmi ekonomik ve kültürel ilişkileri vardır. Günümüzde Çin terimi genellikle Çin Halk Cumhuriyeti'ni ifade etmek için kullanılırken, Çin Cumhuriyeti Tayvan olarak anılmaktadır. (Hürriyet,2022).
Nüfusunun %90'ından fazlası Han Çinlisi olan ada, Çin Halk Cumhuriyeti ile yoğun ticari ilişkilere ve kıta devletiyle karşılıklı silahlanmaya sahiptir. Çin Halk Cumhuriyeti Tayvan'ın en büyük mal ihracatçısı olmasına rağmen, bağımsızlık ve tanınma çabaları ve BM üyeliği istekleri Çin Halk Cumhuriyeti'nin veto ve tehditleriyle karşılanmaktadır. (Hürriyet,2022).
Çin'in ulusal güvenlik kaygıları ve Tayvan'daki gerginlikler bölgede devletlerarası rekabetin artmasına neden olmuştur. Uluslararası düzeyde artan güvenlik krizleri uluslararası konjonktüre de yansımıştır. Bu durum, bölge içindeki ve dışındaki devletlerin Çin'in güvenlik krizlerine yakın ilgi göstermesine yol açmıştır. Artan rekabet, Çin'in daha fazla güç kazanması ve bölgesel sorunlar gerilimin boyutunu artırmaktadır. Pasifik'teki güç yarışı ve Çin'in Tayvan üzerindeki etkisini artırma isteği ABD ile Çin arasındaki gerilimi artırmaktadır. Tayvan, Çin için tarihten bu yana önemli bir unsur olmuştur. ABD için ise Tayvan, Asya Pasifik bölgesinde kendi çıkarları doğrultusunda önemli bir stratejik konumdadır. Tayvan'ı bir ulusal güvenlik sorunu olarak gören Çin, ABD'nin bu sorunla daha fazla ilgilenmeye başlamasıyla birlikte savunma sanayine odaklanmanın yanı sıra silahlanma konusunda da stratejik politikalar izlemektedir. Tayvan meselesi, Çin ve ABD arasında doğrudan bir çatışma potansiyeline sahiptir. Çoğu ülke Tayvan'ı Çin'in bir parçası olarak görse de Tayvan ile doğrudan ikili ilişkiler, Tayvan meselesinin bölgesel bir sorun olmaktan çıkıp küresel bir sorun haline gelmesine yol açmıştır.
TAYVAN 2021 BAĞLANTI ELEMANLARI İHRACATI
Tabloda Tayvan'ın ihracatında en büyük payı ABD almaktadır. ABD ve Tayvan için bu ticaret ortaklığı her iki taraf için de vazgeçilmez bir ortaklıktır.
İkinci Dünya Savaşı sonrası yeni sistemde, ABD'nin bölgedeki nüfuz ve çıkarlarının korunması Çin-Tayvan birleşmesi meselesiyle yakından bağlantılıdır. Gücünü büyük ölçüde Amerikan silah alımları yoluyla korumaya çalışan Tayvan, askerî açıdan dış güçlere bağımlı kalmıştır. Üstelik Çin'in sürekli artan savunma bütçesi düşünüldüğünde Tayvan'ın Çin'e karşı eski askeri güç rekabetini sürdürdüğünü söylemek mümkün değil. Buna ek olarak, Tayvan'ın ihracat ekonomisi için Çin'e artan bağımlılığı "tek Çin" politikasının uygulanabilirliğini güçlendirmektedir (Turan,2016).
Sonuç olarak Soğuk Savaş sona erdi ve dünya iki kutuplu sistemden çok kutuplu sisteme geçti. Uluslararası sistem bir değişim ve dönüşüm sürecine girmiştir. Çin Halk Cumhuriyeti de çok kutuplu dünya düzeninde yerini almıştır. Çin'in kalabalık nüfusu, ekonomi politikalarını küresel bir güce dönüştürmesi, proaktif dış politikası, yatırımları sonucunda askeri ve teknolojik yükselişi, uluslararası nüfuzu ve nükleer kapasitesi onu dünya siyasetinin merkezi haline getirmiştir. Çin'in "Tek Ülke, İki Sistem" politikasının aksine, ABD'nin Tayvan meselesine doğrudan ve dolaylı ilgisi ve statükodan yana politikası Çin'in "Tek Ülke, İki Sistem" politikasıyla çelişmektedir. ABD-Çin ilişkileri "stratejik rekabet" ile "stratejik ortaklık" arasındaki dengede ilerliyor. Çin, Tayvan sorununun bir iç sorun olduğunu savunuyor. Pasifik'te iki ülke arasında güvenlik odaklı tartışmaların artması, Pasifik'te kriz ve çatışma riskini artırıyor. Çin'in güvenliğine tehdit olarak algıladığı Tayvan meselesinde ABD'nin doğrudan ilgisi ve müdahil olması, sıcak çatışma riskini daha da artırıyor. ABD'nin bölgede önemli bir silah pazarı var ve ABD, Çin'in artan gücü karşısında bu pazarı kaybetme korkusu yaşıyor. Silah ve savunma harcamalarını artıran Çin, tatbikatlarla olası tüm çatışma senaryolarına hazırlanıyor. Dünya çapında ABD ile Çin arasındaki ekonomik ve ticari rekabet ABD'nin Çin'i çevreleme politikası ve Çin'i kendi sınırları içinde tutma politikası. Bu iddiayı destekleyecek gelişmeler ise ABD'nin Japonya ve Güney Kore başta olmak üzere ASEAN ülkeleriyle stratejik olarak kurduğu ikili ilişkiler ve bu çerçevede Japonya'nın askeri gücünü yeniden yapılandırma girişimi ve ASEAN ile diğer Asya ülkelerinin savunma harcamalarındaki artıştır.
Tayvan'da son dönemde Tayvan kimliği daha da öne çıkıyor. Bağımsız bir Tayvan fikri ağırlık kazanmaya başlamış gibi görünüyor. Tayvan'ı kendi toprağı olarak gören Çin karşısında Tayvan'ın kendi geleceğini Çin'den ayrı görmesi ve en yakın müttefiki olarak gördüğü ABD'den aldığı destek sorunu daha da büyütüyor. Çin'in Tayvan'ı kendi iç ve ulusal güvenlik meselesi olarak görmesi, Tayvan'ı uyarma politikası ve Tayvan sınırında asker bulundurması gerilimi artırıyor. Mevcut konjonktürde Tayvan'ın bağımsızlığının uluslararası sistem tarafından kabulüne yönelik başlatılacak politikaların yaratacağı sorunlar bölgedeki stratejik dengeleri olumsuz etkileyecektir. Bu nedenle Tayvan, genel Asya-Pasifik stratejisinde barış ve istikrarın korunmasında kilit bir ülkedir. Bu bağlamda Tayvan bağımsızlık idealini savunsa bile bu fikri öne çıkarmamalı ve mevcut statükonun devamını sağlayacak stratejik yaklaşımlara önem vermelidir. Çin ile birleşme önceden ele alınması gereken değil, önümüzdeki yıllarda üzerinde düşünülmesi gereken bir konu olmalıdır.
Bölgesel güvenlik ve işbirliği açısından ASEAN bölgede ciddi bir boşluğu doldurmaktadır. Her geçen gün daha aktif politikaları ve bu politikaları uygulamadaki başarıları ile yıldızı giderek parlamaktadır. ASEAN, bölge ekonomilerinin güçlenmesine katkı sağlarken, bölgesel sorunların çözümünde de hakemlik görevi üstleniyor. ASEAN'ın sistemi, sorunların devamıyla birlikte ticari, ekonomik ve kültürel ilişkilerin geliştirilmesine yönelik olup, son derece zayıf veya eksik olarak algılanabilmektedir. Bu olumsuz bakış açısına rağmen ASEAN zaman içerisinde bölgede ihtiyaç duyulan boşluğu doldurmayı başarmıştır. Ayrıca ASEAN, Çin, Japonya, Kore ve Hindistan gibi büyük ekonomilere yakınlığının avantajını da kullanabilmiştir. Çin'in ASEAN'a yönelik başlangıçtaki muhalif tutumu, Çin politikalarındaki değişimle birlikte daha olumlu bir sürece girmiştir. Çin başlangıçta özellikle Güney Çin Denizi konusunda ASEAN'ı bölge devletleri ile karşı karşıya getirmek istemezken, ASEAN'ın net siyasi duruşu Çin'i ASEAN ile masaya oturmaya ikna etmiştir. Bölgesel olarak Çin önemli bir güçtür ve ASEAN ile güçlü ekonomik bağları vardır. (Temiz,2019).
Çin'i yıpratmak ve gücünü sınırlamak için Tayvan meselesini gündeme getiren ABD, Çin'in bu ABD politikalarına sert güçle karşılık verme ihtimalini de artırıyor. Bu nedenle Çin'in Tayvan'a ilişkin statükonun devam ettiği görüşünü kabul etmesi gerekiyor. Bölgesel istikrar için daha çok diplomatik girişimlere ihtiyaç var bölgede yaşanabilecek bir olası sıcak çatışma her iki taraf için kötü sonuçlar doğuracak ve devam eden Rusya-Ukrayna savaşı, İsrail-Filistin savaşı ve Asya’da çıkabilecek olan savaşı dünya düzeni kaldırmayacaktır.
KAYNAKÇA
https://www.hurriyet.com.tr/bilgi/tayvan-nufusu-haritasi-yuz-olcumu-bilgisi-tayvan-harita-uzerinde-nerede-42111779 Access date 03,2022
Turan, İ. (2016). ABD-ÇİN İLİŞKİLERİ BAĞLAMINDA TAYVAN SORUNU. Düzce Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 6(1), 80-105.
Temiz, S. (2019). ASEAN’IN BÖLGESEL SORUNLARIN ÇÖZÜMÜNE YÖNELİK SİSTEMATİĞİ VE BU BAĞLAMDA ASEAN–ÇİN İLİŞKİLERİ’NE BİR BAKIŞ. Atatürk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, 33(4), 1319-1343.
Yorumlar
Yorum Gönder