İRAN'IN AZERBAYCAN POLİTİKASININ ŞİFRELERİ
Güney Kafkasya da yıllardır tansiyon düşmek bilmedi. Gerek siyasi gerek askeri çatışmalar
hiçbir zaman son bulmadı. Barış asla bulanamadı. Bunun tüm sebebi yalnızca Azerbaycan ve
Ermenistan değil İran da tüm çatışma ve istikrarsızlıkların baş aktörü. Karabağ Savaşlarında
açık ve net bir şekilde Ermenistan’ı desteklemiştir. Bölge için stratejik öneme sahip olan
Zengezur Koridoruna hep karşı çıkmıştır. Bu koridoru engellemek için bölgeye 30 yıl sonra
konsolosluk bile açmıştır.
İran’ın Zengezur koridoruna karşı söylemlerinden sonra Azerbaycan İstihbaratı,
Azerbaycan’da İran yapılanmasına karşı harekete geçti. Bunun en önemlisi İran’ın istasyon
şefi Ocak Necat’ın sınır dışı edilmesi. Azerbaycan kolluk kuvvetleri İran’ın Azerbaycan
içindeki örgütlere karşı operasyon yaptı ve 19 örgüt militanını göz altına aldı. Bu örgütler
yetiştirilip Azerbaycan’a karşı kullanıldıklarını Azerbaycan istihbarat servisi kamuoyuyla
paylaştı. Bu gelişmeler İran Azerbaycan’da 30 yıldır var olmaya çalıştığını gösterdi. İran,
bölgede kendisini en büyük tehdit olarak görüyor ve çalışmaları bu şekilde devam ediyordu.
Azerbaycan’ın güneyindeki tek komşusu olan İran hem denizden hem de karadan sınırı
bulunuyor. Sovyetler ’in dağılmasından sonra bölgede oluşan doğal Türk şeridi İran için yeni
bir tehdit algılaması haline geldi. Azerbaycan Orta Asya’ya açılan köprü ve Türkiye’nin
önemli güzergahlarından biridir. İran’ın kuzeyinde Güney Azerbaycan’da 30 milyon Türkün
yaşadığı bölge ile sınırı var bu da en önemli tehdit olarak algılıyor. İran kendi insanları ile
Azerbaycan’da iş dünyasında ve bürokrasi de etkili olmaya çalışmıştır. Bunun en önemlisi din
faktörüdür. Kendi mezhepsel ideolojisine göre araçsallaştırdığı din faktörünü silah olarak
kullanmaktan da çekinmemiştir. Azerbaycan’ın %60’ı Şii mezhebine mensuptur. Eski Sovyet
halklarının din bilgisi yüksek düzeyde değil hangi tarafın yönlendirmesi ve çalışmaları daha
ağır basarsa o tarafa kayıyor. İran kendine göre Azerbaycan toprakları bizden koparıldı diye
ifade ediyor ve bu gözle bakıyor ve İran din adamları bunu hiçbir zaman söylemekten
kaçınmıyor. Din faktörünü Azerbaycan Diyanet İşleri Başkanlığı Kafkas Müslümanların
idaresini kullanarak bölgede ciddi etki alanı oluşturuyor. Ve birçok Kum şehrine götürerek
onları nüfus etki ajanı olarak yetiştirip geri getiriyor ve 10.000 öğrencinin yasal ve illegal
olarak eğitim aldığı bilinmekte. Azerbaycan ve İran arasındaki diğer bir gerilim ise İran için
önemli bir şahıs olan Ali Hamani’nin özel temsilcisi Ocak Necat’ın Azerbaycan tarafından
sınır dışı edilmesidir. Ali Hamani’nin Azerbaycan’daki olağanüstü ve tam yetkili olan Ocak
Necat, İran büyükelçinden bile daha önemli bir statüye sahiptir ve 1990’dan beri
Azerbaycan’da yaşıyordu. Ocak Necat uzun süre yaşaması Şii mezhebini yani din faktörünü
iyi kullanarak gerekli yapılanmasını gerek medya gerek ise ona bağlı din adamları yetiştirerek
bölgede İran adına aktif casusluk yapıyordu. Bununla bağlı kalmayıp Hizbullah terör örgütü
ile iç içe hareket ediyordu. İran Azerbaycan’daki Şii kesimini 3 koldan yönetmeye çalışıyor
Diyanet İşlerini kullanarak ve iş adamları vasıtasıyla yasal olan statüden ve Hizbullah gibi
radikal kesimleri kullanarak. Suriye, Irak ve Yemen’de olduğu gibi İran, Azerbaycan’daki
nüfus alanını kendine göre tasarladığı Şii mezhebini kullanarak Azerbaycan’da Hizbullah
terör örgütü model alınarak teşkilatlandırması ve askeri, politik alanlarda aktif olmaya
çalışıyor. Diğer adı geçen ülkelerdeki gibi başarılı olmamışsa da hala bu fikrinden vazgeçmiş
değil ve çalışmaları da devam etmektedir. Buna örnek olarak İran’ın aracılığıyla Suriye’de
Esad rejimi için savaşan hatim tugayı ve buna benzer askeri grupları gösterebiliriz. Bu
örgütlerin içinde Azerbaycan vatandaşları bulunuyor çünkü Güney Azerbaycan’da yaşayan
Türk halkını kullanıyor. İran’ın en büyük korkusu ise Türkiye’nin bölgede güçlü olması ve
aktif politika izlemesidir. Demokratik ve dünyada söz sahibi olan Türkiye bölgede diğer
devlet için bir model olarak görülmesi İran’ın elindeki tek silahı olan radikal mezhep silahını
kaybetmekten korkuyor. İran bölgede İsrail karşıtlığından çok Türkiye karşıtlığı yapıyor ve
buna göre politikalar yapıyor. İran, dış politikada Türkiye aleyhine bir politika takip
etmektedir. Türkiye’de kürtçülük ve mezhepçiliği kışkırtmaktadır. İran Güney Kafkasya
bölgesinde birinci güç olarak Rusya’yı görüyor ve bölgede ikinciliğe oynuyor. İran Putin’den
sonra Rusya’nın zayıflayacağını düşünüyor ve bölgede daha aktif olacak şekilde planlamalar
yapıyor. Fakat Karabağ Savaşından sonra Türkiye’nin bölgede daha aktif olmasıyla İran’ı
derinden etkilemiş gözükmektedir. İran Azerbaycan tehdidinin kendi iç ve dış politikasını
etkilediğini belirtmiştir. Azerbaycan ve Türkiye arasında Hazardan karayolu ile enerji
koridorunu engelliyor. İran’ın elindeki tek silahı olan Şii mezhebini kullanarak bir yere
varamayacağını önümüzdeki süreçlerde hep birlikte göreceğiz. Güney Azerbaycan Türkleri
üzerinde İran daha fazla baskı ve asimile politikalar izlerse bir sonraki savaş burada çıkabilir
veya gerilla çatışmaları bu bölgede başlayabilir. Umarım önümüzdeki yıllarda Güney
Azerbaycan bağımsız bir devlet olacak veya Azerbaycan’a bağlı bir özerk bir cumhuriyet
olacak.
'' Düşünmek ve söylemek kolay, fakat yaşamak, hele başarı ile sonuçlandırmak çok zordur.''
Ziya Gökalp
AHMET KAYA
MUĞLA SITKI KOÇMAN ÜNİVERSİTESİ
SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER
BÖLGESEL ANALİZ TOPLULUĞU
Yorumlar
Yorum Gönder