"SEKTÖREL SİYASET" ÇERÇEVESİNDE TÜRKİYE-KÖRFEZ ÜLKELERİ ARASINDAKİ İŞ BİRLİĞİ

 


  Türkiye'nin Körfez Ülkeleriyle olan ilişkileri, geçmişten günümüze kadar gelen dini, siyasi ve ticari bağları barındırmaktadır. 2011’de gerçekleşen Arap Bahar'ına Türkiye'nin, bakış açısı belliydi. Arap Baharı sonrası, tüm Arap Devletleri’nin aralarındaki ilişkiler değişmiş ve yeni sürece girilmeye başlanmıştı fakat ortaya çıkan statüko yanlısı aktörler ve değişen güçler çatışma içine girmiş, bölgesel ve küresel güçlerin müdahalesi sonucu Körfez Devletleri’nin kendi aralarında birtakım bölünmeler ve anlaşmazlıklar ortaya çıkarmıştı.

2017’de ortaya çıkan Katar Krizi’nde Türkiye, Katar’a olan desteğini sözlü ve fiili bir şekilde göstermişti. Buna karşılık küresel güçlerin desteğini alan bölgedeki Suudi Arabistan, BAE, Mısır gibi geniş koalisyon oluşturan devletler, Türkiye’yi bölgeden tecrit etme kararı almışlardı. Fakat küresel güçlerin kendi içinde değişime uğraması sonucunda bölgeye sağladığı güçler ortadan kalkmaya başladı. Böylece yeni bölgesel şartlara uygun bir politika arayışına girdiler. Katar ile aralarının iyileştirilme yoluna gidilmesi, Türkiye için de bu ülkelerle olan normalleşme sürecine girilmesine yol açtı.

Bunun sonucunda Türkiye ile Körfez Devletleri arasında yeni bir sürece girilmeye başlandı. Bu normalleşmenin ilk adımı aslında BAE’nin Veliaht Prensi Muhammed Bin Zayid ile Recep Tayip Erdoğan’ın karşılıklı ziyaret sonucu güçlenmiştir. Normalleşme sürecinde ilişkileri belirleyen unsurlar, Türkiye ile Körfez ülkeleri birbirlerini ötekileştirmekten vazgeçtiler. Bu durum BAE’nin Türkiye’ye karşı olarak hem bölge içinde hem bölge dışındakilere destek vermesinden vazgeçmeleri anlamına gelmektedir. Buna önek olarak Muhammed Bin Dalhan ve Sedat Peker’in susturulmasını söyleyebiliriz. Karşılıklı ziyaretlerin başlaması aradaki buzların erimeye başlamasına yol açmıştır. Bu ziyaretler sonucu güvensizlikler giderilemeye çalışılıp, iş birliği anlaşmaları imzalanmaya başlanmıştır. Diğer belirleyen unsurlar arasında, Türkiye’nin savunma sanayisindeki hamleleri, Türkiye- İsrail arasında diyaloglara geçilmesi, Siyasi ve güvenlik konularının ikiye ayırarak ele alınması ve Biden’ın iktidara gelmesi ve Trump’ın kurduğu küre ittifakının bozulması gösterilebilir.




Bu ziyaretler sonucunda BAE ile Türkiye arasında 13 farklı alanda iş birliği antlaşmaları imzalanmıştır. Bu ikili arasındaki normalleşme diğer Körfez Devletleri ile olan ilişkileri olumlu yönde etkilemiştir. MBZ’nin Ankara ziyareti sırasında imzalanan 10 antlaşma ise enerji, çevre, kara paranın aklanması ve terörizmin finansmanının önlenmesi bağlamında mali bilgilerin değişimi, devlet fonlarının yönetimi, borsalar, merkez bankaları ve gümrük konuları da benzer konulardaydı. Ekonomik ve teknik alanlarındaki yapılan bu iş birlikleri bölgesel siyaset ve teknik konulardaki iş birliklerinin de kolaylaştırması beklenmektedir.

Peki Türkiye kurulan bu yeni iş birliklerini nasıl ele almaya başlamıştır ve Türkiye nasıl bir siyaset anlayışı izlemiştir?

Türkiye birçok bölgesel ve küresel devlete karşı izlediği ‘sektörel siyaset’ anlayışını Körfez ülkelerine de uygulamaya başladığı görülmektedir. Rusya ve ABD ile olan ilişkileri gibi Körfez ülkeleriyle de sıfır toplamlı, çatışmacı siyaset anlayışı yerine sektörel siyasete bıraktı. ‘Ya hep ya hiç’ anlayışı olmadan, pozitif yönleriyle iş birliklerine yönelindiği, kazan-kazan politikasını öne çıkarmaya başladı.

NAME NUR KIZMAZ

MUĞLA SITKI KOÇMAN ÜNİVERSİTESİ

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER

BÖLGESEL ANALİZ TOPLULUĞU



Yorumlar

Popüler Yayınlar