RUSYA – UKRAYNA SAVAŞI SÜRECİNDE AVRUPA BİRLİĞİ’NDE NELER YAŞANDI?

 


    Kriz aylar önce Rusya’nın perspektifinden, Ukrayna’nın NATO’YA katılma ve ittifakın Doğu Avrupa’da genişlemesine tepki vermesiyle ve ek olarak, Donbas halkının yardım istemesini gerekçe göstererek Ukrayna sınırına yığınak yapmasıyla başladı. İşgal hazırlıkları aylar önce başlamasına rağmen, bu iddialar Moskova tarafından reddedildi. Zamanla Donbas’ta ateşkesin yerini çatışmalar, diplomasinin yerini ise savaş söylemleri aldı. Vladimir Putin Ukrayna’daki ayrılıkçı yönetimlerin bağımsızlığını tanıyınca ipler tamamen koptu ve o gece saldırı için ilk adımlar atıldı. Ukrayna Başkanı Volodimir Zelenski savaş öncesi Vladimir Putin’le konuşmak istemesine rağmen Putin konuşmayı tercih etmedi ve öncelikle Ukrayna askerlerine silahlarını bırakması için çağrı yaptı ardından yine Putin’in onayıyla birlikte Ukrayna’nın hava savunma sistemleri, hava limanları, donanma üsleri balistik füze ve jetlerle yoğun şekilde bombalandı. Hava trafiğinde sivil uçuşlar yasaklandı ve Ukrayna’ya bombalama yöntemi ile fiziki ve ayrıca siber saldırılar yapıldı. Putin her ne kadar niyetimiz işgal değil dese de, Belarus’tan ve Kırım’dan yüzlerce tank ve zırhlı araç Ukrayna’ya giriş yaptı. Vladimir Putin, Avrupa’ya karşı, konuyla ilgili ilk tutumunu Avrupa’nın Ukrayna’daki en büyük nükleer santrali olan Zaporijya Nükleer Santrali’ni bombalayarak insanlığı radyoaktif ve nükleer tehlikeyle baş başa bırakarak gösterdi fakat yetkililerce santralde gerekli kontroller ve onarımlar sağlanarak bir tehlike olmadığı açıklandı. Bu esnada, Ukrayna’dan pek çok Türk, Arap ve Hintli tahliye edildi. Birleşmiş Milletler, Rusya'nın işgali nedeniyle ülkesini terk etmek zorunda kalan Ukraynalıların sayısının 1,7 milyonu geçtiğini ve bu sayının 4 milyonu geçeceğin açıkladılar. Avrupa Birliği ülkeleri ve Batılı ülkeler, Rusya işgaline sıcak savaşla değil, ekonomik savaşla karşılık vermeyi tercih ettiler fakat bu sebepten ortaya çıkan tüm ambargo, işgal ve yaptırımların etkisini Ukrayna, Rusya, Batılı devletler ve Avrupa derinden hissetti. Bu yaptırımlar neler miydi?

 Öncelikle Rus bankaları, uluslararası enerji, gıda ve ilaç ödemeleri hariç SWIFT sisteminden çıkarıldı. Rusya Merkez Bankası'nın yurt dışındaki varlıklarına erişimi donduruldu. Birçok sektörden global şirketler ve firmalar, arka arkaya Rusya'dan çekildiklerini açıkladılar. Rus para birimi olan Ruble’de rekor düşüş yaşandı. Petrol fiyatları fırladı. Enerji piyasaları bu sert sıçrayış ve düşüşlerden ötürü tedirgin hissetmeye başladı. Rusya'nın dev şirket ve bankalarının hisseleri 5 Cent’e kadar düştü. Rusya’nın da yemek ilaç konularında savaş önceki dönemden farklı bir duruma geçtiği görüldü ve buna bağlı olarak para değerinin hızlıca düşmesi ve ekonomisinin de bozulduğu ortaya çıktı. Avrupa ülkeleri, Rus mallarının ülkelerinde satışını durdurarak Rusya ekonomisine büyük bir darbe daha vurdular, ülkelerindeki ve limanlarındaki  Rus gayrimenkullerine ve gemilerine el koydular, yani Rusya’yı daha ağır yaşam şartları bekliyor diyebiliriz. Bunların karşısında Putin, ‘’herkes yaptığının karşılığını hızlıca alacak’’ politikasını açıkça kamuoyunda duyurduğundan ve buna bağlı olarak Rusya tarım, hammadde ve gıdada en büyük üreticiler arasında çok etkili olduğundan Avrupa’da ilerleyen dönemlerde Rusya’nın ambargosu yüzünden  gıda sorunu yaşanabileceği öngörüldü. Bir diğer yandan BM Mülteciler Örgütü'ne göre,  Avrupa'da 2. Dünya Savaşı'ndan sonra en hızlı büyüyen mülteci krizi yaşanıyordu. İlhak edilmiş tüm bu mültecilere ne olacaktı? Ukraynalı mülteciler çoğunlukla Polonya, Macaristan, Moldova, Slovakya, Romanya, Rusya, Belarus gibi ülkelere sığındılar. Bir yandan ABD, AB ve İngiltere, Rus petrol ürünlerine sınırlandırmalar getirerek ekonomik yaptırımları daha da arttırdı. Başta Avrupa Birliği ülkeleri, İngiltere, ABD, İsveç Finlandiya, NATO ülkeleri ve Baltık ülkeleri ekonomik savaşın şiddetini arttırırken diğer yandan da sıcak savaşa birebir girmeyip Ukrayna’ya batı teknolojileriyle donatılmış silah ve araç yardımlarında bulunmayı tercih ettiler. Avrupa her ne kadar sert yaptırımlar yapsa da Rusya tarafından sert yaptırımlara da uğradı.

 

Rusya-Ukrayna krizi daha şimdiden Avrupa Birliği’nde yeni dönemi başlattı bile:

Örneğin, İkinci Dünya Savaşı'nda oynadığı rol nedeniyle Almanya, yıllardır ordusu konusunda çekingen davranıyordu, Rusya tehdidi sonrası ordusunu yeniden harekete geçirdi ve Avrupa’ya Rusya - Ukrayna krizinde Avrupa’ nın temsil askeri gücü olmayı teklif etti. Bu süreçte, AB ekonomisine etkisine rağmen birlik olup Rusya'ya eşi benzeri görülmemiş yaptırımlar uygulamaya devam etti. AB'nin Geçici Koruma Yönergesi, ilk kez Ukraynalı mültecilerin AB ülkelerinde çalışması ve yaşamasına destek vermek için kullanılmaya başlandı. Bu anlamda hem mültecilere güvenli yaşanacak yer ve çalışma hakkı sağlanarak iş  istihdamı da arttırıldı. Brüksel, ilk defa savaşta olan bir ülke için silah satın alıp  tedarik etti. Çoğu üye ülkenin daha önce burun kıvırdığı Enerji Geçişi, şimdi Rusya doğalgazına bağımlılığı azaltacak planları üzerinden bir devrim yaratmayı öngördü. Brüksel tarafından AB'nin aykırı üyeleri olarak bilinen Polonya ve Macaristan, kriz nedeniyle yeniden birliğin önemli bir parçası rolüne bürünerek birlik ve beraberlikten yana bir tavır aldı. Brüksel'in NATO ve ABD ile işbirliği ve koordinasyonu, uzun zamandır olmadığı kadar düzgün ilerlemeye başladı.

Peki tüm bu gelişmeler karşısında, AB'nin yeniden doğduğunu söyleyebilir miyiz?

AB, özellikle de 2016'da İngiltere'nin birlikten ayrıldığı Brexit oylamasından sonra kendini düzeltmesi gerektiğinin farkına varmıştı. Rusya’nın yaptırımları sebebiyle de Avrupa’da büyük bir enerji krizi başladı. ABD Başkanı Biden’e göre bir savaş suçlusu varsa o da Putin’di ve Avrupa Birliği ile arasında Rusya’ya bağımlı olmamak için bir gaz anlaşması yaptı. Türkiye bu bağlamda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan öncülüğünde, Ukrayna, Rusya ve ABD arasında arabuluculuk girişimlerinde bulundu. Ayrıca Türkiye’de İstanbul-Antalya üzerinden Ukrayna - Rusya arası diplomatik görüşmeler yapılmaya devam etti. Birleşmiş Milletler ve NATO işleyişi sebebiyle bu süreçte beklenilen kadar etkin yer alamadığından eleştiriye maruz kaldı, gücü ve kendisine olan güven tüm dünya önünde zedelendi. Savaş, destekler, yaptırımlar ve ambargolar devam ederken, birçok AB ülkesinden Putin’e savaşı sonlandır çağrılarında bulunuldu. Doğu Avrupa ülkeleri Polonya’ya füze düşmesiyle bölgesel olarak tedirginlikler yaşadı diğer Avrupa ülkelerinden mülteci yardımı istediler. Avrupa gaz için alternatif planlar yapmaya başladı. Rusya da Avrupa’nın yaptırımları sonucu bazı ülkelere gaz akışını kesti, bazılarına da fahiş fiyatlar sunarak ambargo koydu. Rusya’nın bu yaptırımları Avrupa’yı oldukça zorladı. Avrupa Birliği Komisyonu, Rusya'dan fosil yakıt ithalatını azaltmak için planını açıkladı. "RePowerEU" adı verilen paketi tanıtan Komisyon, paketteki hedeflerin gerçekleştirilebilmesi için 2027'ye kadar 210 milyar Euro ek yatırım gerekeceğini öngördü ve Rusya'dan fosil yakıt ithalatını azaltmanın AB'ye yıllık 100 milyar euro tasarruf sağlayabileceği hesaplandı.  2025 yılına kadar; güneş enerjisi kapasitesini ikiye katlamak ve 2030 yılına kadar 600 GW güneş enerjisi kapasitesi kurmak için özel bir AB Güneş Stratejisi'nin oluşturulması, yeni kamu ve ticari binalara ve yeni konut binalarına güneş panelleri kurmak için yasal zorunluluk, ısı pompalarının kullanım oranının iki katına çıkarılması, jeotermal ve güneş enerjisinin ısıtma sistemlerine entegre edilmesi, yenilenebilir enerji projelerinde izin süreçlerini kolaylaştırmak için düzenlemelerin geliştirilmesi, çimento, demir-çelik gibi karbonsuz hale getirilmesi zor endüstrilerde ve ulaşım sektörlerinde fosil yakıtların yerini almak üzere 10 milyon ton yerli yenilenebilir hidrojen üretimi ve 10 milyon ton hidrojen ithalatı hedefinin belirlenmesi hedeflendi. Bununla birlikte, bağlayıcı enerji verimliliği hedefinin yüzde 9'dan yüzde 13'e çıkarılması gibi uzun vadeli enerji verimliliği önlemleri önerildi. AB'den Rus enerjisine alternatif plan olarak yeni kamu binalarına güneş panelleri zorunluluğu getirilmesi düşünüldü. Avrupa Birliği, Rusya'ya petrol ve doğalgaz ambargosunda uzlaşmakta zorlanır hale geldi. AB vatandaşlarının bireysel çabalarıyla gaz ve petrol talebini yüzde 5 oranında azaltabilecek kısa vadeli davranış değişiklikleri de planda detaylandırılıyor. Üye devletler ayrıca enerji tasarruflu ısıtma sistemleri, bina yalıtımı, cihazlar ve ürünlerde KDV oranlarının düşürülmesi gibi enerji tasarrufunu teşvik etmek için mali önlemler kullanmaya teşvik ediliyor. AB Rusya’dan petrol ithalatını %90 azaltmayı hedefledi. AB ve İsrail’in gaz ticareti için Türkiye’den boru hattı geçirilmesi Putin’in de desteğiyle konuşulmaya başlandı. Tüm bu yeni düzenin oluşturulmaya çalışmasının yanı sıra AB üyesi ülkeler, Ukrayna’nın AB üyeliğine girmesine ve savaş ekipmanları konusundaki eksiklerine destek vermeye devam etti. G7 Zirvesi'nin sonuç bildirgesinde Rusya'ya karşı ek önlemler açıklandı, küresel çapta açlıkla mücadele için 4,5 milyar dolarlık bir fon oluşturuldu. Dünyanın en gelişmiş yedi ekonomisine sahip ülkelerin liderleri, sivil nükleer teknoloji ve ilgili ürünlerde Rusya'ya bağımlılığı daha da azaltma ve ülkelere tedarik kaynaklarını çeşitlendirmede yardımcı olma kararı aldılar. AB çözüm yolu ararken ülkelerde doğal gaz tüketimini azaltma kararı ve yeni önlemler aldı. AB ülkeleri Moskova’dan doğal gaz bağımlılığını azaltmak için Suudi Arabistan’la görüşme yaptı. Bu sırada Putin’in tehlike olarak gördüğü İsveç ve Finlandiya NATO üyeliği için Helsinki’de toplandı ve bu karara Türkiye’yi de ekleyerek 1 Ocak sonrasına bir görüşme ayarladı. Rusya yaptırımlar yapmaya devam etti ve Avrupa’ya en büyük gaz akışı sağlayan boru hattı olan Kuzey Akım 1’i üç günlüğüne kapattı. AB ülkeleri de buna karşılık Rus vatandaşlarının seyahatlerini zorlaştırdı. Avrupa’da gaz fiyatlarına %30 zam yapılınca AB enerji bakanları acil durum toplantısı yaptı. Rusya’nın Ukrayna’da  bazı bölgeleri almasına karşın Ukrayna taarruz yaparak birkaç bölgeyi geri aldı. Rusya Kuzey Akım’ı  1’i tamamen kesti ve Avrupa Ukrayna’ya desteğe devam ederse yaptırımları daha da arttıracağını açıkladı. Peki şimdi AB ne yapacak? Rusya’da kısmi seferberlik ilan edilmesinden sonra ülkeden asker statüsünü alabilecek erkeklerin çıkışı yasaklandı. Bazı ülkeler sınırlarını Ruslara kapattı. Ukrayna Rusya’daki Kerç Köprüsü’nü bombalayarak tekrar taarruza geçti ve Rusya Ukrayna’yı terörizmle suçladı. Putin, Avrupa için en büyük gaz merkezini Türkiye’de kurabiliriz dedi ve Türkiye’yi güvenilir ülke olarak gösterdi. Rusya hava saldırısıyla Ukrayna’nın elektrik santrallerinin büyük bir bölümünü imha etti. Bazı bölgelerde bu yüzden elektrik su tamamen gitti. Nükleer silahı, Avrupa Birliği de Putin de tehdit olarak kullandılar . Herson Ruslardan kurtartıldı. Bu sırada baştan beri yardım çağırısında bulunan Zelensky, diğer devlet başkanlarıyla birebir görüşmelerini sürdürdü. Başlangıçtan bu günlere kadar Amerika verilerine göre her iki tarafta da ölen ve yaralanan asker sayısı 200.000’in üzerindeydi.

Avrupa Birliği’nin perspektifinden Rusya:

Avrupa Parlamentosu (AP) 24 Şubat 2022 tarihinden bu yana yaşanılanları komisyonda değerlendirdi ve bu bağlamda  Rusya’yı teröre destek veren ülke ilan etti. Parlamento sadece Rus ordusunun değil, Ukrayna'daki çatışmalara katılan Çeçen milisler ile Wagner Grubu üyesi paralı askerlerin de terör grupları listesine alınması çağrısında bulundu. Avrupa Birliği'nin teröre destek veren ülkelere ilişkin henüz bir karar listesi bulunmadığı için, Avrupa Parlamentosu'nun kararı henüz sembolik bir önem taşıyor. AP'nin Ekim ayındaki genel kurulunda gündeme gelen, Rusya'nın teröre destek veren ülke ilan edilmesine ilişkin öneri, Çarşamba günü yapılan oturumda oylandı. Aşırı sağcı partilere mensup bazı üyeler dışında, parlamentonun büyük çoğunluğu öneri lehine oy kullandı. Öneride Rus ordusunun "sivil nüfusu terörize etmek amacıyla" Ukrayna'da enerji altyapısı, hastaneler, tıbbi tesisler, okullar ve sığınaklar dahil olmak üzere sivil hedeflere yönelik saldırılarını yoğunlaştırdığı vurgulandı. Rusya savaş sırasında Ukrayna topraklarında 400 maddeyi baz alan savaş dışı davranışlar sergiledi. Moskova yönetiminin ayrım gözetmeksizin siviller ve altyapıya saldırarak, uluslararası hukuku ve uluslararası insani hukuk kurallarını ihlal ettiğine işaret edilen öneride, Rusya'nın "terörü destekleyen ülke" ilan edilmesi istendi. Putin ve hükümetinin bu suçlar için uluslararası bir mahkeme önünde hesap vermesi gerektiğini savunan Avrupa Parlamentosu üyeleri, AB'nin teröre destek veren ülkelere yönelik bir kara liste oluşturmasını da istedi. Parlamento, Moskova'ya diplomatik baskının artırılmasını ve Ukrayna'daki çatışmalara katılan Çeçen milisler ile Wagner Grubu'na bağlı paralı askerleri de, terör grupları listesine almasını önerdi.

 

Rusya'yı "terör devleti" olarak tanıyan ülkeler:

Avrupa Birliği'nin, ABD'deki gibi henüz teröre destek veren ülkelere yönelik bir kara listesi bulunmadığı için, parlamentonun aldığı karar daha çok sembolik bir anlam taşıyor. ABD'nin kara listesine giren bir ülke, uluslararası mali yardım, kredi ve silah elde etme gibi konularda ciddi güçlükle karşılaşıyor. Ancak AB için şimdilik böyle bir durum söz konusu değil. AB üyeleri Litvanya, Letonya, Estonya ve Polonya, birlikten bağımsız olarak daha önce şimdiye kadar Rusya'yı "terör devleti" olarak tanımlamıştı. ABD'nin teröre destek veren ülkeler listesi Küba, Kuzey Kore, İran ve Suriye'yi kapsıyor. Washington yönetimi henüz Rusya'yı bu listeye dahil etmek istemiyor. Öneri sahiplerinden muhafazakar grup üyesi Hollandalı parlamenter Peter Van Dalen, AP'nin aldığı kararın doğrudan somut sonuçları olmasa da Rusya'nın uluslararası alanda daha fazla tecrit edilmesine yardımcı olacağını söyledi. Rusya Ukrayna’daki enerji alt yapılarını bombaladı. Almanya'nın Rus gazından bağımsızlaşmak için olağanüstü hızla yaptığı hazırlıklar şimdilik yolunda ilerliyor. Dün sabah parlamentoda milletvekillerine seslenen Almanya Başbakanı Olaf Scholz, "Bu kış için enerji güvenliğini garanti altına aldık" dedi. Almanya, geçtiğimiz aylarda hızlı ve oldukça pahalı bir satın alma operasyonunun ardından gaz depolarını şimdilik doldurmayı başardı. Kuzey Denizi kıyısında ülkenin ilk sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) terminali rekor hızla inşa edildi. LNG, gazın -160C'ye kadar soğutulup sıvı hale getirilmiş ve böylece 600 kat daha az yer kaplayan hali. Sıvı hale getirilen bu gaz ham petrol gibi tankerlerle taşınabiliyor, varış noktasında tekrar gaza dönüştürülüyor ve diğer doğal gazlar gibi ısınma, pişirme ve enerji için kullanılabiliyor. Almanya'da kurulan terminal dünyanın birçok yerinden ithal edilen LNG'nin depolanmasını sağlayacak.

Rusya'nın Ukrayna'yı işgali, son altı ayda ülkeye ölüm, yıkım ve sefalet getirdi. Peki, İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana Avrupa'daki en büyük güvenlik krizi olan bu savaş Avrupa'nın geri kalanını nasıl değiştirdi? Ülkelerin Görüşleri ne yönde değişti?

Avusturya: Tarafsızlığa olan inanç sarsıldı.

Belçika: Nükleer enerji santrallerini kapayacaktı fakat bunu rafa kaldırdı.

Bulgaristan: Savaş, Rusya ile ilişkilerimizi zedeliyor. (doğalgaz açısından)

Çekya: Ukrayna mültecilerine yardım etmek istiyor.

Danimarka: AB üyesi ülkeler olarak işbirliğine varız.

Estonya: Ukrayna’ya büyük ölçüde destek veriyorlar.

Fransa: Enerji bağımsızlığını geliştirmeye yönelik çalışmalar gösteriyor.

Finlandiya ve İsveç: Ukrayna'daki savaş tarafsızlığın nasıl bir kenara atıldığını gösterdi ve hemen NATO üyeliğine başvurdu.

Almanya: Artan enerji maliyetleri Ukrayna ile dayanışmayı zora sokacağı konusunda tedirgin. Silah konusunda da Kiev’e silah göndermede başta arada kaldıkları için eleştirildi. Yeni askeri düzenin  oluşumu için oldukça yüksek rakamlarda paralara ihtiyaç duyuyor.

Macaristan: Savaş, Orban'ın dördüncü bir dönem kazanmasına yardımcı olduğu düşünülmekte. Ukrayna Devlet Başkanı Volodymyr Zelenskyy ile ilgili alaycı açıklamalarda bulundu ve Rusya'ya yönelik AB yaptırımlarına karşı lobi yaptı.

İtalya: Ukrayna’ya yapılan yardımlar yüzünden enflasyon ve enerji fiyatlarında sorunlar yaşanmaya başlandı, halkın yarısı daha fazla yardım etmemeleri gerektiğini söylüyor.

Litvanya: Tamamen destek veriyorlar.

Moldova: AB üyeliği için bastırıyor.

Polonya: Ukrayna mültecilerine ve Ukrayna’ya destek oldu fakat halkın bir kısmı daha fazlasını istemiyor.

Romanya: Tamamen destek oldular.

Sırbistan: Üzerinde baskı var.

Slovakya: Yardımcı oldu fakat halkın yarısı savaştaki ülkelerle ile ortak sınırları olduğundan daha fazla müdahaleyi güvenli bulmuyor.

Slovenya: Ukrayna’ya ilk destek gösterenlerden biridir.

İspanya: Savaşın koalisyon hükümetlerinde bölünmelere sebep olduğunu ve bu durumun ülkeyi kötü etkileyebileceğini düşünüyor.

 

İlerleyen süreçte Avrupa’da bakalım bizi neler bekliyor olacak?


BETÜL ÜNAL

MUĞLA SITKI KOÇMAN ÜNİVERSİTESİ

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER

BÖLGESEL ANALİZ TOPLULUĞU

 


Yorumlar

Popüler Yayınlar