RUSYA VE UKRAYNA SAVAŞININ KONSTRÜKTİVİZM DÜŞÜNCESİYLE DEĞERLENDİRİLMESİ
KONSTRÜKTİVİZM:
Konstrüktivizmin Uluslararası İlişkiler de
ortaya çıkışı, realizm ve liberalizm gibi geleneksel teorilerin açıklayamadığı
bir olay olan Soğuk Savaş'ın bitmesiyle ilişkilendirilir. Bu yenilgi,
devletlerin güç için rekabet eden kendi çıkarları olan aktörler olduğu ve
devletler arasındaki güç dengesini tanımlayabilen devletler arasındaki eşit
olmayan güç dağılımı olduğu inancı gibi bazı temel ilkeleriyle
ilişkilendirilebilir. Devlete baskın bir odaklanmaya sahip
olan geleneksel teoriler, bireylerin failliğini gözlemlemek için fazla alan
açmamıştır. Ne de olsa, Soğuk Savaş'ın bitmesini sağlayan, devletlerin veya
uluslararası kuruluşların değil,
bireylerin eylemleriydi. Konstrüktivizm, sosyal dünyanın bizim inşaamız
olduğunu savunarak bu konuyu açıklar.
RUSYA UKRAYNA SAVAŞINA KONSTRÜKTİVİZM BAKIŞ AÇISI:
2000'li yıllardan itibaren Ukrayna'nın Rusya'nın siyasi
yörüngesinden uzaklaşma girişimleri ve Batı ittifaklarına yaklaşması Kremlin
için kabul edilemez bir gelişme olarak görülüyordu. Bu bağlamda Rusya,
ilişkilerin kendisine zarar vermesini engellemek amacıyla sert güç kullanarak
Kırım'ı ilhak etmiştir. 2014 yılında Rusya'nın Kırım'ı işgal etmesi ve ardından
Kırım'ı ilhak etmesi, hem bölgesel hem de küresel olarak büyük yankı uyandıran
önemli bir olay haline geldi. Konstrüktivizm, kuralların ve normların
oluşumunun sürekli tekrarlanan söylemlerle oluşturulduğunu ve eylemleri meşrulaştırmak
için kullanıldığını belirtir. Rusya, Kırım'ın ilhakında aslında uluslararası
kural ve normlara aykırı hareket etmediği söylemini sürekli vurgulayarak bu
yapılandırmacılık argümanını güçlü bir şekilde desteklemektedir. Şubat 2022 de Rusya Donetsk ve Luhansk Halk Cumhuriyetlerini resmen
tanıdığını açıkladı. 24 Şubat 2022 tarihinde ise Rusya lideri Putin Ukrayna'yı
işgal etmeye başladıklarını duyurdu. Bu
işgali dayandırma sebepleri farklı; İlk olarak Ukrayna’nın NATO ve Avrupa
Birliği ile olan yakın ilişkileri Putin’i rahatsız etti. Bugün itibari ile işgale sebebiyet
veren bir zeminin varlığı ve yokluğu önemli bir analiz başlığıdır. İşgal edilen
Donetsk ve Luhansk’ta etnik Ruslar çoğunluk değildir. Ukrayna’da etnik Rusların
çoğunluk olduğu tek yer Kırım’dır. Ukrayna'nın NATO'ya katılması durumunda ittifakın Kırım'ı
geri almayı deneyeceğini belirtti. Putin'in diğer istekleri ise NATO'nun Rusya
sınırları yakınlarında silahlanmaması ve askeri altyapının 1997 seviyesine
çekilmesiydi. Bu da Orta Avrupa, Doğu Avrupa ve Baltık ülkelerini içeriyor.
Bu olayı uluslararası ilişkilerin teorik
perspektifinden anlamlandırmaya çalışacak ve bunu konstrüktivizm ana teorisini
kullanarak değerlendiricez. Rusya'nın Ukrayna'yı işgali yapılandırmacılıktan
geliyor. Soğuk savaş sonrasında ortaya çıkan yapılandırmacılık, uluslararası
ilişkiler alanına çekilmiş bir sosyal teoridir ve dünyayı sosyal olarak inşa
edilmiş olarak tanımlar, yani asla sabit değildir, aksine bir aktörün inanç ve
görüşlerine göre sürekli değişir. , nihai olarak yöneldikleri devletin diğer
devletlerle nasıl etkileşime girdiğini yansıtan şeyler. Bunu krize uygularken
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in ülkesi ve Ukrayna hakkında bazı kurgusal
görüşlere sahip olduğu söylenebilir.
Özellikle Ukrayna halkının etnik ilişki,
kültürel tarih ve dil açısından Ruslarla bir olduğunu düşünüyor. Yaptığı bu
argüman Ukrayna devletinin meşruiyetini kınamaya kadar varıyor. Putin,
Ukrayna'nın gerçek bir ülke olmadığını ve ancak Sovyetler Birliği'nin
çöküşünden sonra ortaya çıktığını, yani bundan önce her zaman Rusya'nın bir
parçası olduğunu ekliyor. Putin'in çizdiği resim, her iki ülkenin bir olduğu ve
Ukrayna'nın Rus devletinden uzakta kendi başına var olmasının düzeltilmesi
gereken bir adaletsizlik olduğu fikrine ait. Sonuç olarak, bu aynı zamanda
Ukrayna'yı Rusya Federasyonu'nun bir parçası olarak hak ettiği yere geri
getirme misyonu olarak inşa edildiğinden işgale yol açan motive edici bir
faktördü.
Amerika Birleşik Devletleri, Birleşik Krallık ve diğer birçok Avrupa ülkesi, mali varlıkları, yatırımları ve ticari faaliyetleri ile ilgili olarak Rus bankalarına, iş çevrelerine ve politikacılara ilgili yaptırımlar uygulamıştır. Rusya'nın uluslararası ticarete de dahil olduğu göz önüne alındığında, batılı ülkeler, yaptırımların uygulanması yoluyla yanıt vererek Rusya'nın yalnızca izole edilmeyeceğine, aynı zamanda ekonomileri üzerinde olumsuz etkilerle karşı karşıya kalacağına ve bunun da bir şekilde Rus liderliğini geri çekmesini etkileyeceğine inanıyor. Bu tür yaptırımların gevşetilmesi, hatta daha da uzatılması için Ukrayna'nın dışına çıkması, yaptırımların bir sonucu olarak hissedilen kısıtlamalar ve hayal kırıklıkları nedeniyle vatandaşlarını hükümetlerine karşı isyan etmeye itiyor.
BERK SALTABAŞ
MUĞLA SITKI KOÇMAN ÜNİVERSİTESİ
SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER
BÖLGESEL ANALİZ TOPLULUĞU
AHMET
AH
Yorumlar
Yorum Gönder