NOT FORGIVE NOT FORGET: BOSNA SAVAŞI
Geride
bıraktığımız yüzyıl içerisinde dünyamız iki büyük savaşa ve onlarca çatışmaya şahitlik
etmiştir. İkinci dünya savaşının sona ermesinin ardından dünya barışını sağlamak
amacıyla çeşitli topluluklar kurulmaya başlamış ve hoşgörünün hakim olduğu bir
dünya düzeni çizilmeye çalışılmıştır. Fakat yanı başımızdaki yakın geçmişimizle
yüzleştiğimiz zaman bunun henüz sağlanamamış
olduğunu görüyoruz.
Sovyetlerin
dağılmaya başlaması, sosyalist ekonominin gücünü kaybetmesi, ulus-devlet ideolojisinin
yeniden yükselişi ile birlikte 90’lı yılların başında Slovenya ve Hırvatistan Yugoslavya
Sosyalist Federal Cumhuriyeti’nden ayrılmış ve dağılma başlamıştır. Bununla
beraber Bosna Hersek, Sırbistan, Makedonya ve Karadağ da bağımsızlıklarını ilan
etmişlerdir. Fakat Sırplar Bosna Hersek’in bağımsızlığını kabul etmemiş ve
1960’lardan beri sistematik olarak devam eden Sırplaştırma politikalarını
1992-95 yılları arasında Bosna’ya açtıkları savaş izlemiştir.
Her
savaş elbette kendi içerisinde trajediler barındırır fakat Bosna’da yaşananlar
oldukça farklı. Bu savaş tamamen yok etmek üzerine kurulmuştur. Sırplar Bosnalı
Müslümanları Osmanlı döneminde İslamı seçerek Türkleşen hain Sırplar olarak tanımlarlar
ve savaş yılları boyunca kitlesel ve sistematik olarak kadınlara tecavüz etmiş,
etnik temizlik hedeflemişlerdir. Mostar’da bulunan Savaş ve Soykırım Müzesi’nde
savaş dönemine ait görüntüler sergilenmekte ve Sırp askerlerinin tüm dünyanın
gözü önünde yaptıkları işkencelerden ne kadar keyif aldıkları gösterilmektedir.
Sırplardan kaçan Bosnalı Müslümanlar yolda askerler tarafından yakalanmış,
gözleri önünde arkadaşları vurulmuş ve cesetlerini kendi elleriyle taşımaları
konusunda baskı yapılmıştır. Yine müzede yayımlanan video kasetlerin birinde
Sırplara yakalanan yaşlı bir amcaya kendi ailesini çağırmasını ve bulunduğu
yerin güvenli olduğunu söylemesini isteyip, ailesi yanına gelince gözleri
önünde tüm ailesini yok etmişlerdir. Bugün Bosna Hersek’te mezarsız yatan kaç
kişi olduğu hala bilinmiyor. Aynı zamanda 1992 yılında içerisinde iki milyondan
fazla kitap ve belge barındıran Ulusal Kütüphane de yakılmıştır. Bundandır ki
bu savaş yok etme üzerine kuruludur deyişim. Bir ülkeyi yok etmek isterseniz
tarihini yok etmeniz gerekir.
Pandemi
tüm dünyayı sardığında ve marketler yağmalandığında Saraybosna’da bu tarz
olaylar çok az yaşanmış. Bunun sebebini sorduğumda ‘Buradaki halk savaşa çok
yakın bir zamanda şahit olduğu için eğer komşumda varsa benimle zaten paylaşır düşüncesi hakim’
cevabını aldım. Savaşa şahit olmuş bir halk üzerinden ne kadar zaman geçse de o
günleri unutmazmış. Unutulmaz önderleri Aliya Izzetbegoviç’in de dediği gibi
‘Affet ama asla unutma’. Bunun içindir ki kentler, meydanlarda yahut ara
sokaklarda farketmeksizin yıkılmış ama onarılmamış, kurşunlanmış ama
yenilenmemiş binalarla çevrilidir Bosna Hersek’te. Affetseler dahi unutmamak
için…
KAYNAKÇA
*THE
ANALYSIS OF BOSNIAN-SERBIAN CONFLICT IN BOSNIA AND HERZEGOVINA /Harun
Semercioglu/ Electronic Journal of Social Sciences / Autumn-2017 Volume:16
Issue:63
*BOSNA-HERSEK:
ETNİK SAVAŞ, EKSİK ANDLAŞMA / Cüneyt Yenigün - Ümit Hacıoğlu
*The Second generation’s
imagery of the Bosnian war (1992-1995)Kalina Yordanova, Independent Scholar
*32. Gün Belgeseli
ZİLAN
AVCI
MUĞLA
SITKI KOÇMAN ÜNİVERSİTESİ
SİYASET
BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER
BÖLGESEL
ANALİZ TOPLULUĞU
Yorumlar
Yorum Gönder