MAHSA AMİNİ VEYA İSYAN

 


    Yaşadığımız coğrafyada 400 yıla yakın zamandır değişmeyen sınıra sahip olduğumuz tek ülke: İran. İran’da 2022 Eylül ayında gerçekleşen olaylar ve 22 yaşındaki genç bir kadının başörtüsü takmaması sebebiyle öldürülmesi sonucunda İran ve pek çok ülkede,  kadın erkek fark etmeksizin, İran’da yıllardan beri süregelen kıyafet kurallarını protesto ederek özgürlüklerini istiyorlar. Olay üzerine Belçikalı kadın sanatçı Edith Dekyndt tarafından 2008 yılında tamamlanan ‘saçtan yapılmış bayrak’ eseri, İranlı kadınların dayanışma simgesi olmuştur. Eser aslında 19. Yy.’ın başında Fransa’da yok edilen 100 Afrikalı kölenin insan haklarını sembolize etmek için yapılmıştır, bugün ise İranlı kadınların özgürlüğü için bir sembol haline gelmiştir. Aradan yüzyıllar da geçse insan hakları gereken ilerlemeyi bugün hala kaydedememiş durumdadır.  Dünya gündeminde ve sosyal medyada politik ve ünlü isimler, milli sporcular dayanışmaya katılmış ve olayın sembolü haline gelen saçlarını, tepkilerini göstermek için kesmişlerdir.

Bir kadının saçının gözükmesi sebebiyle ya da aslında birilerinin dini ya da dünya görüşlerine uymaması sonucu şiddete maruz kalmış ve en sonunda özgürlüğünün bedelini canıyla ödemiş olması, bugün 21. Yy.’da  kabul edilemez. İran devleti 21. Yy.’da ortaçağı yaşamaktadır, ki Mahsa Amini cinayeti ortaçağda bile kabul görmeyecek bir cinayyettir. Mahsa Amini’yi öldüren ahlak polisi değildir tam olarak, Mahsa’yı öldüren gerici ve yobaz düşüncedir.

 

‘’Acaba bu ataerkil erkek terazisinde eşitlenebilmek için daha kaç ton acı lazım? Özgürlük kaç ölüm ister? Kaç kadın, kaç evlat ister, kaç kavga, kaç savaş, kaç cehennem ister?’’

 

Yaşanan bu olaylarla birlikte İslam, ahlak, özgürlük, devrim ve İran gibi kavramların birbirine karman çorman olduğunu da görmekteyiz. İran’da şii’liğin devlet dini haline getirilmesinin sonucunda din adına ortaya konulan iktidar uygulamaları ve zorbalıklarının, İran toplumunda dini güçlendirmekten daha ziyade zayıflatmakta olduğunu açıkça söylemek mümkündür. Devletin adına ‘’İslam’’ diyerek yönetim biçiminin İslamileşemeyeceğini bir kez daha görmüş olduk. Günümüzde hala birçok Arap ülkelerinde, devletin dininin İslam olduğu yazmaktadır. (İran, Afganistan, Pakistan, Mısır, Suudi Arabistan, Yemen, Katar) Ancak devletin bir dininin olması, o ülkelerde de tıpkı İran’da ki gibi, ne o devletleri ne de toplumlarını o dine ve kurallarına uygun kılmaktadır. İran ve İran gibi devletler, iç siyasetlerinde asıl İslam’a uygun olmayacak şekilde yolsuz, adaletsiz ve insan haklarından bir haberdir. Bütün bunlar devletin dininin İslam olarak yazılmasıyla: bolca dini kılık kıyafet ve ibadetlerin görünüşte yerine getirilmesiyle meşrulaştırılabilmektedir.

İran’da bir kadına 6 yaşındayken henüz birinci sınıftayken, başörtüsü zorunluluğu getirilmektedir. İranlı kadınların hikayeleri buradan sonra başlamakta: ayrımcılık, şiddet ve kadına karşı olan bütün yasalar. İran’daki protestoları Amini’nin ölümü ateşlese de, aslında insanların öfkesi uzun zamandır süren işkence, haksızlık, yolsuzluk ve sosyo ekonomik sıkıntıların dışavurumudur. İnsanlar ifade özgürlüğü ve saygı görmek istemekte, çünkü bunlar İran’da uzun zamandır yok. Kendi ülkelerinde yaşamak ve daha iyi bir gelecek için, yetenek ve fikirleriyle ülkelerini daha iyi bir yer haline getirmek istemekteler. Aslında başörtüsüne karşı mücadele edilmemekte, ‘zorunlu’ başörtüsüne karşı isyan edilmektedir. İran rejiminin adı, ‘İran İslam Cumhuriyeti’dir.’ Ancak rejim ne islama ne de cumhuriyete benzemektedir.

İbni Haldun 14. Yy.’da Mukkadime’sinde ‘’Coğrafya kaderdir.’’ demişti. ‘’Yani ırk diye, milliyet diye bir şey yoktur. Coğrafya vardır. Yani der ki, güneş kime daha çok vurursa o kavruk olur, güneşi az gören beyaz kalır. Başka diyardan birini yargılamadan, onun coğrafyasında kendiniz doğmuş gibi düşünün.’’ Coğrafya kaderdir ve yaşanılan coğrafi alanın, sosyal çevrenin, onların sahip olduğu doğruların insan refahı üzerinde etkileri vardır.  Ortadoğu kadınlarının kaderleri, dini yanlış kullanmakla, geri kalmışlıklarla ve ataerkil zihniyetle beraber fazlaca şiddet ve istismar görmektedir.

 2021 yılında World Economic Forum’un yayımladığı Küresel Cinsiyet Uçurumu Raporu’nda,  geride bıraktığımız Covid-19’un yine en çok kadınları ve kız çocuklarını olumsuz etkilediği belirtilmiştir. Küresel cinsiyet uçurumunun kapanması için tahmini süre 99,5 seneden, 135,6 seneye yükselmiştir. Bu uçurumun kapanmasını günümüzde yaşayan kadınlar dahil belki hala doğmamış olan kız çocukları bile göremeyecekler. 146 ülke içerisinde İran ise 143. sırada.

 

Yazımın sonunda ‘’Evet, isyan!’’ şiirinin bir bölümüne yer vermek istiyorum. Ortadoğu: kavganın göbeği, Ortadoğu güllerin bin yıllık mezarı.

‘’… ben kara kavruk yüzümün arkasında
kırbaçlayarak büyüttüğüm ağrıyı bırakıyorum
bana ne çerçilerden, çerilerden, kullardan
halksa kal'am onu kal'a kılan benim
boşanır damarlarıma yılların kahraman gürültüsü
çünkü kavganın göbeğidir benim yerim.

ay vurunca çatlatır göğsümdeki mahşeri
çünkü kavganın göbeğidir benim yerim
canlarım, kollarında parti pazubentleri
dik başlar, erkek haykırışlarla
göndere, en yukarlara çekiyorlar
en yukarlara çatlıycak kadar aşki yüreklerini.
yıllardır çocuk başları akıyor yamacımızdan
yıllardır balçıklı bir hayvan çeperlerimizde
kentlimiz cebinde cinayet fotoğraflarıyla sofraya oturuyor.

ben merd-i meydan
yani toprağın ve kanın gürzü
güllerin bin yıllık mezarı bendedir
yukardan bakarım efendilerin pusatlarına
insanların bütün sabahlarını merak ederim
gök hırpalanmaktadır merakımdan
ıtır kokan benim yumruklarımdır
benim kavgamdır o, aşk diye tanınan.

alanlara çok bilenmiş yüreğim alanlara
vurulsun kösleri şu gâvur sevdamızın
vursun isyanın bacısı olan kanım karanlığa
zülküf de vursun.
yüzüne ay kırıkları çarpıp uyansın sevdiğim.’’

 

 

                                                       KAYNAKÇA

1.       World Economic Forum Cinsiyet Farkı Raporu 2021 ve 2022,  weforum.org

2.       İbni Haldun, Mukaddime 1389

3.       BBC News, BBC News Türkçe

4.       Evet, isyan.  İsmet Özel 1967

Fatma Nur ALKAN

MUĞLA SITKI KOÇMAN ÜNİVERSİTESİ

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER

BÖLGESEL ANALİZ TOPLULUĞU

Yorumlar

Popüler Yayınlar