AFRİKA'DA KADIN OLMAK
Dünyada başta Birleşmiş Milletler (BM) olmak üzere birçok
devletin çeşitli politikalarla desteklemeye çalıştığı toplumsal cinsiyet
eşitliği kavramı hala tam olarak istenilen ve beklenen noktada değil. Toplumsal
cinsiyet eşitliği her zaman üzerinde durulan bir konu olmasına rağmen Afrika
ülkelerinde bu konuya gereken önemin verildiğini söylemek mümkün değil bu
durumun sebepleri de alışılagelmiş ataerkil sistem, kadınların ikinci bir
tercih oluşları ve bununla beraber yoksulluğun da eklenmesi kadınların o
toplumda maruz kalacağı durumları tahmin etmemizi sağlıyor.
Afrika bölgesi kadınlar, kadın hakları, uluslararası
örgütlerdeki ve kamu kuruluşlarındaki kadınların rolü, ülke kalkınmasında
verilen yer daha doğrusu verilmeyen yer ve yapılan haksızlıklar denildiği zaman
akla ilk gelen bölgelerden birisidir. Afrika bölgesindeki kadınlar küçük
yaşlarda eğitim hayatından, çocukluklarından koparılıyorlar. Kayıt dışı olarak
çalıştırılıyorlar ya da evlendiriliyor. Onlar aileleri için bir para kaynağı
olmaktan öteye gitmemeye başlıyor. Küçük
yaşlardan itibaren yaşam mücadeleleri başlamış oluyor. Nedenlerini hepimiz
biliyoruz. Yoksulluk hat safhada, yardımlar yeterli değil, devlet kapasitesi
eksik, kız çocuklarına okulları bittikten sonra istihdam sağlanmayacak olduğu
biliniyor, bir seçim yapılacak olduğu takdir de erkeklerin tercih edileceğinin
biliniyor olması. Yapılan araştırmalarda Sahra Altı Afrika’da kadınların
kalkınma sorunları arasında yok sayılması bunlarla ilişkili olarak kadını
ikincilleştiren mülkiyet hakları, ücretsiz bakım ve ev işleri ile kadına
yönelik şiddetin ön plana çıktığı görülmüştür. Eğitim hayatını düşündüğümüz de
zorlu şartlar ve koşullar bu sürecin kısalığına sebep olmaktadır. Eğitimini tamamlamış kadınların dışında
çalışan kadınların kayıt dışı olarak çalıştığı bilinmekte bu durum da
oluşabilecek iş kazaları sonucu edinilemeyecek hakları, verilmeyecek emeklilik
hakları, doğum izinleri, hak ettikleri ödenekleri alamayacakları gibi sorunları
da beraberinde getirmiş oluyor. Ek
olarak Afrika ülkelerinde yaşanan askeri müdahaleler ve sömürgeciliğin yüksek
oluşu kadınların siyasi hayata katılımını yüksek anlamda engelleyerek cinsiyet
eşitsizliğini arttırdığını rahatça söyleyebiliriz. Böylelikle de kadınların
ulusal parlamentolarda ve siyasi konumlarda yer alması gittikçe zorlaşmış
olmakta. Kamu da yer alan kadınların sayısının bu anlamda ciddi derece az
olduğunu söylemek mümkün ve bunlara ek olarak kadınların siyasi noktalarda
bulunmamak isteme sebebi kendilerini gelecek tehditlere karşı savunmasız
hissetmeleri bunu da açıklayacak olursak son zamanlardaki kadınlara yönelik
şiddet ve istismar durumunun uzun zamandır o bölgelerde cezasız kalacağını
biliyor olmaları.
Şunu da biliyoruz ki Afrika bölgesinde kadın başkanların
göreve gelmelerini incelediğimiz de bu bölgedeki istisnai durumlar haricinde
kadın başkanların göreve geliş şekilleri aktif durumdaki devlet başkanlarının
vefat etmiş olmaları ya da görevlerinden istifa etmeleridir. En yakın
örneklerden birisi de Tanzanya Cumhurbaşkanı John Magufuli'nin ölümünün
açıklanmasının ardından Cumhurbaşkanı yardımcısı Zanzibarlı kadın siyasetçi
Samia Suluhu Hassan anayasa gereği yeni Devlet Başkanı olarak göreve
başlamasıdır. Yapılan seçimler ile göreve gelen kadın başkanlardan ve
siyasetçilerden tabi ki de söz edebiliriz ancak bu kişilerin görev sürelerinin
erkek başkanların görev süresiyle kıyaslanması mümkün değil. Sadece bunlarla
bitmiyor kadınların ekonomik alanda özgürleşmeleri de ellerinden alınıyor bunun
en temel sebebi ülkelerde hala ‘geleneksel hukuk’ a dayalı bir sistemin olması.
Örneğin Tanzanya'da 1999 tarihli Köy Arazileri Kanununda kadın ve erkeklere
eşit mülkiyet hakları verilmesine rağmen bahsettiğimiz geleneksel hukuk
dayatması yüzünden bu kanunun uygulanmasının söz konusu bile olmadığını
biliyoruz. Aslında Afrika’da kadın haklarını düzenleyen çeşitli uluslararası
düzenlemelerin bulunduğunu söylemek mümkün.
Bunlardan birisi ‘’ Afrika İnsan ve Halkların Hakları sözleşmesi’’ bu
sözleşmenin kabul edilmesinden sonra buna ek olarak ‘’Ek Kadın Hakları
Protokolü‘’ de yürürlüğe giriyor. Ancak söz ettiğimiz gibi ülkelerde hala
geleneksel hukuk sistemi devam ettiği için protokolün uyumlu ve uygulanabilir
olması için bir takım değişikliklerin yapılması gerekmekte yoksa taraf olan
devletlerin yükümlülüklerinin bir önemi kalmamış oluyor. Ve eşitlikten,
haklardan söz etmek pekte mümkün olmuyor.
Sonuç olarak baktığımız takdir de biz kadınlar olarak
biliyoruz ki tüm dünya genelinde bu durumla savaşmaya ve haklarımızı elde etmek
için çabalamaya devam edeceğiz. Çünkü bir devlet başkanı olmak, bir siyasetçi
olmak ya da uluslararası örgütlerde adını duyurmuş kadınlar olmak bizim en
doğal haklarımızdan sadece bir kısmı. Erkekler ile aynı şartlar sağlandığında
durumda Afrika’daki birçok kadın hem günlük hayatta hem de uluslararası
konularda hak ettikleri yerlere konumlara geleceklerdir. Afrika’da ki
kadınların bu zorlu durumlara rağmen hayatta kalma çabasını ve yaşam
mücadelesini takdir etmemek elde değil.
En kısa sürede hak ettikleri başarıyı elde edeceklerine inancımız her
zaman tam olacak.
KAYNAKÇA
https://afam.org.tr/afrikada-kalkinmada-kadinlarin-rolu/
http://www.southafrica.org.tr/index.php/tr/haberler/elcilik-aktiviteleri/731-duenya-kad-nlar-guenue
ELİF NAZ KAYAŞ
MUĞLA SITKI KOÇMAN ÜNİVERSİTESİ
SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER
BÖLGESEL ANALİZ TOPLULUĞU
Yorumlar
Yorum Gönder