MÜLTECİ SORUNU VE GÜNCEL SEYİR




Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarihinin her döneminde olağan veyahut olağandışı durumlar fark etmeksizin kendi ülkesine mensup olsun veyahut olmasın mağdur insanların içinde bulundukları durum dahilinde uzanan güçlü ve merhametli bir el olmuştur. 

Yakın tarih bazında bakıldığında Ortadoğu bölgesindeki olaylara tutumu mercek altına alınabilir. Bu mercek yakınlaştırıldığında Arap Baharı ile başlamış olan Suriye krizi en belirgin ve somut örnektir. 
2011 tarihinden itibaren dalga olarak küresel bir krize evrilen Arap Baharı, bu tamlamanın ™ tersi şekilde etkisini göstermeye başlamıştır. Kişilerin politik ve kontrolsüz davranışlarıyla senkronize şekilde hızla ilerleyen bu dalga etkisi, bugün başta Türkiye Cumhuriyeti Devleti olmak üzere bir çok çevre ülkeyi etkilemiştir.

Türkiye Cumhuriyeti göç ve Suriyeli mülteciler konusunda AB ile görüşmelere başlamış ve günümüze kadar gelen süreç şekillenmiştir. Türkiye’nin yeterli desteği almadığı ve alamayacağı 18 Mart 2016’da Avrupa Birliği ve Türkiye arasında imzalanan Mülteci Mutabakatı’ndan altı ay sonra Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan durumu şu şekilde dile getirmişti; Bize ödenen 179 milyon Euro, bize söz verilense 3 milyar Euro. Bu teyitten itibaren politik olarak fonların ve yardımların normal seyirde yapılmadığı gözler önüne serilmiştir. 
 
Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin izlediği “Açık Kapı” politikasının daha sonrasında kapanmayan bir kapıya evrilmesi iç işlerinde sıkıntıları tetikleyici olmuştur. Güncel revize ettiğimizde Türkiye’de kayıt altına alınmış geçici koruma statüsündeki Suriyeli sayısı 21 Nisan 2022 tarihi itibarıyla bir önceki aya göre 7 bin 794 kişi artarak toplam 3 milyon 762 bin 385 kişi oldu. Suriyeli sayısı yılbaşından bu yana 25 bin 16 kişi artmıştır. Bununla beraber kontrolsüz doğumlar ilaveten Suriyeli mültecilerin bu konulardaki desteklere çoğunluğunun kişisel olarak kapalı olması nüfus olarak kontrolsüz ilerlerken, bu nüfusun ileri vadede toplumsal ve ekonomik sorunların öngörülebilmesine imkan vermektedir.
Yakın zamanda basında özellikle öne çıkan mülteci sorunu, kendi içinde de çeşitlenerek krize ilerlemiştir. Artan konut fiyatları, hizmet sektörü ve iş bazında bakıldığında Türkiye Cumhuriyeti’nin kendi halkı anavatanında stresle ve huzursuzlukla burun buruna gelmiştir. Olayların politik yanının yanı sıra Twitter ve benzeri sosyal mecralarda Türk halkını tahrik edici paylaşımlar ve hadsiz bir şekilde yapılan anonim paylaşımlar olayların psikolojik boyutunu da etkilemiştir. Var olan ekonomik ve toplumsal olaylardan ötürü psikolojik olarak etkilenmeye oldukça müsait olan halk tahriklere sürüklemiştir. Çoğu paylaşım ve haberin kaos ve provokasyon amaçlı servis edildiği resmi haber sitelerinin ve yetkili kişilerin açıklamalarında belirtilse de genel seyirde maalesef olumsuzluk varlığını korumuş ve korumaya da devam etmektedir.

Suriyeli mültecilerin genç nüfus aralığında bulunan bireylerine verilen eğitim, dışarıdan gelen yardım fonlarının en çok aktarıldığı bölüm olmuştur. Buna karşın Türkiye Cumhuriyeti’nde barınan Suriyelilerin çoğu Türkçe yerine kendi dillerinde kalmaya ısrar etmiş, öyle ki çoğu işletme tabelalarında Arapça yazı kullanmaya ısrarla devam etmiştir. Çıkarılan karar ile her ne kadar Arapça tabelalar kaldırılmış olarak basına servis edilse de, teyitli olarak bakılmaya elverişli şekilde Kilis ve Hatay gibi hudut şehirlerimizde aslında tabelaların yalnızca alfabetik olarak Türkçeleştirilip revize edildiği görülmüştür. Bu ve birleşik sebeplerle mülteci statüsünün yeri Türk vatandaşlığına evrilmeye başlanmıştır. Vatandaşlık alan kişiler başta oy kullanabilmek gibi bir çok hakkı da doğal olarak ele almıştır. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan, özellikle 18 yaş üstü genç erkek nüfusuna bakıldığında genel itibariyle tekrar Suriye Devleti yani aslında ait oldukları ülke yerine Türkiye Devletinde kalmaya devam etmektedir. Gösterilen tepkiye tezat şekilde ülke bütünlükleri adına manevi bir adımda bulunmamışlardır. Bunun teyidi ise Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin düzenlemiş olduğu sınır ötesi ve Suriye menzilli operasyonlarda ÖSO ( Özgür Suriye Ordusu) ve ek olarak buradaki Suriye halkından gözle görülür talep olmamasıdır. Bahsi geçen Özgür Suriye Ordusu da güncel şekilde bakıldığında hedefini ve varlığını koruyamamıştır. Bu alanda Suriye halkına en sağlam destek Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından sağlanmış ve Cerablus, Afrin, El-Bab, İdlip, Halep, Rasulayn, Tel Abyad gibi bölgelerde Türk Ordusu şehitler vermiştir. Bunun en ağır örneklerinden birisi İdlip hava saldırısında şehit düşen 33 Türk askeridir. Rakam olarak bir dahi çok büyük bir darbe ve acı iken bu rakamın elzem şekilde olması unutulmayacak bir şekilde tarihte yerini almıştır.

Mülteci ve göç sorunu masum seyrini kaybetmiş ve çevresini de ağır boyutta etkilemiştir. Askeri, ekonomik ve toplumsal huzursuzluğa evrilmiş bir misafirlik Türkiye için şiddeti yüksek bir krizdir. Önümüzdeki süreç içerisinde mülteci ve göç sorunu adına hızlandırılmış çalışmalar ile senkron şeklinde düzenlenmiş bir yol izlense dahi bu süreç Türkiye için ardında yorgun bir süreç bırakacaktır. Olayların çok faktörlü boyutlara ulaşması başta politik arena olmak üzere bir çok alana tesiri beklenmektedir. İç siyasetimizde de tansiyonun bu konu üzerinden yükselmesi ileriki vadede doğacak fikir çatışmalarına neden olacaktır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti için ve aynı zamanda Suriye Halkı için en sağlıklı olanı herkesin ait olduğu ve doğduğu topraklarda kalmasıdır. Türk Devleti en başından beri süreci sahiplenici şekilde yürütmüş ve halkı da aynı şekilde merhamet ve alanını esirgememiştir. Barışçıl olarak her ülkenin kendi alanında ve sınırlarında istikrarı sağlaması en sağlıklı olanıdır. Bağımsız, demokratik ve manevi değerlere bağlı bir ülke ve halk kendi alanında daima var olmalıdır. 

KAYNAKÇA

BBC News

Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı Resmi Sitesi

Göç İdaresi Resmi Sitesi 

Mülteciler Derneği Resmi Sitesi

Türk Silahlı Kuvvetleri Resmi Sitesi

EuroNews
DİLAN KÜSBECİ 

MUĞLA SITKI KOÇMAN ÜNİVERSİTESİ

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER

BÖLGESEL ANALİZ TOPLULUĞU
 

Yorumlar

Popüler Yayınlar