KASIM CÖMERT TOKAYEV’İN TÜRKİYE ZİYARETİ İLİŞKİLERDE YENİ BİR DÖNEMİN HABERCİSİ OLUR MU?
Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev’in
Türkiye ziyareti ve bunun olası etkilerini anlatmaya başlamadan önce hem
Kazakistan’ın bölge için önemi hem de Ocak ayında ülkede yaşanan halk
gösterilerinden bahsetmek niyetindeyim. Kazakistan, sahip olduğu coğrafi konumu
ile Asya’nın Avrupa’ya açılan kapısı iken Avrupa’dan Asya’ya geçişin son
durağıdır. Avrasya’nın kalbidir ve dolayısıyla bölgesel ve küresel tüm
projelerin içerisinde yer almaktadır. 16 Aralık 1991 tarihinde bağımsızlığını
kazanan Kazakistan, Orta Asya bölgesinde iç savaşların yaşanmadığı en büyük
ülke olmakla birlikte, kurucu Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev’in ortaya
koyduğu liderlik ile nükleer silahlardan vazgeçmiş, çok yönlü barışçıl bir dış
politika izlemiş, içeride ise Kazakistan vatandaşlarını kapsayacak hoşgörülü ve
barışçıl bir dil kullanmıştır. Nazarbayev döneminde ekonomik açıdan ciddi bir
istikrar ve büyüme yakalanmış, dış yatırımlarda ülke çekim merkezi haline
gelmiş, ekonomi ve ticaretle ilgili buna uygun kanunlar çıkarılmıştır.
Nazarbayev, hoşgörüyü hiçbir zaman elden bırakmayan, diğer etnik gruplara ve
dinlere mensup insanları hor görmeyen ve mezhep ayırımcılığı yapmayan başarılı,
pragmatik ve anlayışlı bir yönetim şekli geliştirmiştir. Nazarbayev, Türk dünyası için atılacak en önemli
temelleri atmış, fikirleriyle Türk
dünyasına öncülük etmiştir. Bir yandan bunlar yaşanırken ve Kazak halkı Nazarbayev’in
siyasi, ekonomik ve toplumsal politikalarını benimserken, diğer yandan 2022
yılının Ocak ayında yaşanan halk ayaklanmaları ile ülkedeki sorunların da yine
kendisi tarafından meydana getirildiğini ifade etmişlerdir. Bu bağlamda, 19
Mart 2019 tarihinde Nazarbayev’in istifası sonrası yaşanan durumun aslında
yarım bir iktidar değişimi olduğunu dile getiren halk, "Yaşlı adam
gitmeli" sloganı atarak siyasi elitlerde de ciddi bir değişim istendiğini
göstermiştir.
Nazarbayev’in ülkeyi gelecek jenerasyonlara
hazırlaması için koltuğunu bıraktığı Kasım Cömert Tokayev için de ilk önemli
test alanı olan Ocak olayları, kısa süre içinde yatıştırılmış ve hazırlanan
yeni anayasa değişimi için referandum yapılmasına karar verilmiştir. Böylece
halkın talep ve beklentilerine karşılık verileceği görülmüş ve Cumhurbaşkanı
Tokayev’in attığı adımlar Kazak halkı tarafından teveccüh görmüştür. Cumhurbaşkanı
Tokayev halkın taleplerine en başından beri kulak vermiş ve onları dinlemiştir.
Nitekim Tokayev, 11 Ocak 2022 itibariyle Kazak meclisinde yaptığı konuşmada
ülkede siyasal açıdan birçok aksaklığın, rüşvetin ve liyakatsizliğin olduğunu
söyleyerek bir anlamda yerine geçtiği Nursultan Nazarbayev’in çizgisini devam
ettirmekle hata yaptığını itiraf etmiştir.
Ocak olaylarının sonunda şu durum çok net
anlaşılmıştır: Halkın beklentileri dikkate alınmalı, sorunlar unutturulmamalı,
uzun zamana yayılmamalı, refahın adil bölüşümü, fırsat eşitliği, nepotizm ve
kleptokrasi kavramlarına ihtimam gösterilmelidir. Bölgenin diğer ülke liderleri
Kazakistan’da yaşanan bu olaylardan ciddi dersler çıkararak, daha fazla otoriterleşme
yerine daha fazla demokratik adımlar atmalı, refahın büyük bir bölümünün
yönetici zümre içinde bölüştürülmesi tepkilerine kulak vermeli, sosyal gruplar
arasında dışlanmışlık hissini ortadan kaldırmalı, insanların yöneticileri
tarafından önemsendiklerine inanmaları sağlanmalı, rejimin kişiselleştirilmesi
alışkanlığından derhal vazgeçilmeli, kamu görevlilerinin ve güvenlik güçlerinin
halka insanca davranmaları sağlanmalıdır. Kısacası tavandan tabana yayılan yeni
bir sürecin inşası sadece Kazakistan’da değil diğer Orta Asya devletlerinde de
başlamalıdır. Aksi takdirde bu olayların, öfke patlamasının ve bunların ardına
saklanan terörist-vandalist faaliyetlerin tekrar yaşanabilme ihtimali ile karşı
karşıya kalabiliriz. Kazakistan’da yapılacak anayasa referandumunun bu süreci
başlatacağına inanıyoruz.
Cumhurbaşkanı Tokayev’in 10 Mayıs’ta başlayan
Türkiye ziyaretine gelecek olursak, bu ziyaretin çok geç kalınmış bir ziyaret
olduğu söylemekle başlamak istiyorum. 12 Kasım 2021 tarihindeki Türk Devletleri
Teşkilatı Zirvesi’ni saymaz isek Tokayev’in üç yıllık iktidarında Türkiye’ye
ilk resmi ziyaretini şimdi gerçekleştirdiğini görüyoruz. İkili ilişkilerin son
üç yılda durgun bir hal aldığı ortada. Bu durum rakamlara da yansımaktadır.
Zira, Anadolu Ajansı’nın ikili ticaret hacmini 5 milyar dolar olarak vermesine
rağmen, TUİK’ten aldığım rakamlar iki ülke arasındaki ticaret hacminin 2.883
milyar dolar olduğunu gösteriyor. Bir başka ifadeyle, ticaret hacmi artacağına
zamanla azalmış. İlk başlarda ortaya koyduğumuz 5 milyar dolarlık ticaret
hedefinin de biraz uzağındayız.
Genel olarak bakarsak, Türkiye ile Kazakistan
arasındaki ilişkiler hem ikili hem de bölgesel ve küresel açıdan beklentilerin
uzağında kalmıştır. Son 30 yılda iki ülke arasında büyük bir ekonomik başarı
öyküsü yazılamamıştır. 1991-1995 arası dönemde Türkiye’nin sağladığı mali yardımlar,
TİKA ve TÜRKSOY gibi kurumlarımızın sağladığı teknik ve kültürel destekler ve
Kazakistan’ın da içinde olduğu 10.000 öğrenci projesi sayesinde ilişkileri derinleştirmeye
çalıştık. Adriyatik’ten Çin Seddi’ne Türk dünyası söylemini benimsedik. Türkçe
Konuşan Devlet Başkanları Zirvesi düzenledik. 1995-2000 yılları arasında hizmet
sektörü ve ülkedeki inşaat işleriyle uğraştık. Türkiye olarak küçük yatırımlar
yaptık ama petrol, gaz ve değerli madenler gibi sektörlere yatırım yapmadık.
Kazakistan ekonomisinde etkili olan bir yatırımcı aktör olamadık. 2000-2007
yıllarında ise yani Türkiye’de Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in ve şimdiki
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın bu dönemin ortalarındaki Başbakanlık
dönemlerinde ilişkilerin siyaseten ve liderler düzeyinde durgunlaştığına şahit
olduk. 2007 yılından sonra ise birçok açıdan ikili ilişkilerimiz sıçrama
yakalamıştır. Bu dönemden sonra liderler düzeyindeki görüşmeler artmış,
kurumsal ilişkilerin hukuki zeminlerinin atılmasına özen gösterilmiş, Yüksek
Düzeyli İşbirliği Konseyi oluşturulmuş, eğitim ve kültürel projelerin sayısında
ciddi artış yaşanmış ve Türkiye ile Kazakistan arasında daha fazla ulaşımın
arttığı bir döneme girilmiştir.
Şimdi ise bu ziyaretin iki ülke arasında
yeniden pozitif bir sıçrama yaşatacağı bir döneme giriyoruz. Bu dönemde geçiş
kotalarını kaldırmalıyız. Birbirimizden ithalat ve ihracatı teşvik etmeliyiz.
Gümrük işlemlerine standardizasyon getirmeliyiz. E-ticaret altyapısını
güçlendirmeliyiz. Üzerimizdeki döviz baskısını azaltmak için milli paralarımız
ile ticaret yapmalıyız. Daha fazla Türk yatırımcı çekmek için demokratik ve
hukuki adımları atmaktan imtina etmemeliyiz. Hava ulaşımında biletler, insan ve
mal taşımacılığı ucuzlatılmalı. Son
olarak, Tokayev’in Türkiye ziyareti çok verimli geçti. İki ülke arasında hukuk,
sağlık, ulaşım, iletişim, gençlik, askeri, kültür, tarım, eğitim, bilişim
teknolojileri ve çevre konularında 15 anlaşma imzalandı. İkili ticaret
hacmindeki yeni hedef yeniden 10 milyar dolar olarak belirlendi. Türkiye,
Kazakistan’a bundan sonra da Kazakistan istediği takdirde her türlü desteği
vereceğini ilan etti. Var olan mevcut stratejik ortaklığın geliştirilmesi
konusunda mutabakata varıldı. Ancak en heyecan verici işbirliğinin savunma
alanında yapılacağı beni bu ziyarette en çok heyecanlandıran mesele oldu. Zira
Türk Havacılık ve Uzay Sanayii AŞ (TUSAŞ) yaptığı açıklama ile geçen sene
Kazakistan’a insansız hava aracı sattığını duyurmuş, bu sene ise Kazakistan’da
kurulacak tesiste İHA’ların yani ANKA’ların ortak üretileceğini açıkladı. Bu
anlaşma ile Orta Asya bölgesine savunma ve havacılık endüstrisinde büyük katkı
sağlanacak ve Kazakistan ile olan bağlarımız yeni bir seviyeye yükselecek. Aynı
zamanda, Kazakistan ile yapılan savunma anlaşması sayesinde Kazakistan,
ordusunun modernizasyonu konusunda Türkiye’den yardım alacak ve bu durum diğer
Orta Asya ülkelerine de örnek olacaktır. Orta Asya ülkeleri bu vesile ile Rusya
kıskacından kısmen kurtulacak ve Türkiye’nin önemi bölgede daha da
artacaktır.
Doç. Dr. Serdar YILMAZ
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, Siyaset
Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü
Yorumlar
Yorum Gönder