Türkiye - Rusya İlişkilerinde Lider Faktörü: Erdoğan - Putin Örneği
Türk-Rus
ilişkilerinin yakın geçmişinde benzerliği görülmeyen krizler görüldü. 2015
yılında bir Rus savaş uçağı Türkiye tarafından düşürüldü. 2016'da Rusya'nın
Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov, bir Türk polisi tarafından vurularak,
Ankara'da hayatını kaybetti. Bu bir suikasttı. Geçen senenin şubat ayında,
Rusya destekli Suriye güçlerinin Türk Silahlı Kuvvetleri'ne bağlı bir tabura
düzenlediği hava saldırısı, en az 34 Türk askerinin ölümüyle sonuçlandı. Her
iki ülke arasında zaman zaman tansiyonlar yükselse de iki ülke de müzakereden
kaçınmamıştır. Eğer her iki ülkenin askeri gücü aralarındaki sorunları
çözemezlerse bölgedeki olası krizler kaçınılmaz hale gelebilir. Bu coğrafyanın
istikrarı açısından her iki ülke arasında iktisadi iş birliği yapılmalıdır. Uzun
yıllardır denge siyaseti izleyen Türkiye 3 yıl önce Moskova'yı ziyaret eden
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile
görüşmesinin ardından ilk kez, "Rusya bizim için stratejik bir
ortaktır" ifadesini kullanmış, Rusya'yı en büyük güvenlik tehdidi ve hasım
olarak gören diğer NATO müttefikleri, bu ifadeleri şaşkınlıkla karşılamıştı.
Bunun üzerine Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov 'Türkiye Moskova'nın stratejik
ortağıdır' demedi, Türkiye bizim partnerimiz" şeklinde bir ifadede bulundu.
Tek kutuplu
uluslararası sistemin bir sonucu olarak Türkiye ABD ekseninde devam ediyordu.
Son dönemlerde Türkiye Amerika’dan herhangi bir destek göremedi. Buna örnek
olarak Türkiye, Amerika’dan F-35 alamaması üzerine yönünü Rusya’ya çevirmiştir.
Dolayısıyla Amerika ile ilişkiler de değişime uğradı. Putin bazen Türkiye ile
bazı noktalarda anlaşmazlıkların olduğunu söylese de bu sözleri söylemekten
kaçınmıyor “Erdoğan sözünü tutan bir adam. Ülkesi için iyi olduğunu düşündüğü
bir şey varsa sonuna kadar gidiyor. Kiminle muhatap olduğunuzu anlamanız çok
önemli” diyor. Putin’in realist yaklaşımı ikili iş birliklerini daha da
güçlendirmiş. Buna TürkAkım doğalgaz projesini örnek verebiliriz. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, projeyi
Türkiye ile Rusya iş birliğinin 'son nişanesi' sözleriyle nitelendirdi. Rusya
Devlet Başkanı Vladimir Putin, "Eminim ki gelecekte de Rusya ve Türkiye
her iki ülke için de kârlı olacak daha pek çok ortak projeyi hayata
geçirecek" ifadelerini kullanmıştır.
Erdoğan ve
Putin Uluslararası siyasette de ortak çalışıyorlar. Bu çalışmaların her iki
ülke için de etkili olduğu görülüyor. Erdoğan ve Putin, Libya’da kalıcı ateşkes
ve barışın sağlanması için ortak hareket etmişlerdir. Cumhurbaşkanı Recep
Tayyip Erdoğan ile Rusya lideri Vladimir Putin, Libya'da kalıcı ateşkes ve
barış sağlanması amacıyla Berlin'de düzenlenecek konferans öncesinde ikili bir
görüşme gerçekleştirmişti. Erdoğan, "Değerli dostum, samimi diyaloğumuza
ve karşılıklı anlayışa dayalı çok boyutlu iş birliğimiz ortak coğrafyamızdaki
sorunların çözümü bakımından önemli katkılar sağlamaktadır" ifadelerini
kullandı.
Karadeniz
çevresinde yaşayan, dünya politikasına yön veren, bu iki devlet önümüzdeki
süreçte de Karadeniz bölgesinde kriz yerine iş birliğini seçerek bölgede
istikrar ve refahı egemen kılacaktır. Boğazları kontrol eden Türkiye, Rusya’nın
güvenliği için Karadeniz’de önemli bir role sahiptir. Nitekim Türkiye,
Montrö’yü geniş yorumlayarak Rusya’nın Boğazlardan geçişini kolaylaştırırken,
kıyıdaş olmayan devletlerin tonaj ve süre sınırına uymasını da sağlamaktadır.
Yukarıda da
dikkat çekildiği gibi Karadeniz’e en uzun kıyısı olan ülke Türkiye’dir.
Karadeniz Havzası’ndaki istikrarsızlık, çatışma, yasadışı göç, radikal akımlar,
enerji güvenliği gibi son dönem sorunları Türkiye’nin istikrar ve güvenliğini
doğrudan etkilemektedir.
Sonuç olarak
tarihi tecrübelerin açıkça gösterdiği üzere Karadeniz’in bir barış ve istikrar
havzası olması ancak Türkiye ve Rusya’nın iş birliğiyle gerçekleşebilir.
Türkiye’nin de politikaları bu yönde şekillenmeli. Örneğin Rusya’nın tepkisini
çekecek şekilde Montrö tartışmaya açılmamalıdır.
Gelişen
olaylarla beraber Türkiye NATO’ya bağımlı hale gelmemiş ve Türkiye’nin
stratejisi NATO’nun inisiyatifine kalmamıştır. Gelecek yıllarda umuyorum ki her
iki ülke açısından da olumlu iş birlikleri artacaktır.
Yorumlar
Yorum Gönder