Doğu Akdeniz Neden Önemli : Üçüncü Dünya Savaşı Mı Çıkıyor?

 

Doğu Akdeniz Bölgesi dünyada ispatlanmış petrol rezervlerinin %47’sini, doğal gaz rezervlerinin de %43’ünü içermesiyle zengin hidrokarbon yataklarına sahip bir havza niteliğine sahiptir. Yaklaşık 3,5 trilyon metreküp doğal gaz ve 1,7 milyar varil petrol rezervi bulunuyor. Bulunan bu zengin enerji kaynakları bölgeye olan ilginin artmasına sebep olmuştur. Doğu Akdeniz diğer adıyla Levant Havzasına kıyısı olan ülkeler Türkiye, Mısır, İsrail, Filistin, Lübnan, Suriye, KKTC ve GKRY’dir. Doğu Akdeniz’i jeo-stratejik anlamda değerli yapan faktörlerden biri ise Kıbrıs Adasıdır. Kıbrıs Adası bölgedeki hava ve deniz ticaret yollarının merkezinde, stratejik konumu nedeniyle de sabit bir deniz üssü, uçak gemisi ve gözetleme kulesi olarak kullanılabilme potansiyeline sahiptir. 2000 yılında önemli miktarda petrol ve doğal gaz yatakları keşfedilen bu bölge çoğu ülkelerin gözbebeği haline gelmiştir. Bu sebepten dolayı günümüzde bölge kriz, kaos ve çatışmalara gebedir.



Bu büyük pastadan pay almak isteyen kıyısı olan, olmayan her devlet kendi çıkarlarını düşünerek hareket etmektedir. Örnek vermek gerekirse Güney Kıbrıs Rum Yönetimi bazı şirketlerle anlaşarak kendi sınırlarında hidrokarbon aramaktadır. Rum Yönetimi 2003 yılında Mısır ile, 2007 yılında Lübnan, 2010 yılında İsrail ile MEB anlaşmalarına imza atarak Doğu Akdeniz’in paylaşımı konusunda aralarında pazarlık yapmışlardır. GKRY’nin Doğu Akdeniz’e kıyısı olan bazı ülkelerle iki taraflı anlaşma yapmaları gerginlikleri de arttırmıştır. GKRY’nin bu hamlelerine karşılık da KKTC, 2011 yılında Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’na arama izni vermiştir. GKRY tarafından tek taraflı olarak ilan edilen 13 parsel vardır ve bölgede faaliyet yürüten şirketler İtalyan, Güney Kore, Fransız ve Katar gibi birçok ülkelere aittir.

Kaynak: www.rusen.org/dogu-akdeniz-enerji-savaslari/

İki Ocak 2020’de Yunanistan’ın başkenti Atina’da İsrail, Yunanistan ve Kıbrıs liderleri arasında Eastmed Boru hattı sözleşmesi imzalanmıştır. Eastmed boru hattı Doğu Akdeniz’in kaynaklarını Kıbrıs ve Girit üzerinden Yunanistan topraklarına ulaştırması beklenen doğalgaz boru hattıdır. Doğal gaz Yunanistan üzerinden İtalya’ya oradan ise tüm Avrupa’ya aktarılması beklenmektedir. Fakat Türkiye bu boru hattının güzergâhını kabul etmemiş ve Libya’nın Ulusal Mutabakat Hükümeti ile Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) anlaşması yapmıştır. Bu anlaşmadan sonra Türkiye ve Libya kıyılarını karşılıklı olarak kontrol etmeye başlamıştır. Yunanistan, Türkiye’nin Libya hamlesine karşılık olarak da Mısır ile yeni bir MEB anlaşması imzalamıştır. 


Kaynak: www.trthaber.com/haber/dunya/uzmanlardan-eastmed-provokasyonu-yorumu-hukuka-aykiri-451295.html

Türkiye, petrolde %94, doğalgazda %99, kömürde ise %90 oranında dışarıya bağımlıdır. Türkiye bu enerji kaynaklarının önemli bir kısmını ağırlıklı olarak Rusya, İran ve Irak gibi Avrasya ve Ortadoğu ülkelerinden karşılamaktadır. Türkiye, mevcut coğrafi konumu itibarı ile Rusya ve Orta Asya ülkelerinden Avrupa’ya ulaşan petrol ve doğalgaz ihracatı için önemli bir geçiş noktası oluşturmaktadır, fakat kendi hidrokarbon rezervlerine sahip değildir. Bu sebeple Türkiye’nin, enerji ihtiyacının çok büyük bir kısmını ithal etmek mecburiyetinde olduğu hesaba katıldığında, Doğu Akdeniz’deki zengin enerji kaynaklarına olan ihtiyacın önemi ortaya çıkmaktadır. Bazı ülkelerin KKTC ve Türkiye’nin haklarını görmezden gelerek tek taraflı haksız girişimleri karşısında, Türkiye kendi haklarını korumak için bazı önlemler almıştır. Barbaros Hayreddin Paşa sismik araştırma, Fatih, Yavuz sondaj gemileriyle KKTC’nin ruhsat verdiği A, B, C, D, E, F ve G olarak adlandırılan alanlarda sondaj ve arama çalışmalarına başlatmıştır. Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ait deniz muharip güçleri de bölgedeki çalışmaları esnasında bu gemilere refakat etmiştir.

2020 Temmuz ortasında, Türkiye ardı ardına NAVTEX ilanlarıyla bölgede varlığını sürdürme konusunda kararlı olduğunun sinyalini vermişti. Türkiye’nin her NAVTEX ilanına Yunanistan da aynı bölgede NAVTEX ilanıyla karşılık vererek, Türkiye’nin uluslararası hukuka aykırı adımlar attığını savundu. Doğu Akdeniz’de gerilimi asıl tırmandıran adım 21 Temmuz’da bölgeye bu kez gönderilen sismik araştırma gemisi Oruç Reis oldu. Gerilim devam ederken Türkiye Yavuz için NAVTEX süresini 1 ay uzatmıştır. Kıbrıs, Yunanistan, İtalya ve Fransa da buna yanıt olarak Kıbrıs adasının batısında bir deniz tatbikatı gerçekleştirdi. Doğu Akdeniz’de gerilim donanmaları da kapsayan bir hal almışken Almanya, diyalog çabalarına ağırlık vererek Avrupa Birliği zirvelerinde Türkiye’ye yönelik yaptırım kararı alınmasını İspanya ve İtalya ile birlikte engelledi. Türkiye her ne kadar 1 Eylül’de Oruç Reisin görev süresini 12 Eylül’e kadar uzatsa da NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg 3 Eylül’de iki ülkenin NATO arabulucuğunda bir araya gelmeyi kabul ettiğini duyurdu. Ankara, karşılıklı açıklamalar inişli çıkışlı olarak devam ederken 13 Eylül’de görev süresi dolan Oruç Reis için yeni bir uzatma NAVTEX’i ilan etmeyerek beraberindeki donanma gemileriyle birlikte geri çekildi. Oruç Reis’in geri çekilmesiyle birlikte Eylül sonunda sular kısmen de olsa durduruldu. 8 Ekim’de Yunanistan ve Türkiye Dışişleri Bakanları Çavuşoğlu ve Dendias yüz yüze görüşme gerçekleştirdi. Görüşmeden çıkan sonuç ‘’diyaloğun sürdürülmesi ve istikşafı görüşmelerin önümüzdeki günlerde başlaması konusunda mutabık kalınması’’ oldu. Yunanistan’la nispeten azaldığı süre boyunca yaklaşık 1 ay Antalya Limanı’nda bekleyen Oruç Reis gemisi için 12 Ekim’de 10 günlük yeni bir NAVTEX ilan edildi. Meis adası açıklarındaki aynı bölgede görevlendirildi. Türkiye’nin 22 Ekim’de yayımlandığı son NAVTEX’le geminin faaliyetleri 27 Ekim’e kadar uzatıldı.

2000’li yıllarda Doğu Akdeniz’de keşfedilen hidrokarbon yatakları kıyıdaş ülkelerin dikkatini çekmiştir. Bazı ülkelerin birbirleriyle süregelen gerginliklerini arttırmış, küresel güç mücadelelerinin yeni sahası haline gelmiştir. Bulunan enerji kaynakları bölge ülkelerinin kalkınması açısından oldukça büyük öneme sahiptir. Kıbrıs Adası civarında keşfedilen yeni enerji sahaları çatışmaların ana sebebi olmuştur. Bu bağlamda en büyük anlaşmazlık Türkiye ile GKRY arasında yaşanmıştır. GKRY’nin tek taraflı anlaşmaları, Kıbrıs Adasının tek sahibi kendileri olarak görmesi KKTC ve Türkiye’nin büyük tepkisiyle karşılanmıştır. Avrupa ülkelerinin kendi çıkarlarını düşünerek işin içine girmesi olayları daha da büyütmüştür. Avrupa’nın doğal gaz ihtiyacını karşılanması için yapılan Eastmed boru hattı projesi buna örnektir. ABD’nin doğal gazda AB’nin Rusya’ya bağımlılığını azaltmak, bölgedeki müttefiklerini ve şirketlerini desteklediğini de görmekteyiz. Kıta sahanlığı konusunda ülkeler farklı teoriler, doktrinler ortaya koymuş fakat şu ana kadar ortak bir konuda anlaşılmamıştır. Hem Türkiye hem Yunanistan tarafı geri adım atmamıştır. Bu gerilim, Türkiye ile Yunanistan arasındaki mevcut Kıbrıs Meselesi’ni çıkmaza sürüklerken, sorunların iç içe geçerek daha karmaşık bir hal almasına neden olmaktadır. Türkiye’nin atacağı etkili adımlar bölgesel enerji denkleminde Türkiye’yi söz sahibi yapabileceği gibi GKRY ve Yunanistan ile mevcut sorunların çözümünde kilit rol oynayabilir.

Samet Sığınç

Kaynakça

Göksedef, E. (2020). Doğu Akdeniz: Oruç Reis ve Navtex’ler. Türkiye-Yunanistan gerginliğinde nasıl rol oynadı? https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-54506593 )

Yılmaz, E. A. (2020). Doğu Akdeniz’deki gelişmeler doğrultusunda Türk Dış Politikasının Dünü ve Bugünü. https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/1278650

Kedikli, U., Çalağan, Ö. (2017). Enerji alanındaki bir rekabet sahası olarak Doğu Akdeniz’in önemi. https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/770057

Kökyay, F. (2021). Enerji Güvenliği ekseninde Doğu Akdeniz gaz forumu. https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/1484880 


Yorumlar

Popüler Yayınlar