8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ: EN BÜYÜK YANILGI
Bugünlerde, en çok yanılgıya düştüğümüz konulardan biri; 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’dür. Birleşmiş Milletler’ in 1977 yılında “Kadınlar Günü” olarak ilan ettiği bugün, liberalizmin içselleştirmesi altında kadınların ekonomik, siyasi ve sosyal başarılarının “kutlanması” olarak ayrılmıştır. İşte en büyük yanılgımız bu noktada başlamaktadır.
Dünya Kadınlar Günü, geleneksel evriminde kadınlara hediye alınması beklenen, hediye alınmasını teşvik etmek adına indirimlerle yoğrulan, bir gün boyunca kadınlara “iyi” davranılmasını öğütleyen, sonrasında ise hayatın tekrar normale döndüğü, kadınların erkek egemen toplum altında ezilmeye, dövülmeye, öldürülmeye terkedildiği bir düzenin içinde sıkışmış kalmıştır. Bu düzen liberal feminizmin, toplumsal hiyerarşiyi yıkmaya çalışmaktan ziyade, onu “çeşitlendirmeyi”, yetenekli kadınları zirveye taşımak için güçlendirmeyi amaçlamasından kaynaklanmaktadır. İstedikleri eşitlik değil, yönetimi paylaşmaktır. Kadın hakları, insanların çıkarlarına göre yönlendirebilecekleri bir konu değil, insan haklarıdır. Maalesef ki, bugün, bu sebeplerden dolayı kadın hakları için yaptığımız mücadele sekteye uğramaktadır.
Bugünden tam 164 yıl önce, 1857
yılında New York’ta bir 8 Mart günü tekstil işçisi kadınlar çalışma
koşullarının iyileştirilmesi, çalışma saatlerinin günde 10 saate indirilmesi ve
kadınlara eşit haklar için grev yapmaya başlamıştır. Bunun üzerine polisler
kadınlara saldırmış ve kadınları fabrikaya kilitlemiştir. Ardından çıkan
yangında işçi kadınların fabrika önüne kurulan barikatlardan dolayı kaçamaması sonucunda
129 kadın acı bir şekilde can vermiştir. Bu acı günden yıllar sonra, 26-27
Ağustos 1910 tarihlerinde Danimarka'nın Kopenhag kentinde Uluslararası
Sosyalist Kadınlar Konferansı’nda Almanya Sosyal Demokrat Partisi önderlerinden
Clara Zetkin, 8 Mart 1857 tarihindeki tekstil fabrikası yangınında ölen kadın
işçiler anısına 8 Mart'ın Dünya Kadınlar Günü olarak anılması önerisini getirmiş
ve öneri oybirliğiyle kabul edilmiştir. Birinci ve İkinci Dünya Savaşı yılları sırasında
bazı ülkelerde anılması yasaklanan Dünya Kadınlar Günü, 1960'lı yılların
sonunda Amerika Birleşik Devletleri'nde de anılmaya başlamasıyla daha güçlü bir
şekilde gündeme gelmiştir. Bunun üzerine, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 16
Aralık 1977 tarihinde 8 Mart'ın "Dünya Kadınlar Günü" olarak
anılmasını kabul etmiştir ancak Birleşmiş Milletler' in sitesinde Dünya
Kadınlar Günü’nün tarihçesinde, kutlamanın New York'ta ölen işçilerin anısına
yapıldığı belirtilmemiştir.
Kadınların, yıllardır uğruna savaştığı
eşitlik, ataerkil toplum yapısının yıkılması her ne kadar bazı yönlerden cevap
bulduysa da hala beklenen eşitlik sağlanamamış, kadın haklarının “çoğu” ülkenin
anayasalarında tanınmış olmasına rağmen, bu haklar toplumlarda kabul
görememektedir. Bu durumda 8 Mart Dünya Kadınlar Günü, bir kutlama değil, bir
anma günüdür. Bu yolda hayatını kaybeden, aramızdan ayrılan, ezilen,
savsaklanan her bir kadının toplumda var olma mücadelesini anmanın günüdür. Bugün
ve diğer her gün, kadınların birlik ve örgütlenme içinde olması gereken, bu
erkek egemen düzene hep beraber başkaldırması gereken zamandır.
Bugün,
sadece Türkiye’de 2021 yılının 67. gününde “bilinen” 68 kadın öldürülmüştür ve daha
bilmediğimiz milyonlarca kadın öldürülmüş, dövülmüş, haklarından mahrum
edilmiştir. Tam olarak bu sebepten dolayı, bugün kutlayacak bir başarımız bulunmamaktadır.
Ne zamanki bu düzen gerçekten, tam anlamıyla değişir, kadınlar “insan
haklarına” kavuşur işte o gün hep beraber çok daha yüksek sesle kutlarız 8 Mart
Dünya Kadınlar Günü’nü.
EZGİ KIZILAY
Yorumlar
Yorum Gönder