KARABAĞ MESELESİNDE RUSYA FAKTÖRÜ
Geçmişe kısaca bir baktığımızda bölgenin
önemini 19. yüzyıl Osmanlı İmparatorluğu-Rusya-İran çatışmalarında görebiliriz.Rusya
yapılan savaşlarda galip gelmesiyle( 1813’te İran ile Gülistan Anlaşması,
ardından tekrar İran ile Türkmençayı Anlaşması ve Osmanlı-Rus savaşı akabinde 1829’da Osmanlıyla Edirne Anlaşması ile de Osmanlı durumu
kabul etmiştir.) bölgede ki hakimiyetini sağlamlaştırmış,bu savaşlar ardından
yapılan anlaşmalar ile bölgede demografik
değişikliğin temelini atmıştır.Çünkü Rusya’nın bölgede etkinliğini
arttırmasının önünde Azerbaycan Türklerinin varlığı bulunmaktaydı bunun içinde
çözüm olarak Ermeni kozunu kullanmıştır.Yapılan anlaşmalar sonrası anlaşma hükümlerine dayanarak teşviklerle ilk Ermeni göçlerini Kafkasya’ya doğru
başlatan politikasını uygulamaya koymuştur. İran’dan ve Osmanlı’dan Rusya garantisi altında Ermenileri Kafkasya’ya, Azerbaycan Türk nüfusunun yoğun
olduğu bölgelere göç ettirmiştir.Böylece Rusya’nın uyguladığı İskan politikası
ile Karabağ’ın demografik yapısı değişmiş, büyük bir göç ile artık Ermeni varlığı
bölgede güçlenmiş ve nihayetinde Azerbaycan da nüfus üstünlüğünü sağlamayı
başarmıştır.Rusya’nın amacı emperyal
politikasını temellendirmek adına
bölgede Hıristiyan çoğunluğu sağlayarak tampon bölge oluşturmaktı ve
nihayetinde başardı.Bölgede yüzde 78.3 oranında Azerbaycan Türkü nüfusu ve
yüzde 21 civarında Ermeni nüfusunun 1897 yılında yapılan nüfus sayımında
ise yüzde 53 Azerbaycan Türkü nüfusu ve
yüzde 45 Ermeni nüfusu olarak değişimi Rusya’nın uyguladığı iskan politikasının
başarılı olduğunu,etnik birliği kırdığının
göstergesidir.
Artık Ermeniler ve Azerbaycan Türkleri Rusya denetimi
altında yaşamaya başlamışlardır.1918’lere gelindiğinde Karabağ fiilen Azerbaycan’a ait olmasına rağmen, burada
nüfus fazlalığını öne sürerek hak iddia etmeye başlayan Ermeniler böylece neredeyse 30 yıl süren Ermenistan işgalini
hazırlayan sürecin de temellerini
atmışlardır.Bunlara dayanarak Karabağ sorununun doğal olarak değil de
yapay olarak Rusya’nın bölgedeki menfaatleri
üzerine çıktığını söyleyebiliriz.
SSCB sonrası sürece baktığımızda;
Sovyetler Birliği'nin yıkıldığı dönemde Ruslar ayrılıkçı
rejimlere destek vererek Azerbaycan gibi ülkelere; baskı yapmak, kendi kontrolünde tutmak,
Batı'ya entegrasyonunu engellemek, Rusya'ya daha fazla bağımlı yapmak gibi bir
politika izlemiştir. Bu anlamda en çok etkilenen grupta Ermeniler olmuştur.
Sovyetler Birliği’nin dağılması sürecinde 1988 yılında
Dağlık Karabağ bölgesinde yaşayan Ermeni azınlığın bağımsızlık talepleri
üzerine başlayan çatışmaların sıcak savaşa dönüşmesiyle Dağlık Karabağ ve
etrafındaki 7 vilayet Ermenistan’ın işgali altına girmiş ve bölgeden yaklaşık 1
milyon Azerbaycan Türkü göç etmek zorunda bırakılmıştı. Ardından başlatılan
görüşmeler neticesinde 9 Mayıs 1994 tarihinde ateşkes sağlanabilmişti. Çatışma’nın
çözümü adına ABD, Rusya ve Fransa’nın önderliğinde 1992 yılında Avrupa Güvenlik
ve İşbirliği Teşkilatı’nın AGİT Minsk Grubu isimli bir grup kurulmuş ve bu
ülkelerin atadığı temsilciler vasıtasıyla görüşmeler yapılmıştı. Minsk grubu
sorunun başından beri görevde olmasına rağmen diplomasi masasında günümüze
kadar herhangi bir somut sonuç elde edilememiştir. Bunun altında yatan bir çok
etken vardır fakat temelinde meselenin
öncelikle toprak problemi değil
tek taraflı toprak talebi söz konusu olduğunun anlaşılmak
istenmemesi ek olarak da çözüm sürecinin Rusya’nın tekeline girmesi
vardır.
Bazı varsayımcılar çözümsüzlüğün bu kadar uzamasını,
bölgenin zengin enerji kaynakları ve jeostratejik konumun küresel güçler
tarafından çıkarlar doğrultusunda kullanılmak istenmesinden dolayı diğer
aktörlere bağlamaktadır. Ve bunun pek de yanlış bir varsayım olmadığını
söyleyebiliriz.
Rusya genel olarak baktığımızda Karabağ bölgesinde
yadsınamaz önemli bir güçtür ve bölgedeki ihtilafın neredeyse tarafı
sayılabilecek şekilde etkili bir aktör olmuştur.
Dağlık Karabağ Rusya için bir çok anlam ifade etmektedir hatta çözülememesinin
işine gelebileceği varsayılmaktadır. İhtilafın çözülüp çözülemeyeceği tarafları
ne kadar ilgilendiriyor ve etkiliyorsa Rusya’yı da bir o kadar etkiler
durumdadır. Çözümsüzlük Rusya’nın bölgeden elde edebileceği en büyük avantajdır
ve bunu çıkarları doğrultusunda oldukça etkili bir şekilde kullanmaktadır.
Öncelikle bu çözümsüzlük süreci
Rusya’nın bölgede askeri varlığının sürdürmesi hali anlamına gelmektedir. Bu
çözümsüzlükle Rusya Ermenistan’da ki askeri varlığını 25 yıldan 49 yıla da
uzatmıştır. Bilindiği üzere Rusya’nın bölgede baş müttefiki Ermenistan’dır.
Rusya’nın bu anlamda Ermenistan’a silah yardımları da elbette ki mevcuttur.
1997 yılında Rusya Federasyonu Federal Meclisi’nin alt kanadı olan Devlet Duma’sının
Savunma Komisyonu Başkanı Lev Rokhlin’in hazırladığı raporla da 1993-1996
yılları arasında Rusya’nın Ermenistan’a 1 milyar dolarlık silah hibe ettiği
ortaya çıkmış, ayrıca 2008 yılında da Rusya’nın yine Ermenistan’a 800 milyon
dolarlık silah hibe ettiği basına yansımıştı. Bu yardımlar bunlarla sınırlı
değildir ve sadece silah yardımı ile de sınırlı kalmamıştır. Rusya’nın Ermenistan
da güçlü bir askeri ve ekonomik varlığı söz konusudur ve Ermenistan bu
müttefikliği Azerbaycan’a karşı oldukça iyi kullanabilmektedir. Ermenistan ile
Azerbaycan arasındaki çözümsüzlük devam ettiği sürece iki tarafa da silah ve
askerî teçhizat satarak para kazanan Rusya, bölgedeki statükonun değişmesini
istemeyeceği yönünde ki iddiaları güçlendirmektedir.
Azerbaycan’ın Ermenistan’a binaen
gelişmişlik yönünde daha çok ivme kazanması, askeri ekonomik olarak
Ermenistan’dan kat kat daha iyi durumda olması bu ihtilaf sürecinde güvenlik
anlamında Ermenistan’ı Rusya ile işbirliğine ihtiyaç duyar hale getirmiştir. Baktığımızda
bölgedeki denge, sorunun başından beri Rusya eşliğinde bozulmuş durumdadır aksi
halde bu dengede dezavantajlı olan Ermenistan’ın Rusya desteği olmadan bu denli
saldırgan tutum sergileyemeyeceği açıkça ortadadır.
Diğer yandan bölgedeki ihtilaf için
çözümsüzlük Rusya’nın çıkarları doğrultusunda olsa da muhtemel çözüm süreci ise
Rusya’nın hem bölgeye yaklaşımı açısından istemeyeceği bir durum hem de
bölgeden ve süreçten istemeyeceği bir çıktıdır. Rusya'daki bazı siyasi ve askeri çevreler, Dağlık
Karabağ sorununun çözümünün Ermenistan'ın kendisini Rus etkisinden
kurtarmasının ve Avrupa-Atlantik yapılarına daha fazla entegre olmasının önünü
açacağına inanıyor bu yüzden de barış sürecini sürüklediğini ifade ediyorlar. Temellendirmek
gerekirse çözüm hali ABD ve AB etkisinin bölgede varlığını arttırarak
göstermesi demektir. İstikrarlı bir barış Ermenistan’ın batıya yönelmesi anlamına
gelmekte ve bu Rusya’nın bölgedeki gayesini baltalamaktadır. Rusya’nın buradaki
politikalarını şekillendiren etken bölgedeki olası batı varlığıdır. Bunu
engellemek adına Avrupa’nın Doğu Ortaklığı ya da NATO gibi kurumlarına
karşı Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü, Gümrük Birliği ve Avrasya Birliği
gibi yapıları Rusya’nın çıkarları doğrultusunda ve Ermenistan’ın kendisine olan
bağlılığını arttırmak adına kurmuştur. Rusya bu bağlılığı bazı noktalarda
stratejik adımlarla çok iyi korumuştur. Şöyle
ki AB’nin 2013’teki Doğu Ortaklığı Anlaşması için Erivan davetine karşı
Erivan’ın müzakere sürecini Rusya durumu müttefikliğe tehdit olarak yorumlamış
ve Azerbaycan’a bazı politik ve ekonomik adımlarda bulunarak(Putin’in Bakü’ye
ziyareti, ziyaret sırasında medyaya yansıtılan Rusya’nın Azerbaycan’a yaklaşık
4 milyar dolar değerinde silah satacağı yönünde haberler) müzakere sürecini(3
yıllık bir süreç) kendi lehine sonlandırmıştır. Rusya bölgeyi kendi etki alanı
olarak nitelendirdiğinden uluslararası aktörleri olabildiğince uzaklaştırma
yönünde bir politika içerisine girmektedir. Bu yüzden de çözüm sürecine Batılı
devletlerin pek dahil olmaması ve Karabağ sorunu batının pek ilgi alanına
girmemesi, oluşan boşluğu Rusya’nın
ilgisine bırakılması çözümsüzlüğü uzatan etkenlerden bir diğeridir.
Olası çözüm süreci Rusya’nın bölgedeki varlığını
zayıflatacak, gaz arzı gibi konularda Rusya’ya zarar verecektir ve bölgedeki
İran ve Türkiye tehdidine karşı stratejik müttefikinin kaybı söz konusu
olacaktır. Rusya Ermenistan’ı Türkiye ve NATO’ya karşı tampon bölge kullanma
arayışı içindedir. Rusya Güney Kafkasya cephesini Batıya yöneltmemek adına ve
bölgedeki tek müttefikini kaybetmemek adına bölgede sürdürülebilir bir barış
yerine statükonun devamını istemektedir.
Sonuç olarak;
Yeni gelişmeler çerçevesinde Azerbaycan’ın güçlü
savunmasıyla karşılaşan Ermenistan Başbakanı Paşinyan, Rusya’yı üyesi olduğu
Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü’nü kullanarak yanına çekmeye çalışmaktadır. Fakat
savaşın Ermenistan topraklarında yaşanmaması, Azerbaycan’ın kendi topraklarını
işgalden kurtarması söz konusu olduğundan Rusya Ermenistan’ın isteğine istediği
şekilde cevap vermemektedir. Bunun altında Paşinyan’ın Batı yanlısı eylemlerde
bulunması da vardır. Rusya’nın bölgede başından beri izlediği politika Batılı
devletleri bölgeden uzaklaştırmak olmuştur, özellikle son zamanlarda yakın
çevresinde de Batı tarafından çevrelenen Rusya yakınında Batı ve ya Batıyla
çalışan devlet dahi görmek istememektedir buna dayanarak da Rusya Kafkasya’yı
kaybetmemek adına Paşinyan’a bir nevi ders vermek amacıyla ciddi müdahalelerde
bulunmamaktadır. Fakat bu Ermenistan’a yardım etmiyor anlamına gelmemektedir. Rusya
bir yandan Azerbaycan’ın topraklarını işgalden
kurtarmasına ses çıkarmazken diğer yandan da Ermenistan’ın ezilmesini
engelleyecek şekilde Ermenistan’ın silahlanmasına destek oluyor. Rusya’nın
Azerbaycan’ı bir şekilde kendine bağımlı tutmasının yolu Karabağ’dan geçiyor ve
bu aşamada Rusya sorunu çözmekten ziyade kontrol altında tutmaya çalışmaktan
yana bir tavır içerisinde olduğunu söyleyebiliriz.
SİMGE AZERİ
SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER
MUĞLA SITKI KOÇMAN ÜNİVERSİTESİ
KAYNAKÇA:
·
www.aljazeera.com.tr/dosya/oncesi-ve-sonrasiyla-karabag-savasi
·
turksam.org
·
iramcenter.org
·
ekoavrasya.net
·
sputniknews.com
·
www.aa.com.tr/tr/analiz/rusya-ermenistana-neden-silah-gonderiyor
·
Fariz ISMAİLZADE,‘The Nagorno-Karabakh
Conflict: Current Trends and Future
·
Rusiya Ermənistanın Təhlükəsizliyini Üzərinə
Götürür”, 525-ci qəzet
·
‘Putin’in Azerbaycan Ziyareti’,
https://ekoavrasya.net
Yorumlar
Yorum Gönder