YUNANİSTAN SINIRINA MÜLTECİ AKINI
İdlib krizi sonrası Türkiye, Avrupa kapılarını açtı!
Suriye'nin İdlib kentinde
Beşar Esad'ın alçak saldırısı sonrasında 34 askerimizin şehit olmasının hemen sonrası
Türkiye'nin aldığı karar ile açılan sınır kapıları Avrupa'da büyük panik
oluşturdu. Karar sonrası birçok göçmen Edirne sınırına doğru yola çıktı. Başta
İstanbul olmak üzere Anadolu’nun pek çok kentinden Edirne’ye gelen göçmenler
Yunanistan’la kara sınırının olduğu Karaağaç Mahallesi’ndeki Pazarkule Sınır
Kapısı önünde toplandı. Sınırı geçmeye çalışan mültecilere Yunanistan'ın sert
tepkisi gündem oldu. Yunan ordusunun mültecilere biber gazı ve ses bombası ile
müdahale etmesi büyük tepki toplarken Yunanistan AB'nin dış sınırlarının korunmasından
sorumlu birimi FRONTEX'i göreve çağırdı. Yunan polisleri sınır kapısına gelen
göçmenlere bomba attığı görüntüler kameralara yansıdı. Yunan hükümeti, gözaltı uygulamasının
"sınırları korumak için" yapıldığını savunuyor.Geçişlerin
yaşandığı bir başka durak olan Ege'de ise mülteciler botlarla Yunanistan'ın
Midilli Adası'na ulaşmaya çalışıyor. Adaya çok sayıda botun ulaşmaya çalışması
sonrası Yunan sahil güvenlik birimleri botların önünü kesmeye başladı. 88 bin
nüfuslu adada 26 binden fazla mülteci bulunuyor. Yunanistan mülteci akını sonrası tatbikata başladı.
Göçmenler için sınır kapılarının açılmasının ardından Türkiye-Yunanistan hattında yaşanan gerilim ile ilgili İnsan Hakları İzleme Örgütü kapsamlı bir rapor ve analiz hazırladı. Sınırda yaşanan insanlık dramı ile ilgili Türkiye'yi sık sık eleştiren ve suçlayan Yunanistan'ın mültecilere şiddet uyguladığı ifşa edildi. Yunan güvenlik güçleri ve kimliği belirlenemeyen insanlar sınırda mültecileri gözaltına aldı, şiddet uyguladı, soydu ve Türkiye'ye geri gönderdi. Avrupa Birliği, Yunanistan’ın aşırı güç kullandığı güvenlik kalkanı arkasında saklanıyor ve mültecilere yardım etmek için destek olmuyor diyen İnsan Hakları İzleme Örgütü’den araştırmacı Nadia Hardman, “AB bu insanları korumalı ve onları döven, soyan, şiddet uygulayan insanlara destek vermemeli” dedi.
Göçmenler için sınır kapılarının açılmasının ardından Türkiye-Yunanistan hattında yaşanan gerilim ile ilgili İnsan Hakları İzleme Örgütü kapsamlı bir rapor ve analiz hazırladı. Sınırda yaşanan insanlık dramı ile ilgili Türkiye'yi sık sık eleştiren ve suçlayan Yunanistan'ın mültecilere şiddet uyguladığı ifşa edildi. Yunan güvenlik güçleri ve kimliği belirlenemeyen insanlar sınırda mültecileri gözaltına aldı, şiddet uyguladı, soydu ve Türkiye'ye geri gönderdi. Avrupa Birliği, Yunanistan’ın aşırı güç kullandığı güvenlik kalkanı arkasında saklanıyor ve mültecilere yardım etmek için destek olmuyor diyen İnsan Hakları İzleme Örgütü’den araştırmacı Nadia Hardman, “AB bu insanları korumalı ve onları döven, soyan, şiddet uygulayan insanlara destek vermemeli” dedi.
AB’den skandal teklif: 2
bin euroyu alın ülkenize dönün
Avrupa Birliği İç İşleri ve İç İlişkilerden Sorumlu Komisyoneri
Ylva Johansson, Midilli, Kos, Sisam, Sakız Adası ve İleryos adalarında yaşayan
5 bin Suriyeli olmayan mülteciye para teklif etti. Avrupa Birliği, yeni
mültecilerin gelmesi üzerine yaşanan krizi çözmek için Yunan adalarında bulunan
mültecilere para teklifi ederek gündem oldu. The Times’ta yer alan haberde,
“AB’nin ülkelerine dönen ve Suriyeli olmayan mültecilere 2 bin euro para
vereceği” belirtildi. Yunanistan Göç Bakanı Notis Mitarachi ile toplantı
sonrasında açıklama yapan Johansson, “Bu teklif adalarda yaşanan krizi
rahatlatmak için bir teklif. Bu para, mültecilerin evlerinde taze bir başlangıç
yapması için harcanacak. Elbette ülkesine dönenler tekrar buraya gelemeyecek”
dedi.
Almanya, Türkiye'ye hak verdi, Yunanistan'ı eleştirdi: 'Utanç
verici'
Yunanistan
sınırındaki mülteci krizi, güvenlik güçlerinin mültecilere şiddet kullandığı
haber ve görüntüleri Almanya'da Merkel hükümetini zora soktu. Almanya Çocukları
Koruma Birliği hükümetin tavrını eleştirdi. Hükümet sözcüsü Seibert, Türkiye'nin
Avrupa'dan haklı yardım beklentileri olduğunu vurguladı. Birliğin Başkanı
Hilgers ise "Yunanistan mülteci kamplarındaki durum AB için utanç
verici." ifadelerini kullandı. Bir
gazeteci “Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 3'üncü maddesi ve Cenevre Mülteci
sözleşmesi sığınma talebinde bulunanların geri çevrilmesini yasaklıyor. Hükümet
sözcüsü Seibert, Avrupa sözleşmelerini koruma görevinin Avrupa Komisyonu'na ait
olduğunu belirterek, topu Avrupa Komisyonu'na attı. İçişleri Bakanlığı sözcüsü
Alter, Yunan hükümetinin Frontex üzerinden Almanya'dan ek polis gücü talebinde
bulunduğunu, 60 Alman polisinin halihazırda Yunanistan'da görev yaptığını
söyledi. Almanya Çocukları Koruma Birliği, sınırda ve Yunanistan kamplarındaki
durumu eleştirdi. Birlik Başkanı, Merkel hükümetini mülteci çocukları bir an
evvel almaya çağırdı ve “Yunanistan mülteci kamplarındaki durum AB için utanç
verici” dedi.
Analiz:
Türkiye Cumhuriyeti devleti uzun yıllardır
mülteci sorunu ile mücadele etmektedir. Arap baharıyla kaos dönemine geçen Orta
Doğu ülkeleri sırayla ülkelerinde başlayan protesto ve olaylarla çalkalandı. Bu
ülkelerin arasında olan Suriye en fazla zararlı çıkan Orta Doğu ülkelerinden
oldu. Asıl ismi Suriye Arap Cumhuriyeti olan ülkenin, yönetiminde Beşar Esad ve
hükümeti bulunmaktadır. Uzun yıllar savaş, yıkım ve birçok terör örgütünün
saldırısı altında yaşayan ve bunalan Suriyeliler Türkiye’ye iltica etmek
zorunda kaldı. Çatışmaların yol açtığı olağanüstü durumlar insanları farklı ülkelere
göç etmeye zorlamaktadır. Jeopolitik konumu itibariyle birçok kez mülteci
akınına uğramış Türkiye’nin de sağlıklı bir mülteci politikası olduğu söylenemez.
Özellikle, dokuz yıldır devam eden Suriye savaşı ve buna ilişkin meydana gelen
mülteci krizi ülkemizi daha da zora sokmuştur.
Yunanistan sınırından gelen görüntüler
yürek yakıyor. Soğukta battaniyeye sarılmış çocuklar, küçük bir ateş etrafında
ısınmaya çalışan çaresiz insanların görüntüleri insanlığı sorgulamamıza neden
oluyor. Göz yaşartıcı gazlar sınırda görev yapan sağlıkçılarımızı da olumsuz
etkilemiştir. Türkiye Cumhuriyeti sınır kapılarını açtıktan sonra duyduğumuz
tek şey Edirne sınır kapısındaki silah sesleri, Ege Denizi’nde ise açık denize
geri gönderilmeye mahkum mülteci botları. Yunanistan sınırındaki bu manzara
Avrupa’nın kara yüzü oldu. AB üyesi ülkeler, Yunan sınırındaki olaylar daha
kötü bir hal alırken birçok ülke sınırına asker ve polis gönderiyor ve her
fırsatta Türkiye’yi suçlar açıklamada bulunuyorlar. Devletimizin yapmış olduğu
yardımlar her kesim tarafından bilinirken bizi suçlamaktan geri kalmayan
Avrupa, bu olaylarda da sesini çıkarmamıştır. 2015 mülteci krizinde insani
yüzünü gösteren Avrupa şimdi bu değerlere sırtını çevirmiş, umursamaz bir hal
takınmıştır. 1951 yılında kabul edilen Birleşmiş
Milletler Cenevre Mülteci Sözleşmesi, vatanında hayatı tehlikede olan
yeryüzündeki her insana başka bir ülkeye sığınma hakkı tanıyor. Bu sözleşmenin
altında Avrupa Birliği’nin imzası var. Ancak Yunanistan, hem bu sözleşmeyi hem
de Avrupa insan hakları ve anayasalarının güvence altına aldığı iltica yasasını
en az bir aylık süreyle yürürlükten kaldırdı. Yunanistan sığınma başvurusu almayacak,
sınırdan yasa dışı girenlere hapis cezası verecek ve sınır dışı edecek. Bu karar,
uluslararası sözleşmelere, Avrupa’nın kendi anayasalarına ve değerlerine aykırıdır.
Bu gelişmeler Avrupa’nın imajını, Avrupa değerlerine duyulan saygıyı, güveni ve
inancı sarsıyor. Daha olayların yaşandığı ilk gün Avrupa Komisyonu Başkanı
Ursula von der Leyen, Avrupa Konseyi Başkanı ve Avrupa Parlamentosu Başkanı ile
birlikte uçağa atlayıp Yunanistan sınırına gitti. Avrupa olarak Türkiye’nin
karşısında, Yunanistan’ın yanında yer aldı. Yunanistan Başbakanı Kiryakos
Miçotakis’le birlikte Meriç Nehri kenarında helikopterden sınırı denetleyen AB
Komisyonu Başkanı von der Leyen, “Avrupa’nın birliğini sınava kalkışanlar, düş
kırıklığına uğrayacaktır” dedi. Mültecilere şiddet uygulayan Yunan hükümetini,
“Bizim koruma kalkanımız” diye niteledi ve 700 milyon Euro yardım sözü verdi. AB
Komisyonu Başkanı von der Leyen, Yunanistan’ın en az bir aylığına iltica
yasasını yürürlükten kaldıran tartışmalı kararına hiç değinmedi.
AB, 2020 yılına kadar Yunanistan ve
İtalya’ya mültecilerin bakımı için 2.4 milyar Euro ayırdı. Avrupa Birliği
Sayıştayı raporuna göre iki ülkede de mülteciler için maddi yardımlar etkili
kullanılmıyor. Mülteci akınını bir an evvel durdurmak için Türkiye-AB arasında
18 Mart 2016’da bir mülteci mutabakatı imzalandı. Türkiye-AB mülteci mutabakatı
4 yıl süreliğine imzalandı. 2020’de bu süre doldu. Mutabakat imzalandığında
Türkiye’de yaşayan Suriyeli mülteci sayısı 2 milyondu. Şimdi 3.7 milyon.
Türkiye, 2020 başında AB’nin mülteci sözleşmesini yenilemesini bekliyordu ancak
bu konuda AB’den hiç ses çıkmadı. Türkiye, defalarca AB’yi sözleşmenin
yenilenmesi, aksi takdirde mültecileri bırakacağı uyarısında bulundu. AB’den
bir karşılık alamadı. Başbakan Merkel’in Cumhurbaşkanı Erdoğan’la telefon
görüşmesinde 1 milyar Euro yardım teklifinde bulunduğu anlaşıldı. Cumhurbaşkanı
Erdoğan, “Size 1 milyar Euro göndereceğiz diyorlar. Siz kimi aldatıyorsunuz”
diye miktarı az bularak teklifi reddetti. Yunanistan
mültecilerin sınıra yığılmasıyla 2015’teki durumun tekrar yaşanacağı korkusuyla
uyandı. Türkiye’nin mültecileri bırakmasına kızan AB, bunu yeni sözleşmede
maddi yardım miktarını düşük tutmak için bir baskı aracı olarak kullanmak
istiyor. Başbakan Merkel, bu nedenle Türkiye’yi, “Kendi
sorunlarının acısını mültecilerin sırtından çıkarmak istemesi kabul edilemez”
diye eleştiriyor. AB
ise hem Türkiye ile sözleşmeyi yenilemek istiyor hem de, “Türkiye’nin şantajına
boyun eğmeyiz” diyerek, mültecilerin sınıra bırakılmasını pazarlıklarda koz
olarak kullanmaya çalışıyor.
Sonuç olarak Bilge Kral lakaplı Aliya
İzzetbegoviç’in dediği gibi: “Bunu hiç unutma evlat. Batı hiç bir zaman uygar
olmamıştır ve bugünkü refahı devam edegelen sömürgeciliği döktüğü kan, akıttığı
gözyaşı ve çektirdiği acılar üzerine kuruludur.’’Yukarıda mülteci kriziyle ilgili
belirttiğim ve yaşanmış olan olaylar ışığın da bizleri barbarlıkla suçlayan medeni
batının asıl barbar olduğunun en büyük kanıtı tarihte ve bu yaşanılan olaylarda
gizlidir. Türkiye Cumhuriyeti devleti çok büyük ve güçlü bir devlettir.
Temelini Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve şanlı atalarımız atmıştır. Ülkemiz her
zamanki gibi birlik ve beraberliğini koruduğu sürece her türlü sorunun
üstesinden gelecektir. 3.5 milyon insan gelmiş bu aziz vatana Orta Doğu’dan,
Balkanlardan, Orta Asya’dan, Afrika’dan. En uzak yerlerden gelmişler bu cennet
vatana. Bu kadar insan neden gelir diye hiç sormadık mı kendimize.
Cevabı çok basit; Türkiye baba gibidir. İnsanların da babasının yanından başka
yeri yoktur. Tarihimize baktığımızda birçok olay yaşayan biz Türkler
vatanımızdan başka bir yere gitmeyi düşünmedik.
Sağlık örgütü Sınır Tanımayan Doktorlar (MSF), koronavirüs salgının mülteciler arasında hızla yayılma riskinden dolayı, kampların derhal boşaltılması için Yunanistan'a çağrıda bulundu. Koronavirüsün, kapasitesinin çok üzerinde insan barından Moria kampının bulunduğu Midilli adasında da görülmesi endişeleri artırdı. Dernek açıklamasında, "Yunan adalarındaki mülteci kamplarının boşaltılması hiç olmadığı kadar acil" ifadelerini kullandı: "Gerçekçi olmak gerekiyor: Bu tür kamplarda salgını kontrol altında tutmak mümkün değil. "Beş Yunan adasında 40 binin üzerinde göçmen, zor şartlar altında yaşamlarını sürdürüyor. Kamplarda kalanların sayısı kapasitenin çok daha üzerinde. 3 bin kişilik Moria kampında, olması gerekenden beş kat daha fazla kişi barınmaya çalışıyor. MSF'ye göre kamptaki yaklaşık bin 300 kişi, içme suyu için tek çeşmeyi kullanmak zorunda, sabun ise bulunamıyor. MSF, "Göçmenlerin Avrupa politikaları kapsamında bu şartlarda yaşanmaya zorlanması zaten sorumsuzca bir davranıştı ancak virüsün yayılmasıyla, gerekli önlemlerin de alınmaması halinde bu tutumun bir suça dönüşmesinin eşiğindeyiz" yorumu yaptı. Reuters'ın haberine göre Yunan hükümeti Covid-19 önlemleri kapsamında, yardım kuruluşlarının mülteci kamplarını ziyaret etmesini ve etkinlik düzenlemesini 14 gün boyunca yasakladı.
Yorumlar
Yorum Gönder