İDLİB ÇIKMAZI VE TÜRKİYE'NİN DURUMU
Suriye Savaşı’nın şu ana kadar ki en büyük problemi olan
İdlib şehrindeki güç dengesi birçok küresel ve bölgesel gücü çıkarları ve
planları açısından karşı karşıya getirmiş durumdadır. Bir tarafta Rusya
destekli Suriye rejimi güçleri diğer tarafta ise NATO müttefiki olan ABD ve
Türkiye...
Son 1 haftada İdlib’te yaşanan olaylar tüm Dünyanın gözünü
bölgeye çevirmeye yetti. Aslında temelde küresel ve bölgesel güçlerin
çıkarlarının çatışması sonucu ortaya çıkan bu durum milyonlarca insanın
yurdundan olmasına, insanların ölmesine ve sömürünün sürmesine sebep
olmaktadır.
Peki bu denli kötü sonuçları olan bu çıkmazın temelinde ne
vardır? Aslında konu çok karmaşık değildir. İdlib kenti Hatay kentimize oldukça
yakın olan bir şehir ve bu şehirde belirli silahlı terör örgütleri
bulunmaktadır. El-Nusra terör örgütünün uzantıları olan cihatçı silahlı
topluluklar bu bölgede konuşlanmış ve Türkiye ile müttefikleri tarafından bu
uzantılar terör örgütü olarak kabul edilmiştir. Türkiye bu konuda Rusya ile
mutabıktır. Ancak İdlib’te varlığını sürdüren Özgür Suriye Ordusu ülkemizin
Suriye muhalefeti olarak tanıdığı fakat doğal olarak Rejim güçlerinin ve
müttefiki Rusya’nın terör örgütü olarak gördüğü bir oluşumdur. Asıl mesele tam
olarak bu noktada başlamaktadır. Bilindiği üzere Türkiye Fırat’ın Doğusuna operasyonlar
düzenlemiş ve gerek coğrafyayı iyi bilmeleri açısından gerek eğitimleri
açısından Özgür Suriye Ordusu mensuplarıyla hareket etmişti. Operasyonların
olduğu dönemde de ve şu anda da bu ilişkiye olumsuz bakan Rusya ve Rejim
güçleri halen bu durumun karşısındadır. Rejim güçlerinin terör örgütü olarak
gördüğü bu oluşumlara savaş açılacağı ve nerde olurlarsa olsunlar mutlak
suretle vurulacağını belirtmişti. Ancak idlib’in kuzeyinde olan gözlem
noktalarında Türk Silahlı Kuvvetleri bulunmakta ve son zamanlarda gündemde olan
sekiz şehit verdiğimiz saldırıların ana sebebi olarak bu gösterebilir.
Rejim güçlerinin bu saldırısı Astana ve Soçi süreçlerini olumsuz
etkilemiştir ancak en önemli nokta bu durumda Rusya’nın destekçisi olduğu Rejim
güçlerinin müttefik olarak gördüğümüz Rusya’ya bilgi akışı sağlayıp
sağlamadığıdır. Milli Savunma Bakanlığımızdan yapılan son açıklamada Rusya’nın
saldırılar konusunda haberdar olduğu ve bu hareketin çözüm süreçlerine ihanet olduğu
belirtildi ancak Rusya bu bilgilendirme meselesini net bir dille yalanladı ve
herhangi bir bilgi akışının olmadığını iddia etti. Misilleme olarak Silahlı
Kuvvetlerimiz 50’den fazla Rejim hedefini vurduğunu, 76 Rejim mensubunun
etkisiz hale getirildiğini açıkladı. ABD ise NATO müttefiki olan Türkiye’nin
meşru olarak nitelendirdiği bu misillemeye destek şehitlerimiz için de taziye
mesajlarını iletti.
Peki şimdi ne olacak? Çıkmaz devam edecek mi? Soçi ve Astana
süreçleri rafa mı kaldırılacak? İdlib’te halen daha yaşama tutunmaya çalışan insanların
ülkemize doğru harekete geçtiği bilgisi Dışişleri Bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu
tarafından doğrulandı. Son bir haftada 151 bin göçmen Suriyeli olmak üzere
toplamda 1 milyon 200 bin insanın sınırımıza doğru harekete geçtiği
belirtilmektedir. Bakanımız yaptığı açıklamada Soçi ve Astana süreçlerinin
Rejim’in askeri çözüm ısrarı sebebiyle büyük darbe aldığını ancak tamamen rafa
kaldırılamayacağını belirtti. Tüm bu süreçlerin diplomatik olarak çözülmesi gerektiği
ve gerekirse yeni bir İdlib diplomasisi yaratılması gerektiği aşikardır.
Bu süreç umuyoruz ki diplomasi yoluyla en kısa sürede
çözülür ve halkımızın canını yakan şehit haberlerinin sonu getirilebilir. Aksi
takdirde İdlib çatlağı büyüyecek ve ne yazık ki insan ölümleri artacaktır.
Yorumlar
Yorum Gönder