ÇİN VE BİR KUŞAK BİR YOL PROJESİ

Çin Halk Cumhuriyeti, devasa yüzöçlümü ve nüfusu ile büyük bir ülke. Nüfusunun ve yüzölçümünün yanına birde son yıllarda büyük gelişme gösterdiği ekonomisini ekleyen Çin, ABD’den sonra dünyanın en büyük ikinci ekonomisi konumunda.
Çin'in ekonomisi büyüdükçe hedefleride aynı şekilde büyümeye devam ediyor. Bulunduğu coğrafyanın bölgesel bir gücü olmak artık Çin tarafını memnun etmemekte, gözünü küresel güç olmaya dikmiş haldedir.
Dünya’da Avrupa Birliği, Rusya, Hindistan, Japonya gibi güçler bulunuyor. Ancak 1991 yılında Sovyet Rusya'nın dağılmasından sonra küresel hegomonyasını ilan eden ABD, şu anda Çin'in en büyük rakibi.
İki ülke de bu rekabetin farkında olmakla birlikte aylardır aralarında süren ticaret savaşı ile bu rekabet en üst düzeye ulaşmıştır. Yapılan müzakerelerle birlikte kimi zaman yumuşama sürecine giren bu ticaret savaşında henüz bir uzlaşıya varılamadı. Hala daha iki ülke karşı taraftan gelen kimi mallara ek gümrük vergisi koyarak birbirlerinin ekonomosine zarar verilmeye çalışılmaktadır.
Çin Halk Cumhuriyeti, ABD ile rekabetine devam ederken bir yandan da küresel ağını genişletmeye, gerek komşu gerekse diğer devletlerle ilişkilerini geliştirmeye, dış poltikada daha aktik bir rol izlemeye çalışmaktadır.
Bu bağlamda Çin’in en büyük hamlesi Çin Devlet Başkan Xi Jinping’in 2013 yılında Kazakistan’ın başkenti Nursultan(o zamanki adıyla Astana) ziyareti sırasında açıkladığı 60’a yakın ülkeyi kapsayan ‘’Bir Kuşak Bir Yol Projesi’’dir.
Bu projeyle birlikte tarihi İpek Yolu’nun tekrar canlandırılıp hem  kara yolu hem de deniz yolu ile Çin’den başlayarak İngiltere’ye kadar birleştirilmesi, yeni demiryolu bağlantılarının yapılması, limanlara yatırımların arttırılması, yeni güzergahlar ortaya çıkması ve Avrasya kıtasının daha iyi kenetlenmesi planlanmaktadır.
Çin, BKBY projesiyle kendi sınırlarında ve komşu ülkerde bulunan ayrılıkçı hareketleri, aşırılığı, siyasi iktidarsızlığı çözerek çevresini güvene almayı amaçlamaktadır. Küresel güç olabilmek için kendi çevresinde güvenli bir hareket alanı oluşturmayı hayati derecede önemli görmektedir.
Projeyi finanse etmek için Asya Altyapı Bankası kurulmuş, kurucu ülkeler arasında Türkiye’ninde imzası bulunmaktadır. Şu ana kadar ise proje için 500 milyar Dolar harcanmıştır. Ancak bazı uzmanlar, yapılan yatırımların %30’unun, Pakistan’dakilerin %80’inin, Myanmar’dakilerin de bu bölgelerdeki yolsuzluklar ve bu gibi sebeplerden dolayı kaybolacağını belirtmektedir. Çinli yetkililer ise yatırımlarını devam ettirip, bölgeyi güvenli ve istikrarlı bir hale getirmeye çalışmaktadır. Orta Asya’da ortaya çıkacak herhangi bir problemin Çin’i doğrudan etkileyeceği düşünülmektedir.
Çin, BKBY Projesi ile orta ve uzun vadede bölgesel ve küresel gücünü arttırmayı, özellikle Orta Asya ülkelerindeki yumuşak gücünü yükseltmeyi, projeye katılan ülkeler arasında resmi para birimi Yuan’ı yaygınlaştırmayı ve küresel ekonomide Yuan’ın rolünü güçlendirmeyi hedeflemektedir.


ABD, Japonya ve Hindistan bu projeye şiddtle karşı çıkmaktadır. Projenin Çin-Pakistan ekonomi koridorunun Pakistan’nın işgal ettiği Keşmir’den geçiyor olması  ve bu girişimin Hindistan’ın egemenliğine ve toprak bütünlüğüne saygısızlık olarak değerlendirmektedir. Japonya ise projenin kendilerini ekonomik ve jeopolitik açıdan etkileyeceğini düşündüğünden ABD ve Hindistan ile birlikte boykot kararı almıştır.
Rusya ise projenin ortaklarından biri olarak gözüküyor olmasına rağmen net bir şekilde desteklediği söylenemez. Projenin uzun vadede Çin’e getirecek olan faydalarına şüpheyle bakmaktadır. Gerileme eğiliminde olan ekonomisi ve nüfusu ile Rusya, projeyi bir yandan desteklerken bir yandan da kendini tehdit etmesini engelleyecek tedbirler almaktadır.
Avrupa Birliği ülkelerinin proje hakkında ortak bir tutumu olmamakla birlikte Çin tarafından kontrol edilen küresel ticaretin haksız rekabete yol açacağı endişesi hakimdir. Her ülke kendi çıkarları doğrultusunda hareket etme eğilimi göstermektedir. İngiltere, Brexit sonrası projeyi dünya pazarına açılma imkanı olarak görmekte, Çin’den aldığı ucuz ürünleri geliştirerek dünya pazarından pay almayı planlamaktadır. Almanya, Fransa ve İtalya ise projeyle dirsek temasında bulunmaktadılar. Avrupa ülkelerinin genel yaklaşımı açık destek vermek yerine oluşacak fırsatlardan yararlanmak olarak söylenebilir.
Projeden en çok etkilenmesi beklenen ülkeler Türki Cumhuriyetler olması öngürülmektedir. Projenin orta ve uzun vadede başarılı olmasıyla Çin yumuşak gücünü arttırabilir, halihazırda siyasi istikrarı ve ekonomileri sallatında olan bu Cumhuriyetlerde nüfuzunu kullanarak tehdit oluşturabilir. Bu ülkelerle yakın ilişkileri bulunan Rusya ve Türkiye dikkatli hareket etmelidir. Türki Cumhuriyetlerde elit kesim projeye olumlu bakarken halk ise ülkelerinin Çin etkisi altına gireceğinden endişelenmektedir. Ayrıca bölgede yapılan yatırımların halka herhangi bir karşılığının yansımadığı, sadece elit kesimin işine yaradığı iddia edilmektedir. Çin, yatırım yaptığı yerde Çinlileri çalıştırmayı ve yerleştirmeyi istediği için bu durum yerel işsizliğin artmasına neden olmaktadır. Bu konu Türki Cumhuriyetlerin halklarında tepkiyle karşılaşmaktadır. Türkmenistan ve Özbekistan’da ise bazı yasal düzenlemeler ile engel olunmaya çalışılmaktadır. Özbekistan’da yabancı işçi çalıştırılmasına izin vermezken, Türkmenistan’da ise çalışanların en az %70’inin Türkmen olması şartı getirilmiştir.
Türkiye ise bu proje ile birlikte İran’ın sınırlarına girmeden Çin’e ulaşan güvenli bir güzergaha (Çin-Orta Asya-Hazar Denizi-Azerbaycan-Gürcistan-Türkiye) kavuşacaktır. Türkiye, üçüncü büyük limanı olan İstanbul Ambarlı’daki Kumport Limanı’nın %65’ini Çinlilere satarak BKBY projesinin deniz ulaşum ağınada dahil olmuştur. Ancak iki devlet arasındaki ticaret ağı henüz istenilen seviyeye ulaşabilmiş değildir. Türkiye Cumhuriyeti’ninde projede dikkatli hareket etmesi, olası Çin tehdidi karşısında Türki Cumhuriyetlerle işbirliği içerisinde olmalıdır.

SONUÇ;
ABD’nin hegemonyasına son vermek isteyen Çin, kaynaklarını sonuna kadar kullanmaya başlamıştır. Komşu devletler başta olmak üzere diğer dünya devletleriyle dostluk ilişkileri kurmaya, yatırımlar yapmaya, ilişkileri üst düzeyde tutmaya çalışmaktadır. Ayrıca Çin’in sınır komşularının kalkınma ve istikrar kazanması küresel güç olma sürecinde Çin’in elini rahatlatacaktır. Ancak Çin’in tarihsel sürecinde dostça ilişkiler kurmaktan uzak olması bu projeye diğer devletler tarafından şüpheyle bakılmaktadır. Türkiye’de bu süreçte dikkatli hareket etmesi, kendi yararına gördüğü planı desteklemeli ama ilerde başını ağırtacak bir girişimde bulunmamalıdır. Kırılgan bir siyasi ve ekonomik istikrar içinde bulunan Türki Cumhuriyetleri ile de işbirliğini arttırmalı ve beraber hareket etmelidir.
                                     
                                                                                     Murat Dedeoğlu
                                                                                     Bölgesel Analiz Topluluğu
                                                                                     Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi



KAYNAKÇA:

-Ümit Alperen, Bilge Strateji, Cilt 10, Sayı 19, Güz 2018, VV18 “Bir Kuşak Bir Yol” Girişimi ve Çin’in Orta Asya Politikası’’
-Prof. Dr. Ersan Bocutoğlu (Avrasya University, Turkey), Considerations on the Economic and Geopolitical Consequences of China’s “One Belt-One Road” Project
-Bülent Güner, OBOR SÜRECİNDE TÜRKİYE; BEKLENTİLER VE SORUNLAR
-Michal Hudec, CHINA’S EMERGENCE IN CENTRAL ASIA

-James Reilly, Leveraging Diversity: Europe’s China Policy

-Dauren Aben, Kanat Makhanov,Kuşak ve Yol girişimi ve Çin-Rusya ilişkileri

Yorumlar

Popüler Yayınlar