SURİYE’DE NELER OLUYOR?

Suriye Savaşı uzun bir süredir dünya gündemini meşgul eden ve uluslararası gündemde sorunlar yumağına dönüşmüş durumdadır. Gerek bölgesel güçler, gerek Türkiye, gerekse küresel güçler çıkarları doğrultusunda hamleleri yapabilmek için çeşitli müzakerelere ve anlaşmalara başvurmuşlardır. Bu sorunlar sınır ülkeleri için ciddi güvenlik şüpheleri ve problemleri yaratmaktadır.
Birçok örneği olduğu gibi ülkemizde dış tehditlere karşı bazı önlemler almıştır ve toprak bütünlüğümüz ile sınıra yakın halkımızı korumak adına somut adımlar atmıştır. Örneğin; Türkiye daha önce Suriye’nin İdlib kentine on iki tane güvenli gözlem noktası kurmuştu ve amaç oradan gelecek olası bir saldırıyı engellemek veya önceden görebilmekti. Ancak Suriye Rejim Güçleri ve Suriye Devlet Başkanı Beşşar el-Esad bu durumu “Türkiye işgalci konumundadır ve bu bizim toprak bütünlüğümüze bir saldırıdır” sözleriyle eleştirmiştir. Türkiye ise herhangi bir saldırı veya toprak kazanma amacı gütmeden İdlib’te kalacağını duyurmuştur. Daha önce 2019 yılının Mayıs ayında 11 ve 12 numaralı gözlem noktalarının yakınına havan topları düşmüştü. Bunun üzerine Türkiye, Hatay’ın Cilvegözü sınır kapısından İdlib’e beton bloklar ve askeri güç sevk etmişti. Mayıs ayında düşen havan topları Türkiye tarafında maddi manevi bir zayiata sebep olmamıştı. Ancak 29 Haziran’da 10 numaralı  gözlem noktasına düşen havan topu bir Türk askerinin şehit olmasına ve üç Türk askerinin yaralanmasına sebep olmuştu.
Asıl sorun şurada: Esad’ın halen Türkiye’yi işgalci olarak görüp havan topu atışlarını kasıtlı olarak yaptığı mı? yoksa İdlib savunması sırasında istemeden oluşan bir kaza olması mı? İşte bu ikilem Türkiye ile rejim müttefiklerini önümüzdeki günlerde karşı karşıya getirebilir. Nitekim Türkiye bölgede müttefiki olan güçlerle (Özgür Suriye Ordusu) daha önce Suriye’nin kuzeyinde operasyonlar düzenlemiştir. Bizim tarafımızdan değerlendirecek olursak: Türk medyasına yansıdığı kadarıyla rejim güçlerinin bunu kasıtlı olarak yaptığını ve Türkiye’nin buna hemen karşılık verdiğini okumuştuk. Havan topları atışından sonra Türk Silahlı Kuvvetleri Mayıs ayına kıyasla çok kuvvetli bir şekilde İdlib’e girdi ve gözlem noktaları askeri olarak olası bir tehdide karşı güçlendirildi. Uluslararası medyada bu “Türkiye, Suriye’ye girdi” şeklinde değerlendirildi. Ancak bu yanlış bir değerlendirmedir.
Türkiye kuvvetleri Suriye topraklarında bir gaye için bulunmaktadır. Türkiye diğer güçler gibi kendi çıkarları ve sınır güvenliği için İdlib’tedir. Basının çeşitli organlarında ve sosyal medya mecralarında “Türkiye, Suriye’ye savaş ilan etti” gibi söylemler savaş çığırtkanlığından öteye gidemez. Çünkü Suriye kuvvetleri Rusya, Çin, İran ve askeri güç olarak Hizbullah kuvvetlerinin desteğini almakta ve aynı zamanda Türkiye’de uluslararası arenada Birleşmiş Milletler ve NATO gibi mecraların belirlediği sınırlar içerisinde Suriye politikasını yürütmektedir. İdlib’te çözümün siyasi müzakerelerle çözülmesi gerektiği aşikârdır. Askeri bir yolla çözülecek olması veya şiddetin artması Türkiye’ye en az bir buçuk milyon mültecinin girmesi ve güvenlik sorununu çıkmaza sokmak demektir.
Savaşın, şiddetin olmadığı, siyasal-diplomatik müzakerelerin çözüm yolu olduğu bir yolla çözülecek bu sorun sadece günümüz için değil geleceğimiz için de daha olumlu olacaktır.

Edip GEZGİN

Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, Bölgesel Analiz Topluluğu

Yorumlar

Popüler Yayınlar