Brexit Çıkmazı: Ayrılsak mı? Ayrılmasak mı?

Yaklaşık üç yıldır uluslararası medya ve gazetelerde sürekli olarak kullanılan Brexit deyimi British-Exit kelimelerinin bir araya gelmesiyle Birleşik Krallığın Avrupa Birliği’nden çıkması anlamına gelmektedir. İngiliz halkı, 23 Haziran 2016’da yapılan referandumda %51.9 ile Avrupa Birliği’nden çıkma kararı almıştır.
Akabinde, Brexit karşıtı mevcut Başbakan David Cameron’ın istifasıyla yerine gelen Brexit yanlısı Muhafazakâr Parti Başkanı Theresa May, halkın iradesini yerine getirmeyi taahhüt etmiştir. Ancak AB üyeliğinden çekilme kriterleri Lisbon Anlaşması 50.maddesi uyarınca referandum, parlamento onayı ve AB Meclisi üyelerinin tamamının oylarıyla mümkün olmaktadır. May, ayrılmanın sadece İngiltere’yi değil Avrupa hatta bütün dünya ekonomik ve siyasi dengelerini ilgilendirdiğinden anlaşmalı çekilmeden yana olmuştur. Nitekim May’in AB ile aylarca süren çetin ve sıkıntılı müzakerelerin sonucunda 585 sayfalık bir ‘’Brexit Anlaşma Metni’’ üzerinde mutabık kalınmıştır.
15 Ocak 2019 tarihinde, İngiltere Parlamentosu Brexit Anlaşmasını oylamaya sunmuş, yapılan oylamada 202 olumlu oya karşı 432 oyla Brexit Anlaşması reddedilmiştir. Başbakan May’in çalışmalarıyla 12 Mart 2019 da yapılan ikinci oylama sonuçları yine şaşırtıcı olmuştur. Bu oylamada sonuç 242 olumlu oya karşı 391 oyla Brexit yine reddedilmiş ve anlaşma yeniden 29 Ekim’e ertelenmiştir. Her iki projeninde mimarı olan May’in kendi partisinde bile 100’e yakın fire vermesi manidardır. Zira İngiltere tarihinde hükümet adına 1924 yılından sonraki en ağır yenilgiyle sonuçlanan parlamento oylamaları bunlar olmuştur. Art arda gelen oylamadaki başarısızlıklar ana muhalefetteki İşçi Partisi ile bu konuda görüşmelerin sonuçsuz kalması ve Brexit anlaşmasının onaylanması halinde ikinci bir referandum çağrısı May’in sonunu getirmiş ve May, 7 Haziran’da görevini bırakma kararı almıştır. Böylelikle May, Brexit’in devirdiği ikinci başbakan olmuştur. Hal böyleyken İngiliz siyaseti daha da karışık bir hal almış ve işin içinden çıkılamaz olmuştur.
İstifanın ardından iktidar partisi içindeki hareketlilik ivme kazandı ve yeni lider arayışları resmen başlamış oldu. Liderlik yarışmasına birçok adayın katılması beklenmektedir. Bunların bir kısmı zaten haftalar öncesinden bu planlarını sergilemeye başlamıştır. Seçimin önemi ise bu liderlik yarışını kazanan kişinin aynı zamanda başbakan olacak olmasıdır. Öte yandan Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Junker, İngiltere milletvekillerini "kendi aralarında anlaşmaya varmaktansa Başbakanı değiştirmeyi daha önemli görmekle" suçlamıştır.
Yeni lider Brexit yanlısı ise AB'den ayrılma tarihi olarak uzatılan 31 Ekim'den önce İngiltere'nin ayrılması yönünde çaba gösterebilir. Hatta AB ile herhangi bir anlaşma olmadan ayrılmakta söz konusu olabilir. Muhafazakâr Parti’de liderlik yarışını önde götüren Boris Johnson anlaşmasız ayrılıktan yanadır. Her iki tarafında kaos olarak değerlendiği bu anlaşmasız boşanma, ticaretten serbest dolaşıma kadar bir çok konuda yeniden anlaşma yapmaya ihtimalini doğurmuştur.Türkiye ise bu anlaşmasız ayrılıkta ikinci en geniş ihracat marketini kaybetme riskiyle en fazla zarar görecek ülkelerden birisidir ve zarar maliyeti yıllık 2,4 milyar dolar civarındadır. Başbakan her kim olursa olsun İngiltere’nin Brexit kabusunu yaşamak zorunda kalacaktır, zira Brexit konusunda parlamentoda herhangi bir seçenek için net bir çoğunluk bulunmuyor ve sunulan önergelerin hiçbiri için çoğunluk desteği sağlanamıyor.Yaşanan bu siyasi kriz ve belirsizlik AB liderlerini de öfkelendiriyor ve artık verilen zamanın boşa harcanılmaması isteniyor.
Acaba yeni seçilecek başbakan Brexit çıkmazındaki karmaşaya son verebilcek mi?

Oğuzhan Demir

Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, Bölgesel Analiz Topluluğu

Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü



Kaynakça:

CnnTürk-Anlaşmasız Senaryo yaklaşıyor:Brexitte şimdi neler olucak?
Reuters-An unlikely casualty of a hard Brexit-Turkey’s exports
BBC News-İngiltere’nin mevcut şartlarda 31 Ekim’e kadar ne olabilir?

Yorumlar

Popüler Yayınlar