AFRİKA’NIN KANLI KOMŞULARI

Afrika tarihi kolonyal süreçte öncesinde ve sonrasında birçok kanlı kalkışmalara ve iç savaşlara ev sahipliği yapmıştır. Afrika’nın stabil olmayan siyasi ve toplumsal yapısı ve Avrupalı devletlerin Afrika’nın bu yapısal düzensizliğinden yararlanıp uyguladığı sömürgeci politikası ile günümüze kadar ulaşan yaralara yol açmıştır. Günümüzde ve günümüze yakın süreçte Orta Afrika Cumhuriyeti ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nin yaşadığı iç savaşlar ve Hutu-Tutsi etnik savaşı Afrika’ da yaşanan kanlı çatışmaların ve ölümlerin en acımasızlarına ev sahipliği yapmıştır. Bende yazımda Afrika’nın kanayan kalbi orta Afrika ülkerinden ve güncel gelişmelerinden bahsedeceğim.



GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE YAŞANANLAR

Öncelikle sorunun kalbine ineceğiz yıllarca süren bir etnik savaşa Hutu ve Tutsi halklarının savaşına… M.S bölgeye göçen Bantu kabilelerinde olan hutu ve tutsiler Belçikalıların bölgeyi ele geçirip himayesi altına alması ve kolonyalizmin en önemli silahlarından birini kullanıp onları birbirine düşman etmesiyle başladı. (Belçikalılar bölgeyi rahat yönetebilmek için kendilerine fiziksel olarak yakın olan tutsilere daha çok hak vererek iki halkın birbirine düşman edip bölgeyi daha kolay yönetmeyi sağladı.) Ruanda’ da kuruluş yılında çatışmaların ilk kıvılcımı atılmıştır 1959’ da Belçika destekli hutular yaklaşık 20.000 tutsiyi katletmiştir. 1962’ de bağımsızlık ile başa geçen hutular, tutsileri azınlık olarak görmüş hatta devlet tutsilere hamamböceği ismini takmıştır. Tutsiler çevre ülkelere kaçıp o ülkelerde yüksek mertebelere gelmiştir. Daha sonra bu insanlar Ruanda Yurtseverler Derneğini kurmuşlardır. 1992’ de topluluk devleti devirme girişiminde bulunmuştur. Hutular bunun akabinde milliyetçi yarı askeri İnterahamwe grubunu kurmuş ve bütün hükümet karşıtı Tutsileri fişlemişlerdir. 1994 devlet başkanın öldürülmesiyle soykırım başlamıştır. 1999 da gerçekleşen soykırımda yaklaşık 1 milyon tutsili ve hutulu ılıman görüşlü sivil öldürülmüştür. Ruanda Silahlı Kuvvetleri generali Augustin Bizimungu Tanzanya'daki BM Savaş Suçları Mahkemesine götürüldü. Bizimungu soykırım yaptığı için 17 Mayıs 2011 tarihinde otuz yıl hapis cezasına çarptırıldı. Evet 1 milyona yakın insan katledildi ve en büyük ceza 30 yıl.
Komşu devlet Burundi de de aynı toplumsal yapı bulunmaktadır. 1973-94 arası Ruanda’nın aksine tutsiler hutulara şiddet uygulamış ve yaklaşık yirmi bin tutsi hayatını kaybetmiştir. 1994 yılında Ruanda ile aynı süreçteki iç savaşta iki yüz bin kişi hayatını kaybetmiştir. 2010 yılında anayasaya aykırı olarak devlet başkanı Nkurunziza’nın üçüncü kez seçime girme kararıyla yine iç karışıklıklar yaşanmaya başlanmıştır. Devlet başkanı Tanzanya ziyareti sırasında ordu yönetimi ele geçirmiş fakat 2015 de yapılan seçimlerde Nkurunziza yine devlet başkanı seçilmiştir.
Burundi ve Ruanda da yaşanan siyasal ve iç karışıklıklar komşu ülke Demokratik Kongoyu’da derinden etkilemiştir. Ülke kuruluşundan bu yana iç savaş sorunu ile boğuşmaktadır. Mobutu Sese Seko döneminde ülke Kongo’yu ilhak etmeye çalışmış Batı sınırında ağır çatışmalar yapılmıştır. Birleşmiş Milletler ve Avrupalı devletlerin müdahalesi ve yaptırımlarıyla sona ermiştir. Seko dan sonra yönetime geçen Joseph Kabila ile 2013’ e kadar iç savaş devam etmiş günümüzde ise Demokratik Kongo normalleşme yolunda ilerlemektedir. Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nin komşusu Orta Afrika Cumhuriyet’i ise kanın günümüzde dahil durmadığı Afrika’nın en tehlikeli ülkesidir. Orta Afrika’da ki çatışmaların nedeni diğer ülkelerden farklı olarak dinsel nedenlerden kaynaklanmaktadır. Azınlık konumunda olan Müslümanlar ülkede çoğunlukta olan Hristiyanlar tarafından öldürülmektedir. Orta Afrika’da siyasal yönetimide olaylara müdahale etme konusunda yetersiz kalmaktadır. Eski kolonyal yönetici devletler ve Birleşmiş Devletlerin çabaları da ülke sorunlarını çözmekten çok uzaktadır.

Afrika’nın kalbinde yer alan dört ülkede yaşanan bu iç çatışmalar diğer komşu ülkeleri ve tüm Afrika kıtasını olumsuz yönde tesir etmektedir. Özellikle komşu devletlerin ekonomisini ve siyasetini negatif yönde etkilemiştir. Gelişmekte olan Afrika ülkeleri Kolonyal sürecin yaralarını kapatamadan boğulmaya mahkûm bırakılmaktadır. Son dönemde oluşan ortamda bölgede çatışmaları durdurmaktan çok uzaktadır. Ülkeler daha çok kendi menfaatleri ve kendi konumunu korumaya çalışmaktadır. Örneğin Orta Afrika’da artan Rus kuvvetlerine karşı Fransa ülkeye silah yardımında bulunmuştur. Demokratik Kongo da ki yeni seçimlerde artan tansiyonda Afrika Birliği etkisiz kalmaktadır. Birleşmiş Milletler de ülkelerde çatışmalar arttığında bölgeden güçlerini çekmektedir. (Ruanda da 1994 de artan iç şiddette güçlerini üçte bire düşürmektedir.

Bu ölümlerin ve şiddetin arttığı bölgede iç ve dış etkenlere bağlı olarak gelişen olaylarda hiçbir yardım eli etki etmemektedir. Bunun en büyük sebebi de yardımların ya olayların kaynağına inememesinden ya da yardımların birincil elden yapılmamasından kaynaklanmaktadır. Fakat şu bir gerçektir ki Afrika dünyanın parlayan yıldızı olarak görülmektedir ve bu parlayan yıldızın üstündeki kara bulutları atıp görülür hale gelmesi ve ışığını yeniden saçması gerekmektedir…

HALİL İBRAHİM TAŞ

Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi

Bölgesel Analiz Topluluğu

Muğla/Türkiye



KAYNAKÇA

https://tr.euronews.com/2018/12/11/fransa-dan-eski-somurgesi-orta-afrika-cumhuriyeti-ne-silah-destegi

 http://sbedergi.ibu.edu.tr/index.php/sbedergi/article/view/942

 http://amerikabulteni.com/2015/11/17/burundi-yeni-bir-ruanda-olma-yolunda-mi/

http://www.afrikavakfi.org/demokratik-kongo-cumhuriyeti

 https://tr.euronews.com/2018/12/20/kongo-da-secimler-ertelendi-yeterli-oy-pusulasi-yok

Yorumlar

Popüler Yayınlar