AFRİKA’NIN KANLI KOMŞULARI
Afrika tarihi kolonyal süreçte öncesinde ve sonrasında birçok
kanlı kalkışmalara ve iç savaşlara ev sahipliği yapmıştır. Afrika’nın stabil
olmayan siyasi ve toplumsal yapısı ve Avrupalı devletlerin Afrika’nın bu
yapısal düzensizliğinden yararlanıp uyguladığı sömürgeci politikası ile
günümüze kadar ulaşan yaralara yol açmıştır. Günümüzde ve günümüze yakın
süreçte Orta Afrika Cumhuriyeti ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nin yaşadığı iç
savaşlar ve Hutu-Tutsi etnik savaşı Afrika’ da yaşanan kanlı çatışmaların ve
ölümlerin en acımasızlarına ev sahipliği yapmıştır. Bende yazımda Afrika’nın
kanayan kalbi orta Afrika ülkerinden ve güncel gelişmelerinden bahsedeceğim.
HALİL İBRAHİM TAŞ
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi
Bölgesel Analiz Topluluğu
Muğla/Türkiye
GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE
YAŞANANLAR
Öncelikle sorunun kalbine ineceğiz yıllarca süren bir etnik
savaşa Hutu ve Tutsi halklarının savaşına… M.S bölgeye göçen Bantu
kabilelerinde olan hutu ve tutsiler Belçikalıların bölgeyi ele geçirip himayesi
altına alması ve kolonyalizmin en önemli silahlarından birini kullanıp onları
birbirine düşman etmesiyle başladı. (Belçikalılar bölgeyi rahat yönetebilmek
için kendilerine fiziksel olarak yakın olan tutsilere daha çok hak vererek iki
halkın birbirine düşman edip bölgeyi daha kolay yönetmeyi sağladı.) Ruanda’ da
kuruluş yılında çatışmaların ilk kıvılcımı atılmıştır 1959’ da Belçika destekli
hutular yaklaşık 20.000 tutsiyi katletmiştir. 1962’ de bağımsızlık ile başa
geçen hutular, tutsileri azınlık olarak görmüş hatta devlet tutsilere
hamamböceği ismini takmıştır. Tutsiler çevre ülkelere kaçıp o ülkelerde yüksek
mertebelere gelmiştir. Daha sonra bu insanlar Ruanda Yurtseverler Derneğini
kurmuşlardır. 1992’ de topluluk devleti devirme girişiminde bulunmuştur.
Hutular bunun akabinde milliyetçi yarı askeri İnterahamwe grubunu kurmuş ve
bütün hükümet karşıtı Tutsileri fişlemişlerdir. 1994 devlet başkanın
öldürülmesiyle soykırım başlamıştır. 1999 da gerçekleşen soykırımda yaklaşık 1
milyon tutsili ve hutulu ılıman görüşlü sivil öldürülmüştür. Ruanda Silahlı
Kuvvetleri generali Augustin Bizimungu Tanzanya'daki BM Savaş Suçları Mahkemesine
götürüldü. Bizimungu soykırım yaptığı için 17 Mayıs 2011 tarihinde otuz yıl
hapis cezasına çarptırıldı. Evet 1 milyona yakın insan katledildi ve en büyük
ceza 30 yıl.
Komşu devlet Burundi de de aynı toplumsal yapı bulunmaktadır.
1973-94 arası Ruanda’nın aksine tutsiler hutulara şiddet uygulamış ve yaklaşık
yirmi bin tutsi hayatını kaybetmiştir. 1994 yılında Ruanda ile aynı süreçteki
iç savaşta iki yüz bin kişi hayatını kaybetmiştir. 2010 yılında anayasaya
aykırı olarak devlet başkanı Nkurunziza’nın üçüncü kez seçime girme kararıyla
yine iç karışıklıklar yaşanmaya başlanmıştır. Devlet başkanı Tanzanya ziyareti
sırasında ordu yönetimi ele geçirmiş fakat 2015 de yapılan seçimlerde Nkurunziza
yine devlet başkanı seçilmiştir.
Burundi ve Ruanda da yaşanan siyasal ve iç karışıklıklar
komşu ülke Demokratik Kongoyu’da derinden etkilemiştir. Ülke kuruluşundan bu
yana iç savaş sorunu ile boğuşmaktadır. Mobutu Sese Seko döneminde ülke
Kongo’yu ilhak etmeye çalışmış Batı sınırında ağır çatışmalar yapılmıştır. Birleşmiş
Milletler ve Avrupalı devletlerin müdahalesi ve yaptırımlarıyla sona ermiştir.
Seko dan sonra yönetime geçen Joseph Kabila ile 2013’ e kadar iç savaş devam
etmiş günümüzde ise Demokratik Kongo normalleşme yolunda ilerlemektedir.
Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nin komşusu Orta Afrika Cumhuriyet’i ise kanın
günümüzde dahil durmadığı Afrika’nın en tehlikeli ülkesidir. Orta Afrika’da ki
çatışmaların nedeni diğer ülkelerden farklı olarak dinsel nedenlerden
kaynaklanmaktadır. Azınlık konumunda olan Müslümanlar ülkede çoğunlukta olan
Hristiyanlar tarafından öldürülmektedir. Orta Afrika’da siyasal yönetimide
olaylara müdahale etme konusunda yetersiz kalmaktadır. Eski kolonyal yönetici
devletler ve Birleşmiş Devletlerin çabaları da ülke sorunlarını çözmekten çok
uzaktadır.
Afrika’nın kalbinde yer alan dört ülkede yaşanan bu iç
çatışmalar diğer komşu ülkeleri ve tüm Afrika kıtasını olumsuz yönde tesir
etmektedir. Özellikle komşu devletlerin ekonomisini ve siyasetini negatif yönde
etkilemiştir. Gelişmekte olan Afrika ülkeleri Kolonyal sürecin yaralarını
kapatamadan boğulmaya mahkûm bırakılmaktadır. Son dönemde oluşan ortamda
bölgede çatışmaları durdurmaktan çok uzaktadır. Ülkeler daha çok kendi
menfaatleri ve kendi konumunu korumaya çalışmaktadır. Örneğin Orta Afrika’da
artan Rus kuvvetlerine karşı Fransa ülkeye silah yardımında bulunmuştur.
Demokratik Kongo da ki yeni seçimlerde artan tansiyonda Afrika Birliği etkisiz
kalmaktadır. Birleşmiş Milletler de ülkelerde çatışmalar arttığında bölgeden
güçlerini çekmektedir. (Ruanda da 1994 de artan iç şiddette güçlerini üçte bire
düşürmektedir.
Bu ölümlerin ve şiddetin arttığı bölgede iç ve dış etkenlere
bağlı olarak gelişen olaylarda hiçbir yardım eli etki etmemektedir. Bunun en
büyük sebebi de yardımların ya olayların kaynağına inememesinden ya da
yardımların birincil elden yapılmamasından kaynaklanmaktadır. Fakat şu bir
gerçektir ki Afrika dünyanın parlayan yıldızı olarak görülmektedir ve bu
parlayan yıldızın üstündeki kara bulutları atıp görülür hale gelmesi ve ışığını
yeniden saçması gerekmektedir…
HALİL İBRAHİM TAŞ
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi
Bölgesel Analiz Topluluğu
Muğla/Türkiye
Yorumlar
Yorum Gönder