Dr.Öğr.Üyesi Serdar Yılmaz'ın Kırgızistan Azatlık Radyosuna Verdiği Röportaj
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Kırgızistan Ziyaretinin Önemi
1- Türkiye
Cumhuriyeti, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan darbe girişiminden sonra ilk
defa Kırgızistan’a geliyor. 2016 Temmuz
olaylarından sonra Türkiye Gülen’cilerle ilişkisi olduğunu iddia ederek
Kırgızistan’daki Türk liselerinin kapatılmasını talep etmişti. Bişkek bu talebi
reddettikten sonra iki ülke ilişkisinde bir gerginleşmeye tanık olmuştuk.
Kırgızistan-Türkiye Erdoğan’ın Bişkek’e gelmesiyle iki ülke ortasındaki buz
erimiştir diye bilir miyiz?
Aslında sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Bişkek’i ziyaret etmesiyle aradaki
buzlar erimiştir diyebiliriz. Bakarsanız, 2018’ın Nisan ayında Ceenbekov’un
Türkiye’yi ziyaret etmesiyle aradaki buzlar zaten erimişti. Çünkü Ceenbekov
Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yapmış olduğu görüşmede aradaki gerginliklerin
ortadan kalkması için elinden geleni yapacağını özellikle de Fetö ile ilgili
gerekli adımların atılacağını bildirmişti. Türkiye’de Almazbek Atambayev dönemi
sonrası gerileyen ilişkileri ya da soğuyan ilişkileri Ceenbekov ile eritme,
yani bu donuk ilişkileri eritme kararı almıştı. Nitekim Erdoğan’ın ziyareti de
aradaki buzları iyice eritecektir.
2- Kırgızistan
Cumhurbaşkanı Sooronbay Ceenbekov de geçen Nisan ayında Türkiye’ye gelerek,
devlet adamlarıyla buluşmuştu. Erdoğan Ceenbekov ile buluştuğu zaman
Kırgızistan’daki Türk okullarının, yani Sebat okullarının kapatılması
gerektiğini tekrarlayarak, onun yerine ‘Maarif’ okullarını tavsiye edeceğini
söylemişti. Okul meselesinin çözülmesi iki ülke ilişkisinin tamamen iyileşmesi
için ne kadar önemli?
Okul meselesi Erdoğan yönetimi için gerçekten öne çıkmış bir konu. Öyle bir
konu ki adeta Kırgızistan ve Türkiye arasındaki ilişkinin bu saatten sonra nereye
gidebileceğini belirleyecek bir konu. Bu nedenle Sayın Cumhurbaşkanı
Erdoğan’ın, Cumhurbaşkanı Ceenbekov’dan temel beklentisi Gülen Cemaatine ait
olan bu okullardan bir an önce kurtulunup bunların yerine Maarif okullarının
açılması. Almazbek Atambeyav döneminde ilişkilerin gerilmesinin aslında iki
nedeni vardı. Bunlardan ilki 24 Nisan 2015 de Rus uçağını düşürmemizden sonra
Almazbek Atambayev’in bunun bir hata olduğunu söylemesi. Bir diğer neden ise
Dış İşleri Bakanımız Sayın Çavuşoğlu’nun o dönemde Almazbek Atambayev’e Fetö
okulları ve Fetö grubunun Türkiye’de çok ciddi sorunlar yarattığını dolayısıyla
bu sorunları Kırgızistan’da yaratılabileceğini söylemesiyle Almazbek
Atambayev’in buna absürt demesi ilişkileri gerginleştirmişti. Bu açıdan
baktığımızda sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’da Kırgızistan ve Türkiye arasında
ilişkilerin bundan sonraki seyrinin Kırgızistan’daki Fetö Okullarının
kapatılması yönüyle aslında başa baş gideceğini söylüyor. Bir bakıma baktığınızda
devletler Dış Politikalarında ilişkilerini çıkarları üzerine kurmalı. Bence
Türkiye Cumhuriyeti Kırgızistan ile olan ekonomik, eğitim, kültürel ve siyasi
ilişkilerini ön plana çıkarmalı. Yani baktığınızda adeta Fetö kullarının Kırgızistan’da
kapatılması ya da kapatılmaması sorunu Türkiye ve Kırgızistan arasındaki bu
siyasi, ekonomik, kültür, ticari ve eğitim ilişkilerini geri plana itiyor gibi.
Bence bu bir hata. Biraz bu işi Kırgız Makamlarının kontrolüne bırakmamız
lazım. Biz buradan Kırgızistan’ın Fetö okullarını nasıl kapatıp kapatmadığını
kontrol edemeyiz ya da bu duruma müdahale edemeyiz. Dolayısıyla bu konuda
Kırgız makamlarına güvenmeli ve bu durumun kontrolünü onlara bırakmalıyız.
Bunun yerine daha çok iki ülke arasındaki ekonomik, eğitim, siyasi ve kültürel
ilişkilere ağırlık vermeliyiz.
3-İki
ülke ortasında başka ne gibi bir çözülmesi gereken meseleler var?
Burada baktığımızda ben 2 ülke arasındaki en büyük meselenin ticaret
oranlarının yani ticaret hacminin çok ama çok düşük olması olarak görüyorum.
Baktığımızda Nisan ayında da Ceenbekov’un Türkiye ziyareti ile size bir mülakat
vermiştim. O dönemde Türkiye’nin Kırgızistan ile olan toplam ticaret hacminin
490 milyon dolar olduğunu görüyoruz. Bu oran temmuz ayı itibari ile şu anda 250
milyon dolar civarında. 2018 yılı sonu itibariyle 500 milyon dolar olur mu
bilemiyoruz. Fakat iki ülke arasında ticaret hacminin 200 ile 500 milyon dolar
arasında olması bence iki ülke arasındaki temel sorunun ticaret olduğunu
gösteriyor. Çünkü baktığımızda Orta Asya Türk devletleri ticaret oranları ve
ticaret hacimlerinin ticaret hacimlerinin çok fazla olmasıyla daha çok karşı
ülkelerle sıkı bir ilişki içerisindeler. Yani bir Orta Asya Cumhuriyeti ile
ekonomik ilişkiniz ne kadar fazla ise o devlet ile her anlamda daha kolay
ilişki kurabiliyorsunuz. Bu anlamda belki daha fazla Kırgız öğrenciyi
Türkiye’ye getirebiliriz. Kırgızistan’ın Kültürel özelliklerini Türkiye’ye
tanıtabiliriz. Özellikle Kırgızistan’a Türkiye’den turist akımını
başlatabiliriz fakat bunu yapmak için Türk Hava Yolları gibi bizim ulusal markamızın
çok uygun ve indirimli fiyatlara vatandaşlara fiyat vermesi gerekiyor. Aynı
zamanda Kırgızların Türkiye’ye olan turist akışını arttırabiliriz. Bunun için
yine Türk Hava Yolları’nın Kırgızistan’dan Türkiye’ye çok uygun ve ucuza bilet
vermesi gerekiyor. Baktığımızda biz Türkiye’den Kırgızistan’a ne kadar turist
gönderebiliyoruz gerçekten çok az üç bin ile beş bin arasında bu rakamları
geçmez. Neden? Çünkü biletler çok pahalı. Zaten Türkiye’de çok ciddi bir
ekonomik resesyon var. Bu şartlar altında Kırgızistan’a daha fazla Türkiye
Türk’ünü nasıl gönderebiliriz. Bu bir sorun. Ama temel olarak baktığımızda
Türkiye’de Kırgızistan’ı ne kadar tanıyoruz. Türkiye’de Kırgızları ne kadar
biliyoruz. Kırgız kültürüne ne kadar aşinayız. Bunlar hep üzerine yoğunlaşma
olması gerekilen ve şu an göz ardı edilen konular. Bizim temel eğitim
sistemimizde de Orta Asya Türk devletlerine çok fazla yer vermediğimizden
dolayı onların mevcudiyetini bilmemize rağmen içerikleri konusunda çok fazla
bilgiye sahip değiliz. Yani temel sorunlardan en önemlisi de dolayısıyla Kırgızistan’ın
Türkiye’de tanınırlığı, bilinirliği bu konuda daha fazla çalışmalıyız. Hem
devleti yöneten yöneticilerimiz hem de Sivil Toplum Kuruluşları ve
akademisyenlerimizin bu konularda ortak projeler yapması gerekiyor. Ama
ekonomik ilişkilerde var olan mevcut 1 milyar dolar hedefinin çok daha üstüne
çıkmamız gerekiyor ki bunların hepsini gerçekleştirelim.
4-Bu
sefer Erdoğan Kırgızistan’a geldiğinde son birkaç yıldan sonra tekrar Bişkek’te
Türk dili konuşan ülkelerin zirvesi de gerçekleşecektir. Neden bu örgütte yani
bu zirvede sürekliliği göremiyoruz? Bazı yılları Türk dili konuşan ülkelerin
liderleri toplanıyorlar, bazen da toplanmaya biliyorlar. Neden? Bazı üyelerin
ortasındaki gerginleşmeden dolayı mı?
Şimdi bakın, evet en son gerçekleşen Türk Dili konuşan Ülkeler zirvesi 2015
yılında Astana’da yapılmıştı. Şimdi aradan yaklaşık 3,5 sene geçti ve Bişkek’te
yapılacak. Bir kere yapılıyor olması şu şartlar altında önemlidir. Avrupa
Birliği ve Amerika Birleşik Devlet’lerinin Rusya’ya yaptırım uyguladığı şu
şartlar altında Türk Devletlerinin birleşiyor olması önemlidir. Devamlılığı
olmayan bir toplantılar silsilesinden bahsediyoruz. Bir kere şunu kabul etmeliyiz.
Orta Asya Türk devletlerinin her birinin gündemi farklı. Bir gündem birliği,
beraberliği olmadığı için bu zirveler sürekli yapılamıyor. Ek olarak, her Türki
Devletin ulusal çıkarı birçok şeyin önüne geçiyor dolayısıyla buda bir başka
neden. Baktığımızda ekonomik, siyasi ve kültürel açıdan da nedenler var. Kısaca
mesela ekonomik anlamda özellikle Türk Devletleri arasında entegrasyonu
sağlayacak bir birliğin ya da bir birlik iradesinin olmaması önemli bir sorun.
Ekonomi alanında çalışacak vasıflı ve güvenilir eleman eksikliği de bir sorun.
Kültürel anlamda baktığımızda bir kültürel kurumsallaşma eksikliği var. Yani
ortak kültür oluşumu konusunda irade, kurum ve organizasyon eksikliği olduğu
görülüyor. Özellikle büyük öğrenci siyasetinin ciddi anlamda yetersiz olduğunu
görüyoruz. Türk devletleri arasında ortak siyasi kurumlar kısmen var ama tüm
Türk devletlerini kapsamıyor yanı sıra var olan ortak siyasi kurumlar ne kadar
etkin bunlar soru işaretleri. Ek olarak Türk Cumhuriyet’lerinin liderleri aktif
olarak iletişim halinde değil. Bununda ortadan kalkması lazım. Yani Türk
Cumhuriyetlerinin liderleri siyasi söylem ve birlik çağrılarından ciddi şekilde
rahatsız olmaktadır. Onun için belki Türk devletleri arasında ekonomik birliği
ön plana çıkartacak projeler başlatılmalı. Dolayısıyla Türk devletlerinin
liderleri birbirlerine iletişim anlamında daha istekli hale gelmeliler. Çünkü
biz çok iyi biliyoruz ki; özellikle Orta Asya Türk Devletleri lider kültürünün
çok ağır olduğu bir bölge Kırgızistan’ı tabi hariç tutuyoruz bunun içerisinde.
Dolayısıyla lider temelli gelişen ve ilerleyen bölgeler. Bu anlamda
baktığınızda liderlerin kişisel tutumları ve beklentileri Türki devletlerinin
daha fazla toplanmasına daha fazla iletişim içerisinde kalmasında önemli bir
etken olarak düşünülmektedir.
5-Türkiye
şu an bir tarafta ekonomik durumu, bir tarafta ABD ile tartışma ve Suriye gibi
meselelerden dolayı çok meşgul bir zamanı yaşıyor. Neticede, Türkiye dış
işlerinde şu an Merkezi Asya ve Kırgızistan’a ne kadar önem veriliyor?
Bu soru aslında Türk Dış Politikasında Asya’nın özellikle Orta Asya’nın ve
Kırgızistan’ın ne kadar önemli olduğu. Şimdi bu soru gerçekten çok önemli bir
soru. Türkiye’de çok önemli bir kesim Türkiye’nin Orta Asya siyasetinin Özal’ın
ölümüyle bittiğini düşünüyor. Aslında baktığınızda çokta haksız oldukları
söylenemez. Özellikle iki ülke arasındaki birçok kurumun Özal döneminde
açıldığı ve aktif olarak hala devam ettiğini görüyoruz. Türkiye’nin Erdoğan
yönetimi ile birlikte Orta Asya’ya özellikle TİKA ve TÜRKSOY bağlamında bir
açılım yaptığı kesinlikle söylenilebilir. Özellikle TİKA’nın oralarda ne kadar
iyi işler yaptığını zaten hepimiz biliyoruz gerek alt yapı gerek üst yapı
çalışmalarında harcamış olduğu önemli bütçeler var TİKA’nın. Özellikle Türk iş
adamlarının Kırgızistan’da çok ciddi 20 milyar dolara yaklaşan bir yatırımı var
ki buda önemli. Fakat baktığımızda Türkiye Cumhuriyeti Dış Politikasının bir
Orta Asya stratejisi henüz bulunmuyor. Yani bu bölge sanki başımız sıkıştığında
bir alternatifmiş gibi sarılabileceğimiz bir bölge olarak görülüyor. İşte Batı
ile, Rusya ile ve Avrupa Birliği ile aramız kötü olduğunda Orta Asya ön plana
çıkıyor. Yani başımız ne zaman sıkışsa Orta Asya bölgesi ön plana çıkıyor. Dolayısıyla sanki önümüzde önemli bir
stratejik bölge olarak görülmüyor ve maalesef halen daha bu durumun böyle görüldüğü
aşikâr. Türkiye’nin acilen temelli ayakları sağlam basan uzmanlarca
oluşturulmuş bir Orta Asya stratejisine ihtiyacı var. Kırgızistan, zaten ticari
ilişkiler aslında Kırgızistan’a ne kadar önem verdiğimizi ya da parantez
içerisinde ne kadar önem vermediğimizi gösteriyor. Hali hazırda iki ülke
arasındaki ilişkiler şu an itibari ile 500 milyon dolar civarında henüz değil
ki bir milyar dolara çıkarma düşüncesi var. Bu anlamda ekonomik ilişkilerin
düşüklüğü Kırgızistan’a çok fazla önem verilmediğini gösteriyor. Ancak
Türkiye’de Orta Asya ülkelerine ve özellikle Kırgızistan’a yönelik çok ciddi
bir sempati ve sevgi var. Zamanla Kırgızistan’ın ve Orta Asya bölgesinin Türk
Dış Politikasında önemli bir yer kapsayacağını düşünüyoruz. En azından biz Orta
Asya uzmanları böyle olması için devletimize ciddi anlamda yol ve yön
göstermeye hazır olduğumuzu belirtmek isteriz.
6- Cumhurbaşkanı
Erdoğan’ın Kırgızistan’a gideceği, zirveye katılacağı ne kadar konuşuluyor Türkiye’de? Bu olaylar ilgi çekiyor mu?
Şu anda önemli bir ekonomik bir krizin içerisindeyiz. Türkiye’nin en önemli
konusu dövizlerdeki artış ve konuşulan en önemli ülke ise Amerika Birleşik
Devletleri. Dolayısıyla dürüst olmak gerekirse Erdoğan’ın Kırgızistan’a
yapacağı ziyaret Türkiye gündeminde çok fazla yer bulamıyor. Şu anda çok fazla
ilgi çekmemekte. Ancak sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yapacağı Kırgızistan
ziyaretinde birkaç önemli gelişme olacağını ön görmekteyim. Bunlardan birincisi
Türk Dili Konuşan Devlet Başkanları Zirvesi ki bu bundan sonra devamlılık için
bir adım olabilir. İkincisi Türkiye, Avrasya Ekonomik Birliği içinde bir yandan
çalışmalar sürdürüyor. Çok yakın zamanda Cumhurbaşkanımızın ağzından Avrasya
Ekonomik Birliği’ne katılım ile ilgili bazı sözler duyabiliriz. Batı menşeili
kurumlara alternatif olarak Avrasya Ekonomik Birliği’ne katılım yönünde bazı
ifadeler duyabiliriz. Bir diğeri büyük bir aksilik olmaz ise Cumhurbaşkanı
Erdoğan, Kırgızistan’daki yapılacak 3. Dünya Göçebe Oyunlarına katılacak ya da
ilk gününe katılacak. Ben inanıyorum ki bu Göçebe Oyunlarına katıldıktan sonra
Sayın Cumhurbaşkanı oyunların dördüncüsünün ya da yetişmez ise 5. Göçebe
Oyunları’nın Türkiye’de yapılmasını isteyebilir ve bu Kırgızistan ziyaretinden
çıkabilecek önemli bir gelişme. Tabi en önemli olay aslında Türkiye ile
Kırgızistan arasındaki buzların eridiğinin de bir göstergesi Ceenbekov’un Nisan
ayındaki ziyareti ve Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ında 1 ile 3 Eylül arasındaki
ziyareti iki ülke arasındaki buzların tamamıyla eridiğinin bir göstergesi.
Bundan sonra ticari ve siyasi anlamlarda ilişkilerin daha fazla gelişeceğini
öngörüyoruz. Fakat tekrar söylemek istiyorum ki Türkiye Cumhuriyeti Dış İşleri
Bakanlığı muhakkak ve muhakkak uzmanlardan oluşturacak bir heyet sonrasında
ortaya çıkaracağı bir strateji bir vizyon, bir Orta Asya stratejisi bir Orta
Asya vizyonu geliştirmesi gerekiyor. Kırgızistan’da keza orta Orta Asya’da
Türkiye Cumhuriyeti’nin en önemli partnerlerinden birisidir.
Yorumlar
Yorum Gönder